𖣔Selamlarr, umarım iyisinizdir. Bölüm geç gelse de, şimdiye kadar yazdığım ve yayınladığım en en uzun bölüm. Sabırla bölüm beklediğiniz için teşekkürler. Bu bölüm için bollll bollll yorumm bekleyeceğim hepinizden. Bölümü oylamayı unutmayın. İyi okumalar!𖣔
☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎︎ ☯︎
Bazen her şeyi çiğnemek gerekir. Bazı detayları düşünmeden ezip geçmek ve sadece önemsediklerine odaklanmak doğru gelir. O bazıları ezenlerin en başında ben geliyordum herhalde. Benim işim, ipler inceldiği zaman koparmaktı. Kimse arkamda durmasa bile koparırdım. Önemli olan herkes karşıda dururken, zamanında kalın olan ama artık incelen bağları kopartmaktı.
Mutluluk ise gerçekliğini gizleyerek varoluşunu saklamaya çalışan fakat en beklenmeyen anda ortaya çıkan bir duyguydu. Bu duyguya uzun zamandır hiç bu kadar yakın olmamıştım. Bu olanlar benim için garip ve beklenmeyendi. Belki de bir insan mutlu olmak için en kötüyü yaşamalıdıydı. En acı verici olaylara tanıklık etmemiz gerekiyordu. Bunlardan sonra mutluluğun verdiği hazzın ne kadar eşsiz olduğunu anlayabiliyorduk.
Bakışlarımı ekrandan çektiğimde biraz sessizce önümü izledim. Moskova... Kilometrelerce uzaktı fakat en azından biliyordum. Artık biliyorum. Uzun zaman sonra içimde gerçek bir mutluluk kırıntısı hissettim. Saniyeler içinde kırıntı, devasa bir mutluluğa dönüştü. Çok vakit olmuştu kalbimin bu denli mutlulukla atmadığı. İçimi kaplayan heyecanla daha fazla arabada duramadım. Kapıyı açarak kendimi dışarı attım. Deli gibi bağırmak, sanki herkese inat mutlu olduğumu göstermek istiyordum.
Geceyi sevmek istedim. Gecenin getirdiği karanlığı da sevdim bu akşam. Hem de çok sevmeyi başardım.
Dudaklarıma izinsizce yerleşen gülümsemeyle gökyüzünü izlemeye başladım. Galiba bugün bir şeyleri gerçekten başarmıştım. Adım sesleriyle kafamı sesin geldiği tarafa çevirdim. Yamaç yavaş adımlarla bu tarafa yaklaşıyordu. Bakışları gülümsememde takıldı ve saniyeler sonra gözlerine derin bir merak yayıldı. Adımları yanımda durduğunda bana bakarak, "Niye durduk yere gülümsüyorsun?" diye sordu. Çünkü bu gece yıldızlar gecenin karanlığını aydınlatmayı başardı.
Yüzümdeki gülümsemeyle sustum. Anlatamazdım. Ama madem bu gece her şey yolunda gidiyordu, ben de ilk kez saf mutluluğumu birileri ile hiç düşünmeden, plansızca paylaşabilirdim. Cevap vermeden kollarımı bir anda Yamaç'ın boynuna doladım. Hatta galiba biraz da heyecanla zıplamıştım. "Soru sorma, sadece mutluyum! Çok mutluyum! Anlatabiliyor muyum?!" Belimde kollarının varlığını hissettim. "Fazla mutluyum." Dediğimi yaparak sorgulamadı. Aksine kollarını belime dolayarak beni kendisine hapsetti. Aynı benim ona yaptığım gibi.
"Neler yaptığının farkında değilsin," diye mırıldandı.
İtiraz eden bir mırıltı döküldü dudaklarımdan. "Farkındayım." dediğimde kollarımı ondan çekmiş geriye doğru bir adım atmıştım. Fakat onun kolları hâlâ belimdeydi. Ve bırakmaya pek niyetli gibi durmuyordu. Gözlerimin içine baktığında kaşlarımı çatmaya çalıştım. "Napıyorsun, bırakmayacak mısın?" Sesimdeki neşe hiçbir şekilde kaybolmuyordu.
"Seni etkilemeye çalışıyorum ve evet, ayrıca tükürdüğümü de yalamaya devam ediyorum." Kahkaha attığımda Yamaç da aynı anda gülmeye başlamıştı. "Beni bakışlarınla etkileyebileceğini mi sanıyorsun?" Hiç düşünmeden kafasını beni onaylarcasına salladı. Ama eğlenmek için yaptığı barizdi. Gülerek gözlerimi devirdim. Kollarından uzaklaşarak, arabanın kapısına yaslandım. Bu kadar kalabalığın, gürültünün, kötülüğün içinde mutlu olunabiliyormuş. Peki yıllardır neden bundan bihaberdim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payzen
Jugendliteratur"Bu işi başarabileceğinden emin misin? Onları tanımıyorsun..." Kafamı yanımda oturmuş soğuktan ellerini birbirine sürterek ovuşturan adama çevirdim. Benden zekiydi belki de ama benden bir o kadar da korkaktı. Bakışlarımı ondan çekip, cinayet mahalle...