Aradan 1 hafta geçmişti. Hyunjin çoktan taburcu olmuştu. Ve dedikleri gibi, 5li olarak yaşıyorlardı. E tabii bugün 5. Kişiti havalimanından almaya gidecekleri gündü. Hyunjin ve Jeongin, Hyunjin'in kardeşini almak üzere yola çıktılar. Biraz vakit geçtikten sonra istedikleri hedefe sonunda vardılar. Jeongin, Hyunjin'in kardeşini göreceği için çok heyecanlıydı. Ne kadar benziyorlar, huyları benziyor mu, yoksa apayrı insanlar mı? Jeongin bu soruların cevaplarını çok merak ediyorlardı. Daha sonrasında görüş alanına giren çocuğun Hyunjin'e koşarak sarılmasıyla şok oldu. Bir insan, annesi değilde abisi doğurmuş gibi gözükemezdi.
Çocuk daha sonrasında Jeongin'e dönüp gülümsedi ve el sıkıştılar, "Merhaba, Jeongin ben. Abinin.. erkek arkadaşıyım."
Çocuğum gülümsemesi büyüdü, "Bende Niki. Demek şu meşhur Jeongin sensin."
Üçlü konuşup gülüştükten sonra arabaya geçtiler. Hyunjin arabayı eve sürmeye başladığında bile konuşmaları dinmemişti. Eve kadar böyle konuşmaya devam ettiler.
Eve vardıklarında kapıyı çaldılar. Hyunjin'in annesi koşarak kapıyı açtı. Ve küçük oğlunu görür görmez mutluluktan ağlayarak oğluna sıkı sıkı sarıldı. Jeongin bu tabloyu görünce çok mutlu oldu. Onlar kendi ailesiymiş gibi hissediyordu.
Herkes içeri geçti ve bir saat kadar oturdular, "Anne, biz kalkalım. Bugün çocuklarla buluşmamız gerekiyor."
"Tamam oğlum, fakat nolur geç dönmeyin. Ve aradığımda cevap verin, merak ederim sonra."
Hyunjin ve Jeongin onayladıktan sonra evden çıktılar. Arabaya binip buluşacakları yere sürmeye başladılar. Yaklaşık yarım saat sonra hedeflerine ulaştılar. Evin kapısını çaldılar. Jisung, kapıyı açıp onları içeri aldı. İçeri geçtikten sonra oturup konuştular, eğlendiler, muhabbet ettiler.
Biraz Jisung ve Minho hakkında konuşmak isteselerde. İkili bunu reddediyordu. Bazen birbirlerine bağırıyorlar, Chan onları susturuyordu. Her şey çok güzel ilerliyordu, bir rüya, belki de bir film gibi. Yemeklerini yerlerken Minho ayağa kalkıp insanların taklidini yapmaya başladı. Onlar gülüşürken, birazdan olacakları kim tahmin edebilirdi ki? Onlara göre bu mutlu tabloyu hiçbir şey bozamazdı.
Bir anda duyulan bir kurşun sesi ve kanlar içinde kalan Minho. Tam taklit yaptığı sırada, göğsünden vurulmuştu. Ardından iki el daha çıkan ses.. ve iki kere daha göğsünden vurulan Minho.. Hemen yere yığıldı ve diğerleri Minho için bağırırken bir yandan yere eğiliyorlardı. Çünkü bu seslerin, ardı arkası kesilmiyordu. Bir silah değil, birçok silah vardı bu belliydi. Jisung yavaşça Minho'nun yanına yaklaştı. Hala nefes almaya çalışan Minhonun yarasını tişörtüyle bastırdı. Ama bu hiç iyi bir hareker değildi, çünkü dört kurşunun kurbanı olmuştu Jisung. Ve Jisung, Minho gibi yaşam mücadelesi verme şansı kazanamamıştı. Çünkü dördüncü kurşun, kafasına gelmişti. Ve onu anında nefessiz bir biçimde yere yığmıştı. Son sözü ise, "Minho.." olmuştu..
Changbin Felix'i korumaya çalışıyordu. Bu insanların duracağı yoktu. Durmuyorlardı. Silah sesleri kesilmiyordu. Changbin yan taraftaki adamın ikisine baktığını gördü. İşte bu tehlike çanıydı. Adamın silahı onlara doğrulttuğunu görür gmrez felixi koltuğa dayayıp sarıldı, adama sırtını dönmüş oldu. Ve sırtına iki tane kurşun aldı. Felix hemen Changbin diye bağırmaya başlarken, Changbin çoktan Felix'in üstüne doğru düşmüştü. Adam Felix'i vurmak adına iki el daha ateş etti. Maalesef ki onlarda Changbin'e geldi. Changbib o iki el kurşunu yemeden önce Felix'e son sözlerini söylemişti,
"Ölü taklidi yap. Sakın ölme. Benim için. Seni seviyorum."
