3

339 44 33
                                    

Jeongin gün boyunca odasından çıkmamıştı. Pansuman malzemelerini alıp, yaralarına güzelce pansuman yapmıştı. Diğerleri okuldan döneli 1-2 saat oluyordu. Kapı açılma sesini duyunca, yerinde sıçradı. Hemen koşup kapısını kilitledi. Yatağına uzanıp eline telefonunu aldı. Arkadaş grubunda bir sürü mesaj vardı.

Jisung:
ÇOCUĞA DİBİM DÜŞTÜ YALNIZ

Seungmin:
Birine dibin düşmesin lütfen

Felix:
Sevgilimden aldım haberi,
onlarla takılmaya başlamış.

Jisung:
Changbin olam sevgilin mi😒
Hiç sevmiyorum o çocuğu.

Seungmin:
Yok kanka Minho olan sevgilisi
on tane sevgilisi olduğu için Felix'in

Felix:
Cidden sanki bir sürü sevgilim var benim

Seungmin:
Ama çocuk yakışıklıydı cidden
kibar bir şeye de benziyordu

Felix:
Senin chanın var.

Seungmin:
Kankis biz 2 ay önce ayrıldık

Jisung:
Seungmin bile ayrılığı aldattı
ama Felix Seungmin'in ayrılığını
atlatamadı amk

Jeongin:
Kime dibiniz düştü yine

Jisung:
Ooo pasam ya gelmiş

Felix:
Yeni geldi sınıfa
Hwang Hyunjin diye biri

Jeongin:
He anladım
Babam çağırıyor gitmem lazım

Jisung:
Babanın amına koyım

Jisung'ın son yazdığına hafifçe gülerek telefonumu kapattım ve komidinin üstüne koydum. Korkak ve yavaş adımlar atarak kapımın önüne geldim. Yavaşça kilidi çevirerek kapıyı açtım. Yavaş adımlarla, yüzüm eğik bir şekilde içeriye gelip koltuğun yanında öylece bekledim.

"Mutfakta tezgahın üstünde siparişlerim var. Çok acıktım, hazırla da getir." Gözlerini televizyondan hiç ayırmadan söyledi babam.

Başımı göremeyeceğini bilsemde hafifçe sallayarak mutfağa ilerledim. Ben de şu an çok açtım doğrusu, sabahtan beri hiç biri şey yememiştim. Aslında yapacaktım, fakat dolapta olan her şeyi alıp götürmüştü babam. Yemeklerini hazırlayarak bir tepsiye koydum ve koltuğun önünde ki mini masaya koydum. Hafifçe geri çekilip arkamı döndüm. Tam odama adımlayacaktım ki babamın sesi beni durdurdu. Arkamı dönerek göz teması kurdum.

"Aç mısın?"

Sorusuna şaşırsam da belli etmemeye çalışarak kafamı hafifçe aşağı yukarı doğru salladım. Güldü. Ve daha çok güldü.

"Beni ilgilendirmez. Açlıktan gebersen bile sikim de değil. Şimdi gözüme gözükme. Açlıktan gebermeye bak."

Gözlerimin dolması ile hızla odama gittim. Kapıyı yavaşça kapatarak yere çökerek sessizce ağlamaya başladım. Çünkü, eğer ses çıkarırsam ağladığım için döverdi.

Söylediği laflar, attığı dayaklar artık çok ağır geliyordu. Kaldıramayacaktım, yapamıyordum. Sürekli aşağılıyordu, nefret savuruyordu. Ben onun oğlu değil miydim? Neden beni biç sevmiyordu? Doğru ya, annemin katiliydim ben. Annem için yaşamak isterken, babam yaşatmak istemiyordu beni.

Yatağıma uzanıp, yatağımın yanında ki cama doğru döndüm ve dışarıyı izlemeye başladım. Ara ara sokaktan arabalar geçiyordu. Babamın bağırışlarını duydum. Büyük ihtimal dizisini izliyordu. Bana seslendiğinde yerimden hafifçe kalkarak kapımı kilitledim. Bu akşam dayak yersem gerçekten ölebilirdim. Dün akşam sabaha kadar acımadan dövmüştü ve bedenimi toparlayamamıştım. Sesinden de sarhoş olduğunu fark ettim. Büyük ihtimal yine içmeye başlamıştı. Bir anda bir şişeyi kafasına dikiyordu. Tüm parasını sadece içkiye harcıyordu.

Bir tane teyzem vardı, parasının yarısını bana gönderiyordu. Onun yanında yaşamamı istiyordu fakat babam gidersem onu da öldüreceğini söylüyordu. Babam gerçekten yapardı. Teyzemin dediğine göre annem ile babamın arası ben doğmadan önce çok iyiymiş. Fakat annem öldükten sonra babam çok fazla üzüntüden bu hale gelmiş. Buna tabii ki de inanmadım. Belki gerçeklik payı olabilirdi, fakat bu hikayenin aslını çok merak ediyordum. Küçükken buna inanırdım ve babamın bir gün bana da iyi davranacağını düşünürdüm.

Ama insanın yüzüne büyüdüğünde gerçekler bir tokat gibi çarpıyor işte. Babam hiç bir zaman bana iyi davranmayacaktı. Ama asıl olayı her şeyden daha çok merak ediyordum.

O sıra da babam kapıma gelip sertçe vurdu. Korkuyla yerimde sıçradım, "Seni küçük sürtük! Aç çabuk kapıyı!" gibi şeyler söyleyip bağırıyordu, kapıya kıracak gibi vuruyordu.

Korkuyla oturduğum yatakta iyice küçüldüm. Dizlerimi kendime çekip kafamı ellerim ile koyarak dizlerime yasladım. Gözümden benden bağımsız düşen yaşlardan bir haberdim. Ard arda kapıyı tekmelemeye başladı. Biraz daha zorlarsa kapı kırılabilirdi. Hıçkırıklarım içinde ağlıyordum, titriyordum. Hemen köşede ki telefonumu elime aldım ve arkadaş grubuna yazmaya başladım.

Jeongin:
Korkuyorum.
Çok korkuyorum.
Hey çocuklar!
Neredesiniz!
O odama girmeye çalışıyor!
Bana yine vuracak!
Çok sinirli!
Çok korkuyorum!
Ne olur bakım mesajlara!
Çocu

Son cümleyi yazamadan kapıya daha sert vurulmaya başladı. Büyük ihtimal tüm bedeni ile kapımı zorluyordu. Onu içeriye almadığım, kapıyı kilitlediğin için yiyeceğim dayağın on katına çıkacağımdan adım kadar emindim. Korkuyla başımı tekrar dizlerime yasladığımda camdan hafif tıkatılma sesi duymamla kafamı cama çevirdim.

Benim yaşlarımda genç bir çocuk vardı. Saçları koyu, omuzlarına kadar uzanıyordu. Yüzü dehşet derecede güzeldi. Endişeli bakışlarını, korkak bakışlarım ile birleştirdim. Telefondan ekrana "ne oluyor?" Yazdı.
Ben de telefonumu elime alarak, "yardıma ihtiyacım var, edebilir misin?" yazdım. Kafasıyla hafifçe onayladıktan sonra gözden kayboldu. Babam hala kapıyı zorlarken, dış kapının zilini işittim. Babam kapıyı zorlamayı bıraktığına göre, kapıyı açmaya gitmişti. Bir kaç dakika sonra kapı kapanma sesi duydum. Fakat babam odamın önüne gelmemişti. Kapımı zorlamamıştı. Televizyonun kapanma sesi, ardından yatak odasının kapısının kapanma sesini duydum. Hepsini ezberlediğimi es geçemeyeceğim.

Aynı çocuk tekrar camın karşısına geldiğinde telefonumu elime aldım, "teşekkür ederim, ona ne dedin?" yazıp uzun boylu çocuğa gösterdim. Telefonu eline alıp ekrana bir şeyler yazdıktan sonra bana gösterdi, "Komşunuz olduğumu ve gelen seslerden rahatsız olduğumu söyledim. Adam kafa tuttuğunda. Babamın polis olduğunu ve onu tutuklanabileceğini söyledim." yazmıştı. "Beni kurtardığın için sana minnettarım." yazıp ona gösterdim. "Bu mahalleye taşınacağız. Yeni evi kilitlemeyi unutmuşlar, onun için geldim. Bir sorun olursa karşıda ki binanın iki yanında ki mavi binada olurum, 1 haftaya." yazdı ve bana gösterdi. "O zaman görüşürüz.." yazdım ve ona gösterdim. Hafifçe elini sallayıp gülümsedi. Bende ona aynı şekilde karşılık verdim ve yavaşça oradan ayrıldı. Bu gün yaşananları ve uzun saçlı, güzel yüzlü çocuğu asla unutmayacaktım.

Hahahahayyyttt çok güzel bir hikaye oluyor oleeeyyy. Hikayeyi tamamen aklımda planladım fakat kaç bölüm yapacağımı kestiremiyorum. Sizce Seungmin'lerin dibinib düştüğü çocuk kim? Ve Jeongin'e yardım eden kim? Eheheh

Daddy Issues-HyuninWhere stories live. Discover now