Alışık olduğu koku ile açtı gözlerini Jisung. Dün olanlar bir bir gözünün önünden geçerken etrafına bakındı. Jun, küçücük bir kolktukta kıvrılmış, diğer taraftada minho uyuyordu.
Minho neden gelmişti?
Bu kadar umursuyor muydu onu?Acıyan iğne yerleri yüzünden yüzünü buruşturmuş ve acı ile inlemişti. Yan tarafında kıpırdanma sezmiş ve o tarafa çevirmişti kafasını. Minho uyanmış ona bakıyordu. Acele ile kalkmış, jisung 'un yanında belirmişti.
"İyisin değil mi, bir şeyin yok?"
"Ah iyiyim minho-ya. Sen neden buradasın?"
"Jun aradı."
"Bu çocuğun ağzını bantlamak lazım."
Minho, jisung'un gözlerine bakarak yüzüne tebessüm yerleştirmişti.
"İyi yaptı Jisung. Seninle konuşmuştuk.."
Jisung, kafasını yer eğmiş ve gözlerinin dolduğunu hissetmişti. Minho bunu fark etmiş olacak ki yatağın yanında küçük boşluğa oturmuş ve bir eliyle jisung'un kafasını kaldırmıştı.
"Bunu ağlaman için söylemiyorum sung. Bir şeyin olduğunda bana, jun'a söyleyebilirdin. Ne gerek vardı bu kadar acı çekmene?"
"Hissetmiyorum artık minho. Acımıyor artık. Bir sızı oluyor ve uçup gidiyor."
"İzleride gidiyor mu jisung. Hm?"
Bir an kollarına bakmış ve dolu gözlerinden yaşların akmasına izin vermişti. Minho, jisung'un aciz gözyaşlarını silmiş ve sarılmıştı.
"Bana iyi geliyorsun minho..."
"senin böyle oluşun beni üzüyor Jisung. Lütfen üzme kendini. Lütfen.."
"Dayanamıyorum. Anla beni."
"Çalışıyorum jisung. Seni anlamaya çalışıyorum. Sana ulaşmama izin vermiyorsun."
"Bana ulaş minho. ölmek istemiyorum. Kurtar beni bu uçurumdan."
Minho, gülümsemiş, jisung'un yanağına öpücük vermişti.
"Sen elimi tut yeter jisung. Sen elimi tut ki seni çekip kurtarayım bu lanet olası uçurumdan."
Jisung, soluk elleri ile minho'nun eline ulaşmış ve tutmuştu. Gülümsemesi ile kafasını kaldırmış, ağlamaya başlamıştı.
"Tuttum minho. sakın bırakma, düşerim."
Bu sefer dudaklarını öptü minho, jisung'un. Orda yatan jun'un ise hiç bir şeyden haberi yoktu. Hâlâ uyuyordu. Bunu fark eden jisung, ayrıldıklarında kardeşine bakıp gülmüştü. "Bu çocuk. Ahh"
Gülerek karşılık vermişti minho. "Masum değil mi?"
Jisung kafasını sallamakla yetinmişti.
~~
"Bir daha böyle bir şey yapma abi. Ödüm koptu seni öyle görünce."Jisung, kardeşinin omzuna attığı kolunu sıkılaştırmış ve sarılmalarını sağlamıştı.
"Üzülme bebeğim. Alıştım boşver."
"Jisung."
Hafif yüksek çıkan sesi ve ellerinde çantalar ile söylemişti minho.
"Of tamam. İyiyim ben jun. merak etme."
"Kullanmıyorsun değil mi?"
Jisung, kardeşinin neyden bahsettiğini biliyordu, minho'da anlamıştı.
"Bilmiyor musun kardeşim, sersem yapıyorlar beni."
"Onları seni iyi edecek jisung." demişti üzgün sesi ile jun.
"Hayır jun. Onlar beni kötüye götürüyor."
Konuşurken arabaya gelmişlerdi.
"Siz oturun ben şunları koyup geleceğim."
Kardeşler kafalarını olumlu yönde sallamış ve kapılara yönelmişti. Minho ise bagaja.
"Öne otur Jisung. narkoz falan aldın. Miden bulanmasın."
Minho'nun dediği üzerine ön tarafa doğru adımlamıştı, Jisung.
Oturmuş, kemerini takmıştı ve hemen yola koyulmuşlardı.
~~
"Çok teşekkürler minho-ya. Seni yorduk."
"Ah yapma jisung. Her zaman yanında olacağıma söz vermiştim."
Jisung, çözmüş olduğu kemerini arkaya atıp kendini minho'ya doğru ittirmişti. Yanağına koyduğu öpücük ile Jun şaşkın bakışlarını ikiliye çevirmişti.
"Hey ben varım arabada."
Jisung, geri çekilmiş ve kahkaha patlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
silent cry, minsung
FanfictionMinho'nun Instagram'da bulduğu bir hesap dikkatini çeker. !!!angst!!!