Felix dediğini yapıp, göz yaşları arasında ölü taklidi yaptı, üstünde Changbin'in ölü bedeni yokmuş gibi.
Chan Seungmin'i koltuğun altına sokmuştu, kurşun seslerini duyar duymaz. Seungmin'de koltuğun altından hemen polisi aramıştı. Birazdan orada olacaklardı. Dayanmak zorundalardı. Chan Seungmin'i kontrol ederken, Seungmin birden Chan diye bağırıp Chan'ı koltuğun altına çekti. Kurşunların bidi ıskalasa da, biri Chan'ın bacağına isabet etmişti. Chan bacağındaki acıyla koltuğun altında durmaya çalışıyordu. Seungmin ise onu sakinleştirmeye ve polislerin birazdan orada olacağını anlatmaya çalışıyordu.
Jeongin ve Hyunjin ise mutfak tezgahının orada duruyorlardı. İkiside çığlıkları duydukça daha kötü oluyorlardı, "Jeongin'im bana bir söz ver. Eğer ölürsem, yaşamak için her şeyi yapacaksın."
"Hayır Hyunjin, bunun için sakın benimle tartışma bile. Eğer ölürsen, öleceğim. Yaşarsan, yaşayacağım. Seni ölümde bile yalnız bırakmam."
Hyunjin gülümseyip miniğine sarıldı. Ve işte o an, Hyunjin vücuduna 3, Jeongin ise 7 kurşun yemişti. Bacağına, koluna ve karnına..
Hyunjin, miniğine baktı. Onun yüzünü inceledi, son kez.
"Seni seveceğim Jeongin, ölene dek."
"Bende seni seveceğim Hyunjin, ölene dek."
Ve evet son nefeslerini vermişlerdi. Son kez birbirlerini sevdiklerini birbirlerine söylemişlerdi. Jeongin öldükten sonra 6 kurşun daha yedi. Onu 13 kere vuran kişi, 8 kere de bıçaklamıştı. Cesedinden ne istemişti, orası soru işareti.
Adamlar polis sirenlerini duyar duymaz hızla uzaklaştı. Polisler geldiklerinde gördükleri manzara karşısında şoka uğradılar. Nereye adım atsalar, ceset vardı.
Kurtulabilen sadece üç kişi vardı.. Seungmin, Chan ve Felix. Üçü de hedefin sadece Jeongin olduğunu, kendilerinin onu öldürme yolunda engel oldukları için öldürülmek istendiklerini biliyorlardı. Üçü yan yana dizilmiş eve doğru bakıyorlardı.
Ve evet, hayat bir masal ya da film değil. Her zaman her hikaye mutlu sonla bitmez. Bazı hikayeler, kötü sonlu bitmeye mahkumdur.
Peşinizdeki kötülük sizi bırakmak istemiyorsa, bırakmaz. O kötülük ile yaşamaya mecbur kalırsınız. Bu yüzden her gününüzü son gününüz gibi yaşayın. Belki siz, belki diğerleri yarın hayatta olmayabilir çünkü.
Ve bunları tahmin edebileceğiniz gibi Jeongin'in babası yapmıştı. Ve öğrenildi ki, Jeongin'in annesi de, babası tarafınsan katledilmişti. Şuana kadar 6 kişinin hayatına son vermişti. 5 kişinin hayatına dolaylı yoldan bile olsa son vermişti. Bu işi yaptırdığı kişiler her biri 34 yıllık cezaya mahkum edildi. Babası ise 6 müebbet hapis cezası aldı. Öldürdüğü her bir can için, müebbet yatacaktı.
Kalan üçlü ise yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışacaklardı. Giden geride bir şey bırakmadan giderdi, ama kalan her şeyi atlatmak zorunda kalırdı. Belki de yaşamak, daha zordu.
Aşkları son bulmamıştı, sonsuza kadar devam edecekti. Çünkü büyük sevdalar, mezarda bile bir arada kalırlar..
Ve evet.. final bölüm. Gerçek hayatta olsaydı büyük ihtimal kişinin sonu ölüm olurdu. O yüzden son bölümü gerçeğe uyarlamak istedim :)
YOU ARE READING
Daddy Issues-Hyunin
Romance"Ben bir karanlığın içerisindeyim Hyung, burası çok karanlık ve boş. Kimse kurtaramaz beni." "Karanlığında, seni aydınlatan ışığın olacağım miniğim."