𝟬𝟱 ಇ victim of fire

180 65 71
                                    






5. BÖLÜM
"ATEŞİN KURBANI"

**bir önceki bölümde belirttiğim gibi hikayenin liskook kısmı için hazırladığım tanıtım videosu medyada! izleyip yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim, umarım beğenirsiniz. iyi okumalar!! 💖

kaleo - way down we go.

besomorph, arcando, neoni - army.


6 AĞUSTOS 1945
PATLAMADAN ÜÇ SAAT SONRA
JAPONYA • HİROŞİMA

"Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü yanımda sen varsın, beni kollarsın, senin için ben de varım."
— Fareler ve İnsanlar, John Steinbeck.


Yanmış et kokusu ciğerlerime eziyet etmeye devam ederken yüzümü buruşturmadan edemiyor, etrafa hâkim olan bu kokuya alışabileceğime olan inancım giderek düşüyordu. Tek bir cıvıltısıyla yaşama hevesimin tazelenmesini sağlayan kuşlardan ses yoktu.

Tıpkı insanlar gibi katledilmeye mahkûm bırakılmış olmalılardı. Doğa susmuş, mermiler konuşuyordu. Kulaklarım bütün bu ses cümbüşüne düşündüğümden daha çabuk uyum sağlamıştı.

İrislerimi gökyüzüyle buluşturduğumda mavi görüntüsünden herhangi bir eser kalmadığının farkına varmak, içimde kalan son umut kırıntısını da yerle bir etti. Tahminlerime göre saat on bir sularıydı, zaman algımı kaybettiğimden daha da geç olabilirdi. Kendimi karanlığa hapsedilmiş gibi hissetmekten alıkoyamıyor, etrafta tek bir yaşam belirtisinin bile olmaması iyice canımı sıkıyordu.

Yakınlarda uçan yeni bir helikopterin sesini duyduğumda apar topar gözüme kestirdiğim bir ağacın iri gövdesinin arkasına sığınmış, henüz yeni tanıştığım adamı da peşimden sürüklemiştim.

Bu yaşıma kadar kendimden başka kimseye güvenmemem gerektiği aşılanmış olmasına rağmen sergilediğim davranışların bunun tam tersini söylüyor oluşu, hedefledikleri şeyin üzerinde biraz daha sıkı çalışmaları gerektiğini doğruluyordu. Böylelikle istedikleri robota dönüşmem için önlerinde herhangi bir engel kalmamış olacaktı.

Bir nefes kadar uzağımda oluşu etraftaki seslere kısa süreliğine kulağımı tıkamamı sağladığında içimde uyanan kemikli yüzünü inceleme dürtüsüne engel olamadım. Elmacık kemiğinin üzerindeki yara izi ve alt dudağının hemen altında kalan siyah nokta, yüzüne gölge düşürmek adına yeterli güce sahip değildi.

"Kimin imzası bu?" İşaret parmağımı elmacık kemiğinin üzerinde gezdirmiş, neyden bahsettiğim böylelikle açıklığa kavuşmuştu. İnce dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra gözlerini kaçırmış, sorduğum soruya kaçamak bir cevap vermeyi tercih etmişti. "Çöp kutusundan farksız olan önemsiz birinin imzası."

Gözlerindeki parıltının anında sönmesi, geçmişinin pek de parlak olmadığını anlatmaya yetmişti. Belirli bir noktaya kilitlenen irisleri ise beyninin içinde sayısız filmin döndüğüne işaret olmalıydı. Çocukluğunun kolay geçmediğini suskunluğuna rağmen kolayca anlayabiliyordum.

İçimdeki sarılma dürtüsüne engel olmakta zorluk yaşasam da bunu başarmış, öylesine sorduğum herhangi bir sorunun canını sıkmaması adına çenemi kapalı tutmam gerektiğinin üstünden geçmiştim.

stains on the mirror ಇ liskook, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin