8. SAKLI KAPILAR

464 58 44
                                    

𖣔Hepinizin yorumların heyecanla bekliyor olacağım!! Umarım bölümü seversiniz. Ve son olarak, bölümü oylamayı unutmayın. İyi okumalarr!𖣔

☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎

Yıllar önce birisi annemleri sorduğunda evde oldukları halde, "Evde değiller." demiştim. Daha sonra annem ve babam bunu duyduklarında, bana kızmış ve güzelce uyarılar yapmışlardı. Ama en çok aklıma işlenen satırlar, "Sakın yalan söyleme. Yalan en iğrenç şeydir. Yalan söyledikçe seni kendine çeker. Bir bataklık gibi... Yalandan hayatın boyunca uzak dur kızım, bunu kendi iyiliğin için yap." olmuştu. Uzak duracağım diye söz vermiştim.

Sözümü tutamadım.

Şimdi kendim başlı başına yalan oldum. Hayatım, haraketlerim, dediklerim, kendim... Her şeyim yalandı. Bazen aynanın önüne geçtiğimde, "Acaba annem ve babam, benden utanıyor mudur?" diye soruyorum. Biliyorum. Evet, gerçekten cevabı ismim gibi biliyorum.

Evet, utanıyorlardır.

Ailem benden çok utanıyordur. Ben de utanıyorum. Utanıyorum, yanlış olduğunu da biliyorum. Hepsini biliyorum... Ama derler ya: "Bazen hatalar bile bazıları için yapılmaya değer." Belki de çoğu kişi için bizim "Değer!" dediğimiz şey, onlar için aptallıktır. Hatadır. Affedilemez bir hatadır. Her ne kadar biz anlamasakta, affedilmeye değmez.

Şimdi annemler önüme geçse, "Değdi mi, kızım? Binlerce yalan konuşmana değdi mi?" deseler... Hiç tereddüt etmeden, "Değecek!" derim. Umduğum şeylerin gerçekleşeceğine inanırım. Ve şu an değecek dersem, gelecekte illaki değecektir. İşimin sonunda kardeşimin mutluluğu varsa, herkesi ezip geçmeme değecektir. Birileri sevdikleri veya kendisi için tanımadıkları kişilerin üzerinden geçebiliyorsa, ben de geçebilirim. Bu kadar basit.

Son söylediklerim yüzünden Yamaç, afallayarak bana bakıyordu. "Ne?" Kahveleri, kahvelerimle bütünleşti. "Benden etkileniyorsun işte!" Ona bir şey söylemeye fırsat vermeden, Galip Bey'e döndüm. "Galip bey, ben gerçekten çok yorgunum... Eğer sorun olmayacaksa, gidebilir miyim?" Galip Bey, söylediklerimle kafasını salladı ama gözleri Yamaç'a takılı kaldı. Kaşlarını çatarak kısa bir an onu izledi.

"Yamaç, kıza niye öyle bakıyorsun?" diye sordu. O sorusunu yöneltince, ben de yalancı bir şaşkınlıkla Yamaç'a döndüm. Şaşkınlığı gitmiş, yerine sinirli bakışlar gelmişti. Dediklerim onu kızdırmıştı. Belki de gerçek olmasından korkuyordu, ya da gerçekleri yüzüne vurduğum için kızgındı. "Hoşlanmadığı bir şaka yaptımda! Ondan hemen kaşlarını çattı!" dedim, yalandan gülerek. Çantamı omzuma attım. Bu kadar eğlence yeterdi artık gidebilirdim. "Bütün sorunlar çözüldüğümüze göre ben gideyim... İyi geceler!" diyerek arkamı dönmüştüm ki, bir el omzumda belirdi.

"Alev? Ben bırakıyorum seni. Nereye?" dedi Ekin.

"Hop, geri bas!" dedi Yamaç. Bakışları, mizacı kadar sertti. "Sen kimsin de benim ekibimden birini, bir yere bırakasın? Sen kimsin ulan Alev'i bırakasın?!" Yamaç'ın konuşmasıyla, Aslı'nın kaşları çatılmıştı. Ekin'e ait olan eli, sertçe kavradı. Galip Bey'i düşünmeden, çekerek onun elini benden uzaklaştırdı. İkisinin de gözleri yine birbirine kenetlendi. Gözleriyle nice kavga, savaş, küfürler ediyorlardı. Ve onları izleyen herkes, aralarındaki gerginliği rahatlıkla anlıyordu.

Etrafa yayılan gerginlikle Galip Bey, kafasını iki yana salladı. "Ne fark eder! Siz aynı kurumda çalışıyorsunuz, bilmem farkında mısınız?!" Ben farkındaydım şahsen. Ama onlar baya düşman gibi davranıyordu. Acaba neden böyleler? Yamaç ve Ekin, birbirine gözleriyle meydan okumaya devam ediyorlardı. Kazanan ve kaybeden malum olmasa bile. Kazanabilecek kişi için tahminim vardı. Ama bunun kim olduğunu, kimsenin bilmesine gerek yoktu.

PayzenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin