𝟯𝟯 ಇ fighting the storm

36 6 1
                                    






❗️seçtiğim gif'in renginden de anlaşıldığı üzere bu bölümde sizi terletecek bir şeyler yapmış
olabilirim. 🤭👉🏻👈🏻 rahatsız olabilecekler için uyarı bırakacağım, bundan sonrası için o kısmı okuyup okumamak size kalmış. lafı fazla uzatmadan her birinize iyi okumalar diliyorum. bölüm sonunda bolca çene çalmayı ihmal etmeyelim.



33. BÖLÜM
"FIRTINAYLA SAVAŞMAK"


bring me the horizon - deathbeds.

elley duhé - middle of the night.

the cab - moon.


ಇ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.









13 AĞUSTOS 1945
JAPONYA • HİROŞİMA.
PRANPRIYA MANOBAN


"Bu püsküren alevler, bu çarpışan dalgalar... Üzerimden bir fırtına gibi geç."
Elley Duhé - Middle of The Night.


Yıllarca güçlü olmam gerektiği üzerine yapılan dayatmaların bünyemde herhangi bir etki yaratmadığının aydınlanmasını yaşadığım bir anın içindeydim. Düşündüğümden çok daha zayıf olduğum gerçeği, kırmızı rujlu şeytanın sesi zihnimin duvarlarına her çarptığında gün yüzüne çıkıyor, kendi iç dünyamda kapana kısılmama sebep oluyordu.

"Asıl hedefimizin ölümsüzlüğü bulmak olduğunu unutmamanda fayda var, Wolfgang." İzlediğim görüntüler gözlerimi her kapattığımda beni bir an bile yalnız bırakmıyor, şok etkisi yaratan o kısmı istemsiz bir şekilde Juanita ile birlikte tekrarlamadan duramıyordum.

Dilimden firar eden kelimelerden muhtemelen hiçbir şey anlamayan, anlamak için de elle tutulur bir çaba sarf etmeyen Suho, avucunun içini dudaklarıma sert bir şekilde bastırarak dış dünyaya dönmemi sağladı.

"Mala bağlamanın sırası mı sence?" Tek kelime dahi etmeden Suho'nun bana karşı uzattığı elini tuttum. Tanrı'nın da katkılarıyla bana film niyetine sunulan asıl gerçeği bir süreliğine askıya alarak çömeldiğim yerden doğruldum. Ardından kendisiyle birlikte beni de Bambam'in cansız bedeninin bulunduğu dev fanusun arkasına doğru sürüklemesine izin verdim.

Tam o sırada duyulan metalik ses, içinde bulunduğumuz yasaklı bölgenin kapılarının ardına kadar aralanmasını beraberinde getirdiğinde giderek daha yakından işittiğim ayak sesleri, kalbimin ritminin bir hayli değişmesine neden olmuştu. Alt dudağımı dişlerimin altında ezerek göğüs kafesime uygulanan baskıya mümkün olabildiğince kayıtsız kalmaya çalıştım.

"Kartımı benimle birlikte aramayı kabul ettiğiniz için teşekkürler." diyerek aynı havayı soluduğumuzu bizzat tescilleyen Tomichi, aslında saklandığımız hiçbir noktanın güvenli olmadığının tek bir kelimeyle altını çizmişti.

stains on the mirror ಇ liskook, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin