0.9

978 98 141
                                    

Evde yatan üçlüye, hâlâ uyumalarına rağmen gittiğini söyleyip çıkmıştı jisung. "Umarım evi yakmazlar." Dışarıya adımlarken telefonundan kardeşini arayıp, adam akıllı haber vermişti. Ayrıca çocuklarıda söylemişti.

"Geldim minho~"

Minho, arabaya yaslanmış bedenini öne doğru atıp Jisung'un yanağına bir öpücük kondurmuştu. Jisung, utangaç hâli ile diğer tarafa dolanmış ve öne oturmuştu. Minho'da, küçüğün bu hallerine gülüp -alayla- oda arabasına binmişti.

"Nereye gidiyoruz tanrı aşkına? Meraktan öleceğim Minho-ya~"

"Merak et jisung. Söylemeyeceğim."

"Gıcıklık yapma lee."

"Tatlısın."

Jisung, büyüğün ne dediğini anlamıştı ama duymamış gibi yapıyordu. Çünkü şuan zaten kıpkırmızıydı, daha fazla kızarıp rezil olmek istemiyordu.

-

Neredeyse 1 saatin ardından gelmişlerdi. Seul'un az bilinen bir kasabasıydı. Jisung, hiç duymamıştı mesela.

"Burası neresi ya?"

"Burası benim büyüdüğüm kasaba jisungie~"

"Ooo çok büyük gibi görünmüyor."

Minho kafasını sallayıp karşılık vermişti. Arabayı meydana bırakmış ve minho'nun ezberinde olan küçük caddelerden geçiyorlardı.

5 dakika boyunca el ele yürüyüşlerinin ardından küçük fakat etraftaki evlere nazaran daha büyük olan bir evin önünde durmuşlardı. Ayrıca uluorta da bir yer değildi.

Zaten sıcak olan havadan bunalmışlardı. O yüzden hemen kapıya yönelmiş ve içeriye adımlamışlardı.

"E hoşgeldin o zaman jisung."

"Hoşbuldum minho-ya~"

Oturma odasına girerken yukarıdan gelen koşturma seslerini jisung duyduğunda minho'ya dönmüştü. "Onlar kim?"

"Doongie, Soonie, dori"

"Ne?"

Bir an düşünmüş ve ağzını aralamıştı. "Aaaa doongie'yi biliyorum!"

Minho gülümseyerek kafasını sallamış ve yukarıya adımlamıştı.

"Bekle burada alıp geleceğim."

Ellerini sevinçle ve aynı zamanda heyecanla birbirine çarpmış, minho ise gülümsemişti sadece. Bunu, bu çocuğa yapabilecek miydi?

Evet, yapacaktı. Minho, kafasına koyduğunu yapardı. Buradan dönemezdi.

Merdivenlerden ayak seslerini duyduğunda ayaklanmış ve inenlere bakmıştı. Sağ kolunda gri, sol kolunda ise burnunda sarı leke olan vardı. Ayağının dibinde ise diğer bir sarı kedi. Hepsi jisung'un yanına gelmişti. Cidden çok tatlılardı.

Onlarla oyalandıktan sonra Jisung'un canı sıkılmaya başlamıştı bile. Geldiklerinden beri bir şey yapmıyorlardı, konuşmuyorlardı bile.

"Minho-ya dışarı çıkalım mı?"

Minho, artık zamanının geldiğini düşünüyordu. Jisung'a doğru döndü, sert ve belirgin ses tonu ile yanıt verdi.

"Hayır."

Jisung, oturduğu yere iyice sinmiş ve karşılık vermek adına dudaklarını aramıştı.

"Niye? Hem hava ço-"

"Hayır dedim neyi anlamıyorsun? Buradan çıkmak yok."

Jisung, neler olduğunu anlamamış ve gözünden yaş gelmeye başlamıştı. Ne olmuştu da bir anda bu kadar sert olmuştu?

Bir gün önceki minho'dan eser yoktu şuan da.

"Minho... iyi misin sen?"

"Gayette."

Dudaklarının büzüldüğünü hissetti jisung. Bunu belli etmek istemiyordu fakat minho'nun odağı çoktan onları bulmuştu.

"Bebek gibisin Jisung. Aynı zamanda oldukça salak."

Minho'nun ne dediğini algılamaya çalışan jisung, gözlerini kısıp bakmıştı. Ardından elinden çekilip alınan telefona.

"Burada kaldığımız sürece telefon yok, jisungie~"

"Minho saçmalama. Ver şunu. Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Ani bir cesaret ile söylemişti. Dediklerinin farkına vardığında, üzerine adımlayan minho'ya odaklandı. Gözlerinin karardığını görebiliyordu.

"Bence susmalısın yoksa-" bir elini yanağına çıkarmış ve gözlerini dudaklarında sabitlemişti.
"- ölümün daha erken olur Han Jisung."

Duydukları ile gözlerini sonuna kadar açmış ve bağırmıştı. Onun bağırması üzerine minho, işaret parmağını kendi dudaklarına götürüp sessiz olmasını söylüyordu.

"Sussan mı artık?"

"Sen.."

"hm?"

"İğrenç olmaya başladın."

Sesli bir şekilde gülmüş ve yanıtlamıştı minho, "Ben böyleydim sadece sen çok hızlı güvendin."

-----------------------------------------------------------------
Kaçıncı bölüm hatırlamıyorum ama birinde 'örnek aile' demiş, diğer bir bölümde ise boşanmış bir çift olduğunu yazmışım. Bunu tamamen dikkatsizliğim yüzünden oluştuğunu söylemek istiyorum. Görmezden gelmenizi ve boşanmış bir anne-baba, babalarında kalmış Jun ve Jisung ve onları hiç ziyaret etmemiş anneleri olarak düşünmenizi istiyorum. Yani değiştirmek istedim fakat olay akışı etkilenebileceğinden hiç dokunmak istemiyorum. Anlayış gösterirsiniz umarım. Teşekkürler. <3

silent cry, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin