2007
"Acil görüşmemiz lazım.Bu akşam 8'de evden alayım seni.Olur mu?"
Bu mesajı yazan ısrarla görüşmek isteyen kişi Kemal'den başkası değildi.Eski nişanlısı.Ayla'nın insanoğluna olan güven kredisini tek kalemde harcayan adam.Dünküne benzer sözler edeceğini bile bile yüzünü buruşturarak baktı telefonunun ekranına kadın.Olmaz bile yazmadı.Tenezzül etmedi,yazmaya değer görmedi .Yorgundu,hem de fazlaca.Günlerdir üzerindeki gerginlik arşa çıkmıştı.Bir davayı kaybetmekten hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu..İğrenç bir hissiyat yapışmışken üstüne Kemal çok zaman sonra çıkmıştı karşısına.Tekrar.Hem de şaşılacak bir sebepten.Bu dava ile alakasını öğrenir öğrenmez olması da ayrıca manidardı.Hiç şansının olmadığı konusunda diretti durdu.Böyle adamların önüne seni yem niyetine atmış o çok güvendiğin Atıf Bey dedi.Yine ağzını yaya yaya,bilmiş bilmiş konuştu onunla.En olmaz bir teklif bile sundu ona.Sen davadan geri çekil,kim uğraşacaksa uğraşsın böyle boktan işlerle dedi.Onun söylemesine göre bu davayı kazansa da kaybetse de herhalükarda kaybedecek olandı Ayla.Güçlülerin arasında ezilip büzülecekti.Geçmiş günlerin hatrına uyarıyorum seni dedi,hala çok kıymet verdiğimden,incinme istediğimden de diye de ekledi.Ayla o böyle söyledikçe daha çok kinlendi ona içten içe.Kıymet verdiğin insana tutamayacağın sözler verilmez,incinmesin istediğin insan yarı yolda bırakılmaz demedi.Bugün benimle konuşmaya gelmek için annenden izin istedin mi bari diye de sormadı. Kemal türlü sözlerle onun avukatlığını hafife alırken Ayla bu davayı kazanmaktan başka çaresinin olmadığına artık emindi.Biliyordu ki kazanırsa Kemal'in ellerinde parçalanıp un ufak edilmiş gururunun şifası olacaktı bu dava.
Öyle de olmuştu.
Son anda Mahmut Baş eli kolu uzunluğunu göstermiş, öncesinde Yavuz'un evindeki korumalardan olup sonradan böyle bir halta çanak tutan Bülent Tolgun isimli o adamı bulmuştu.Mahkemede olanı itiraf etmesiyle üstünlük Ayla'dan tarafa geçmişti.Böylece bu meseleden de alnının akıyla çıkıvermişti.
Mutluydu Ayla.Hatta cezaevine gelmeden hemen evvel yarın için bir bilet almıştı Amasya'ya.Uçuş yoktu oraya.Kendi aracıyla onca saat yolu bu yorgunlukla gidebilecek olmadığından otobüs bileti bakmıştı ama bayram önü olduğundan otobüs biletini zor şer bulabilmişti.Daha önceden ertelediği o seyahati yapmadan önce müvekkilini son bir kez görüp gerekli tembihleri yapmak için gelmişti.Oturduğu demirden iskemlede topuklu ayakkabıları ile sabırsız sesler çıkardı durdu kadın.Loş odada ruhu daraldı,eve hemencecik gidebilmeyi diledi o saniyelerde.Sıcak bir duş sonrası uykuyu düşledi.Valize koyacaklarını hesap etti.Alt komşusu Öznur'u da aramalıydı.Müsaitler mi diye sormalıydı?Birkaç günlüğüne Aylin'e göz kulak olup olamayacağını sormadan bilet aldığına pişman olsa da Öznur'un her zaman yardımına koşan bir dost olduğunu bildiğinden içini rahatlatıp durdu.
Düşünceleri arasında açıldı demirden ağır kapı.Göründü Yavuz.
Gözleri gözleriyle buluştuğunda mutlulukla parladı adamın gözleri.Şatafatlı bir heyecanla "Avukatım gelmiş!Hoş gelmiş!"dedi.Davanın sonucuna yordu bu mutluluğu Ayla.Gülümsedi,ayaklandı adam ondan tarafa gelirken.
"Ne yalan söyleyim sizi bir daha burada görmem sanıyordum?"dedi adam kadına elini uzatırken.Uzanıp elini sıktı adamın.
"Avukatınız olarak son kez sizinle konuşmak istediklerim vardı o yüzden geldim."
"Tabi konuşurduk.Ama burada olmamasını tercih ederdim ben."
Başka nerede konuşacaktık seninle acaba diye sormadı Ayla.Adamın hala kurlaşır vari tavrı asabını bugün daha az bozdu.Terslemedi,azarlamadı en nihayetinde sayesinde çifte bir zafer kazanmıştı o da.