Selam!
Oylamayı unutmuyorsunuz değil mi :)
Bu arada kitap umarım sarıyordur 😅
Seviliyorsunuz! İyi okumalarr 💞💞xxx
Harika dizayn edilmişti!
Kendimi çift kişilik yatağa atıp bir süre tavanı izledim.
Beyaz içimi açmıştı. Kapının karşısında yere kadar uzanan geniş camlar vardı. Hemen çaprazında çift kişilik yumuşacık bir yatak, her iki yanında birer komedin, yatağın karşısında ise bir makyaj masası ve boy aynası vardı.
Bir süre daha odayı izledim. Banyosunun olduğunu fark etmem uzun sürmüştü.
Odanın en muhteşem yanı ise manzarasıydı...
Burada kalmak beni her ne kadar rahatlatsa da bir an önce duş almalıydım.
Kendimi sıcak suyun altına attım. İyi gelmişti gerçekten.
Sızlayan yaralarıma aldırmayarak giyindim. Dolabın içi tamamen kıyafetlerle doluydu ve hepsi çok güzeldi.
Üstüme krem rengi bir sweat, altıma ise kısa bir şort geçirip ıslak saçlarımı dağınık topuz olacak şekilde topladım.
Dört gündür öyle şeyler başıma gelmişti ki... hayatımın aksiyonunu yaşamıştım resmen.
Aynada kendimi inceledim. Ama beni en çok acıtan yaralarım değil, öğrendiğim gerçekler olmuştu.
Gözümün altındaki sıyrıkta elimi gezdirdim. Adamlardan kaçarken dallar çizmiş olmalıydı. Daha derinleri ise dizimdeydi.
Kapının çalınmasıyla irkildim. Mert gelmiş olmalıydı!
"Merhaba,"
Burak gelmişti. Şaşırmayla karışık gülümsedim.
"Hoşgeldin."
"Başka birini mi bekliyordun? İstersen gidebilirim." Tereddütle baktı.
"Yo, hayır. Lütfen içeri geç."
Elimle yatağı gösterdim.
"Rahatsız ettiysem üzgünüm. Ama merak ettim seni. Üstelik yaraların kötü görünüyordu,"
Eliyle kaldırdığı ilkyardım çantasını yeni fark etmiştim. Düşünülmenin verdiği o güzel his içimi kapladı. Gülümsedim.
"Ali Bey sizden bahsetti bu sabah. Buraya gelip sizi ağırlamamız gerekiyormuş."
"Bu otelde mi çalışıyorsun?" Aklıma bana odamı göstermesi geldi.
"Hayır," acelece gülümsedi "hadi gel, yaraların kötüleşmeden halledelim."
Yatağın kenarına oturdum. Bir süre çantayı karıştırışını izledim. Gerçekten özeniyordu.
"Bunları nereden biliyorsun?"
Eliyle pamuğa sıvı döküyordu. Dikkatle izledim.
"Aslında," başını kaldırıp gözlerini benimkilere dikti "bunu herkes bilir, ama ben alışkınım."
Sıvıyı pamuğa sürüp bacağımdaki kesiği sildirdi.
Kan kokusu etrafa yayıldı. O ise işini ciddiyetle yapıyor, arada sorduğum soruları cevaplıyordu.
Yarım saat sonra daha iyi hissediyordum. Yaptığı pansuman işe yaramıştı.
"Bunu da temizlersek tamamdır."
Elindeki pamukla kanayan dudağımı sildirdi. Acıyla inledim. Sanırım patlamıştı. Elini hemen çekti "üzgünüm,"
O sırada bir şey diyemeden odanın kapısı tıklatılmadan açıldı. Şaşkınlıkla Mert'e baktım. O da bana şaşkınlıkla bakıyordu. Harika bir zamanlamaydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüzler Mezarlığı
FantasiSadece gerçekleri öğrenmek isteyen masum bir kız, ne diye böyle işlere bulaşmıştı ki? Öğrendiğini sandığı gerçekler, onu artık daha da yaralamıştı... Üzülmek için vakti yoktu, kendini savaş sandığı oyunda çırpınırken düşmanları çoktan kızın hayatın...