Ertesi gün, hep yaptığım gibi biraz daha erken kalkmıştım. Çabucak hazırlanıp okulun yanında ki pastaneden yiyecek bir şeyler aldım. Ardından günlük rutinimi tamamlamak için parka gidip yemeye başladım. Gözüme bir çocuk çarptı, kedileri besliyordu.
Onlarla konuşuyor gibiydi aynı zamanda. Arkası dönük olduğu için onu göremiyordum. Ayağa kalkıp yanıma gelen kediye baktı.
O anda onun bir üst sınıf Lee Minho olduğunu anladım. Seungmin'in eski sevgilisi ve Felix'in sevgilisinin ortak arkadaşıydı. Aynı ortam da bir kaç kez bulunmuştuk. Ve çocuklarım dediğine göre bu herkesin dibinin düştüğü yeni çocuk onlarla takılıyordu. Yanıma doğru gelen Minho, oturduğum bankta kediyi kucağına alarak sağıma oturdu. Dönüp bana gülümsediğinde ona aynı şekilde gülümsemiştim.
"Burada görmüştüm bir kaç kere seni, kedileri beslemeye geldiğimde." Kediyi kucağına alıp beslerken konuşmuştu.
"Doğruyu söylemek gerekirse ben seni pek görmemiştim. Anladığım kadarıyla buraya gelip kedileri besliyorsun."
Gülümseyerek kafasını salladı.
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii ki."
"Felix ve diğer ikisi ile yakın arkadaşsın öyle değil mi?"
"Evet, neden sordun?"
"Hiç.. merak ettim öyle."
"Emin misin?"
"Sanırım." Diyip güldü ve bende güldüm.
Biraz daha orada kedileri besledi, arada ben de yardım ettim. Daha sonrasın da beraber okula gittik. Felix ve diğerleri, Minho'nun arkadaşlarımın yanındaydılar. Chan ve Seungmin eski sevgili olmasına rağmen, Felix ve Changbin sevgili olduğu için aynı ortam da durmak zorunda kalıyorlardı. Yanşarına gittiğimde daha dün gece bana yardım eden çocukla göz göze geldim. O da beni tanımış olacak ki bana aynı şekilde baktı.
Jisung fark etmiş olacak ki, "Tanışıyor musunuz?"
Karşımda ki uzun boylu çocuk, "Komşuyuz. Dün gece görmüştüm onu. Bu arada tanışmamıştık. Ben Hwang Hyunjin."
"Ben de Yang Jeongin. Tanıştığımıza memnun oldum."
"Ben de, ben de memnun oldum Jeongin."
El sıkıştıktan sonra iki grup olarak çimenlere oturduk. İlk iki dersimiz boştu ve dersimizin olduğu öğretmenler kardeş oldukları ve beraber hastalandıkları için gelmemişlerdi.
Çimenlere oturup beraber vakit geçirdik. Ardından ben lavaboya gideceğimi söyleyip oradan ayrıldım ve okulun içine girdim. Oldukça garip geliyordu, sırrımı büyük ihtimal kimseye söylememişti. Tuvalete girdikten sonra işimi halledip ellerimi yıkadım. Tam kapıya yöneleceğim sırada görüş alanıma giren beden ile olduğum yerde durarak, şaşkınlıkla ona baktım. İçeri girip kapıyı yavaşça kapatıp, elleriyle oynayarak bana baktı.
"Selam.."
"Selam."
"Dün gece.. kötü görünüyordun. Vücudunda ki morlukları gördüm. Daha iyiler mi diye soracaktım."
"Teşekkür ederim.. daha iyiler. İyiliğin için de sana gerçekten çok teşekkür ediyorum."
"Rica ederim.. ayrıca sana bunu verecektim." Cebinden yuvarlak bir kutu çıkararak bana uzattı.
"Bu nedir?"
"Annem hemşire ve.. morluk yaralarına bu krem çok iyi geliyormuş. Okul da karşılaşmasak dün gece ki gibi camına gelip verecektim. Çabuk geçmesine yardımcı olur."
"Çok sağol.. gerçekten sana çok minnettarım."
"Bunlara gerek yok, her insanın yapması gereken şeyler bunlar. Ayrıca kimseye söylemek istemezsen de sıkmam seni. Sırrım benimle güven de, merak etme."
Ona sıcak bir gülümseme sundum. Ardından beraber tuvaletten çıkarak aşağı indik. Seungmin ve Chan'ın birbirlerine gönderme yaptıklarını fark ederek yerlerimize oturduk. Ardından kavga etmeye başladılar..
"Chan, tanrı aşkına sem kendini ne sanıyorsun!"
"Ne mi sanıyorum?! Hah ciddi misin Seungmin!"
"Evet, ciddiyim! Boş boş kaoslar çıkarıp benim sinirimi bozma! Senin iyiliğin içindi diye zırvalayıp duruyorsun! Ama bir bok söylediğin yok! Ne benim içindi tanrı aşkına?! Başkalarıyla sürtmek için ayrıldın benden!"
"Seungmin, benimle düzgün konuş! Seni düşündüğüm için seninle ayrıldım! Seni seviyordum!"
"Aldatmamak içindir o bence! Başkalarıyla sürtmek ve aldatmamak için ayrıldın benden! İyi bari keyif aldın mı?! Eğlendin mi benimle!"
"Seungmin, seninle eğlenmedim! Ben seni seviyorum!"
"Senin beni sevdiğin yok Chan Hyung. Lütfen yalan söyleyip durma."
"Hyung deme bana yalvarırım.. Bana, bana karşı olan duyguların bittiğinde chan hyung diyeceğini söylemiştin ama.."
"En azından bir şeyi hatırlıyorsun."
"Ama Seungmin.."
"Benimle bir daha oynamaya kalkma. Bir kere kanarım, ikinci de kanmam, hyung."
Ardından Seungmin hızla ayağa kalkıp arka bahçeye doğru gitti. Chan Hyung arkasından gidecekken onu durdurarak ben arkasından gittim. Şu an onun yanına gitmesi gereken en son kişiydi Chan Hyung.
Seungmin'in yanına gittiğimde, yere çökmüş, dizlerini kendine çekmiş, kafasını dizlerine gömmüş ağlıyordu. Yanına oturarak kollarımı ona sardım. Böyle durumlarda sarılmayı çok seviyordu çünkü. Kafasını omzuma koyarak orada ağlamaya başladı. Bir kaç dakika orada öylece durduk.
Arkadaslar kaos seviyorum slm
YOU ARE READING
Daddy Issues-Hyunin
Romance"Ben bir karanlığın içerisindeyim Hyung, burası çok karanlık ve boş. Kimse kurtaramaz beni." "Karanlığında, seni aydınlatan ışığın olacağım miniğim."