15. TOZLU YAPRAKLAR

339 32 25
                                    

𖣔Benim için çok heyecanlı ve güzel bölümlerden birisiyle yine önünüzdeyim. Son zamanlarda bölümlere çok az yorum geliyor. O YÜZDEN SİZDEN RİCAM BÖLÜME YORUM YAPINNNN. İyi okumalar!𖣔

☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎

Bitmeyen savaşlar hep acıdır. Yakar geçer. Külünde öylece boğulursun. Her zaman yanmak diyorum, çünkü durmadan yanan bir ruha sahibim. Yanıyorum ve yine kimse fark etmiyor. Kapıların yüzüne ilk kapandığı vakit, sen de her şeyi anlarsın. İlk önce bir savaşın içinde olduğunu, daha sonra ne kadar kan kaybettiğinin farkına varırsın. Oysaki tek kaybettiğin kan değildir. Yıllardır, emeklerdir, kalplerdir, insanlardır ve hayatlardır. Fark ettiğindeyse o kadar geçtir ki, geriye dönüp baktığında eski senin çığlıklarını bile duyamazsın. Kendi çığlıklarını duyamadığın zamansa, iç savaşını kaybettiğini kabul etmelisin. Anlamalısın çünkü gerçek bu. Kaybetmişsindir.

Savaş başlar ve kaybedeceğin hiçbir şey kalmaz, kendi benliğini kaybettikten sonra.

Ve şimdi savaş başladı.

Savaştaki gardını alan iki taraf var. İki taraftan birinin iyi olması şart değil. Her iki tarafta kötü olabilirdi; benim olduğum her kötü masalda. Zihnimin içindeki o tehlikeli kadın çok fazla düşünceleri sinsice fısıldıyor, aklımı bulandırmaya çalışıyordu. Kötü diyordu hepsi için. O kadının dudaklarından dökülen kelimeler her zaman zehirli olmuştu. Zehiriyle herkesi etkisi altına almak istiyor, hatta bunun için yanıp tutuşuyordu. İkimiz de bunun farkındayız. Onun neler yapabileceğini ve felaketler yaratabileceğini. Ama ilk önce zehrini tamamen benimle bütünleştirmek istiyor. Bunun olması kendimden önce etrafımdaki herkes için önemli ve kötü olurdu. Ama ne kadar zehirli olursa olsun o, ihtimali yapabilmesi için sadece bir durum var. Asla mümkün olmayacak bir durum. Veya mümkün olmaması gereken...

Önümde birbirine sinir ve nefretle bakan bu ikiliye odaklandım. Aptal değildim; biri rakibinden sırf rakibi olduğu için bu kadar nefret edemezdi. Ne zaman onları aynı ortamda görsem, farklı bir sorunun olduğunu hissedebiliyordum. Nedense bu konunun Aslı ile bir alakası olduğunu seziyordum. Hatta bütün oklar böyle gösteriyor diyebilirdim. Yamaç'ın eski sevgilisi bir nedenden dolayı, Yamaç'ın hiç haz etmediği Ekin'in ekibine geçiyor. Ve sanki arada bir maşa gibi iki tarafın arasını düzeltmeye çalıyordu. Belki de kirli suyu temiz gibi yutturmaya çalışıyor. Ama kirli su kim? Ya da daha farklı bir olay olabilir. Meseleni çözmek için Aslı ve Yamaç'ın ilişkilerinin neden bittiğini öğrenmem gerekiyordu. Fakat bu çok kolay gözükmüyordu. İlişkileri dosyada bile yoktu. Arttırarak kendi araştırmalarımda bile Aslı ve Yamaç hakkında gözüme batan bir şeyler bulamamıştım. Sorun da buydu işte!

Bir ilişki neden bu kadar özenle saklansın ki? İnsan ilişkisini severek, hissederek yaşamak ister. Neden bir ilişkiyi saklamak için bu kadar efor harcasın ki? Söz konusu bu insanlar varken, hiçbirine güvenmiyordum. Güvenmem gereken bir konuda yoktu. İçimden bir ses aslında ortalıkta bir düşmanlığın olmadığını, aksine oynanan farklı bir oyunun olduğunu söylüyordu. O yüzden şu an burada olmaları çok iyiydi, hepsini yakından ve dikkatle inceleyecektim.

Herkes sessizdi. Sessizlik hepsine hükm edebiliyordu. Birkaç söylenilen yalanlarlar ve ortaya çıkan aynı yalanlar. Belki de hiç var olmamış yalanlar. Her an atağa geçecek gibi gözüken altı kişi ve sessizce onları izleyen ben. "Bir şey söylemeyecek misiniz?" dedi Yamaç, kuşkuyla. Hâlâ aynı mesafeli ve sinirli ses tonu varlığını hissettiriyordu. Aslı teessüf dolu bakışlarıyla Yamaç'ı süzdü. Ama onun bakışlarında hiçbir şey değişmiyor, aksine herkesin bakışları daha da keskinleşiyordu. Dışarıda yağan yağmur havanın soğuk olduğunu ispatlayabilirdi ama kimse bu ortamın, dışarıdan bile daha soğuk olmadığını kanıtlayamazdı.

PayzenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin