49.

3.6K 192 6
                                    

Kapıyı açtığımda karşımda Aras'ı görmeyi beklemiyordum. Neden buradaydı?

"Konuşabilir miyiz Özge Hanım?"

İsmimi söylerken özellikle mi bastırarak söylemişti ya da birşeylerin artık farkında mıydı?

"Buyrun çalışma odama geçelim." diyerek merdivenleri gösterdim.

İçeri adımını attığı anda arka taraftan gelen Gürkan'ı gördüğünde adımları duraksadı.

"Gürkan senin ne işin var burada?" diye sordu doğal olarak.

"Özge hanım ile dava hakkında konuşmaya gelmiştim. Senin ne işin var?"

"Yapma Gürkan. İkimizde bu kadının Özge Yazgı Yıldırım olmadığını, Selin olduğunu biliyoruz." diyerek çıkıştı Aras.

"Bu hiçbir şeyi değiştirmez Aras." demekle yetinen Gürkan'ın ardından koşarak yanımıza gelen ikizler ve Mina ile artık ortalık baya karışacaktı.

Çocuklar hızla yanıma gelerek önümde durdu. Aras'ı tanımadıkları için çatık kaşlarla ona bakıyordular.

Onların boyuna gelerek yukarı odalarına çıkmalarını söylediğimde sözümü dinleyerek yukarı tırmanan merdivenleri çıkmaya başladılar.

"Onlar senin çocukların mıydı?"

Dediğini duymazdan gelerek "Bahçeye çıkalım. Yürü." diyerek önden ilerlemeye başladım ve bahçeye çıktım.

Hemen arkamdan öfkeli adımlar ile gelen Aras susmak bilmiyordu. Haklıydı.

"Söylesene Selin hiç mi canın yanmadı."

Ona döndüğümde zaten bakışlarının bende olduğunu gördüm.

"Hiç yanmadı Aras. Herşeyin yalan olduğunu öğrendiğinde yandı. Ama bir tek o zaman yandı işte. Onun dışında aklıma bile gelmediniz."

"Ne yalanı ya ne yalanı. Neyden bahsediyorsun sen."

"Çok sevdiğin babacığın ve anneciğin anlatmadı mı sana. Sırf beni kullanmak için kızları gibi gösterdiklerini."

Dediklerime inanamaz gibi bir ifade vardı yüzünde.

"Yalan, bu da yalan dimi. Yalan söylüyorsun. Gürkan sen de birşey söylesene yalan söylüyor bu kadın." derken Gürkandan bir umut bekliyordu.

"Doğru söylüyor." demekle yetinen Gürkan'a şaşkınca bakıyordu Aras.

"Hepiniz mi yalancı oldunuz. Neden böyle birşey yapsınlar. Seni neden kullansınlar."

"Sakin olup düzgünce beni dinlemediğin sürece söyleyeceklerimin bir anlamı olmaz. Geç otur, dinle."

Sinirle bahçe takımına ilerleyerek koltuğa oturdu. Onun oturmasıyla bende yanına otururken Gürkan çocukların yanına çıkmak istediğini söyleyip eve geri girdi.

Bacağını sallayarak konuşmamı bekleyen Aras'a döndüm.
.

"... Anlattıklarımın ne kadar önemi var senin için bilmiyorum ama kendine düşünmek için zaman ver."

"Yanlış birşey yapmamışsın. En azından bize karşı ama Gürkan'a bunu yapmamalıydın. Onun bir suçu yokmuş ve sadece arada kaynamış." diyerek ayağa kalktı ve birşey dememe izin vermeden evin yan tarafından geçerek gözden kayboldu.

Başım ağrıyordu. Hava karmak üzereydi. Artık ne yapacaktım.

Herşeyi bir kenara bırakıp eve doğru ilerlemeye başladım. Bahçeye açılan cam kapıyı örterek mutfağa geçtim. Dolaptan bir ağrı kesici alarak yuttum ve çocuklara bakmak üzere yukarı çıkmaya başladım.

Üvey AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin