2007
Yaklaşık on saati aşkın bir otobüs yolculuğuyla Amasya'ya varabilmişti Ayla.Henüz gelmeden şehrin merkezinde,butik bir otele yaptırdığı rezervasyonu müteakiben bilmediği bir şehirde taksicinin yardımıyla buldu otelin yerini.İçeri Şehir diye adlandırılan şehrin turistik ara sokaklarındaydı oteli.Eski Yalıboyu evlerinden birinin restore edilmesi ile otele çevrildiği aşikardı.Odanın penceresi Yeşilırmak'ın serin suları ile ayrılıyordu şehrin diğer geçesiyle.Yanısıra getirdiği küçük el valizini boşaltmaya bile yeltenemeden masif kaplama dolabın önüne bırakıvermişti.Bembeyaz,dantelli nevresimle örtülmüş pirinç karyolaya uzandı öylece.Yorgun gözleri gayri ihtyari kapanıverdi.Sızılı bir uykunun koynunda kıvranıp durdu da çok uyuyamadı kadın.Rüyasında Aydan'ın zeytin gözleri,o masum bakışları dönüp durdu düştüğü kuytuda.Kalbinde bir heyecan, bir ağrı.Kalp ağrısı geçer sanmıştı oysa.Belki Aydan'a bir adım daha yakın olacaktı birazdan.O zaman ne demeye hafiflemiyordu bu ağrı.Sıcak bir duş aldı yorgunluğunun üzerine.Günlerce yorgun olmasına rağmen bünyesinin uykuyu dilememesinin haklı gerekçeleri vardı tabi.Yıllardır beyhude bir arayıştaydı gövdesi.Dalından düşmeye hazır bir sonbahar yaprağına dönmüştü artık umutları Aydan'ı tanıyacak birini bulmak mucize diyordu bir yanı.Bir yanı bunca sene kardeşini bulamayana abla mı denir diyordu.Neredeydi Aydan?Hiç olmamış gibi kaybolmuştu o küçük çocuk.Kim bilir kime neye benziyordu şimdi?Küçükken pek benzemezlerdi birbirlerine.Peki ya şimdi?İçinden alacaklı bir ses yoksa Aydan'ı sonsuzluğa mı yitirmişti kaderin kördüğüm olmuş ağları.Adını sanını değiştirip hiç bilmediği bir yerde mi koymuşlardı toprağa küçük kardeşini.Ansızın gelen bu ihtimalin düşüncesi bile boğazını düğümledi Ayla'nın.İçerinde yıllardır yanıp kavrulan ateşiyle kuruttu saçlarını,onu soğuktan koruyacak bir kazak,bir kumaş pantolon giydi.Uzun mevsimlik ceketini aldıktan sonra çıktı kendisine ayrılmış odadan.Lobide oturan otelin sahibi olduğunu öğrendiği Mediha Hanım;yemek yiyip yemeyeceğini sordu.Aç değilim dedi Ayla.Bir yalanla kendini ihmal ettiği gerçeğini bir yabancı kadından sakladı Ayla.
Bir müddet hiç bilmediği bu şehrin ara sokaklarında yürüdü.Eski evlerin cumbalarından birbiri ile konuşan kadınlara şahitlik etti.Hediyelik eşyacıların önünden geçerken Aylin'e uçları boncuklu,gözleri gibi yeşil saç bandanası bir de hem Öznur'a hem kendine bir dolap süsü de aldı.Oysa nereye gittiğini söylememişti Aylin'e.Aylin'e hatırlamadığın ablanı aramaya gidiyorum da dememişti.Toparlanması namümkün bir aile için boş heveslere kapılmasın istemişti Aylin'in.Sanki ona ne kadar az şey söylerse o kadar rahat edecekti Aylin hayatında.Oysa annesini daha doğduğu gün kaybetmişti Aylin;nasıl bir rahatlık mümkün olabilirdi.Ayağındaki topuklu botlarla Arnavut kaldırımında yürümek iyice zor bir hal almışken nihayetinde köprüyü fark etti Ayla.Yeşilırmak'ın çağlayarak akışını izledi durduğu köprünün üzerinde.
Zamanın girdabından kaybolmuştu kardeşleri...
Gözlerinde artık kurumuş,akmayan yaşlarla devam ediyordu kardeşlerini aramaya .Ayhan ve Ayşin'e de hala ulaşabilmiş değildi.Onlara ulaşamadığı her bir sene kaderin görünmez elleriyle bin türlü kedere daha da çok çekiliyordu.Anne babasını kaybettikten hemen sonra göğsünün ortasında bir yangın peydah olmuştu.Zaman ilaç değildi belli ki.Gözleri şimdi olduğu gibi her uzaklara dalışında alazlanıyordu o alevler;toprak atsa,su dökse fayda vermiyordu.Göğüs kafesini bir mengeneyle sıkıyordu o görünmez eller.Çok özlüyordu...Annesini,babasını, bahçesinde rengarenk güller olan o iki göz müstakil evi,o evin içindeki çocukları,çocukluğunu çok özlüyordu Ayla.
Geçmişteki o yoksulluğu bile özlüyordu bugün.
Beraber olunca seyrandı her yer...
Atatürk Anıtı'nın olduğu şehir meydanına gelince çantasını yoklayıp buldu adresin yazılı olduğu kağıdı.Bir taksiye bindi yine.Adresi gösterince çok da uzak olmayan bir mesafede yüksek bir mahalleye götürdü taksici onu.Evlerin birbirine bitişik,derme çatma kapı önlerinde kadınların birbiriyle konuştuğu,dar sokaklarında çocukların top koşturduğu bir mahalleydi burası.Meraklı gözlerle etrafını seyreden kadına dönerek taksici orta yaşlı adam "Abla senin aradığın ev aha da şurası olacak.Caminin hemen kıyısındaki."dedi.