Nare bir yola çıkmıştı. Daha doğrusu çıkmak zorunda kalmıştı. Babası öz mü öz babasını onu bu yola zorlamıştı.
İnkar edemediği bir gerçek vardı ki.. Oda babası sayesinde dostum dediği insanların gerçek yüzü ile tanışmış olmasıydı. İlk önce sevgilisinin ve dostunun ihanetine uğramış ve daha sonrada en yakınlarım dediği insanların kendi arkasından konuştuklarına şahit olmuştu.
Parası olduğu için ilk defa mutsuz olmuştu. Para yerine gerçek aşkı, gerçek sevgiyi ve gerçek dostluğu tercih ederdi. En azından aç kalsada arkadaş bildiklerinin ihaneti kadar koymazdı ona.
Şimdi nasıl param da param diyebilirdi. Nasıl bunun için yanında oturan bu adamın kalbini kırmıştı?
Bazen cidden patavatsız düşüncesizin teki oluyorum.
Bazen mi? dedi iç sesi. Sen hep patavatsızsın Nare.
İç sesine kulaklarını tıkamak istesede doğruları söylediğini biliyordu.
Sıkıntılı bir nefes alıp yansımasını izlediği adama baktı. Yolculuk başladığından beri onu izlediğini fark ettiğinde rahatsızca kıpırdandı.
Kendisine ne olduğunu bilmiyordu. Yirmi bir gündür tanıdığı bu adamı her gördüğünde kendindeki değişikliklere bir anlam veremiyordu. Aşık olmak için çok erkendi onun için.
Daha bir ay önce aşık olduğu adamın ihanetine uğramışken bir daha bu duyguyu yaşamaktan korkuyordu.
Kaşlarını çatıp önündeki karanlık yola baktı. Şöyle bir düşündüde Arslan'ın ihaneti onda etki bıraksa da büyük bir etki olmadığını anlıyordu. Şu yirmi bi günde aklına hiç gelmemişti oysa.
Oysa aşkı dinlediği masallar okuduğu kitaplarda daha can yakıcı daha vazgeçilmez sanırdı. Arslan'a aşıksa neden onun için atan kalbi sızlamamıştı. İhanet vardı. Kanlı canlı en yakın dostuydu. Ama yinede içi ne nefret nede acı barındırıyordu.
Oysa aşk bu kadar kolay bitermiydi ki?
"Çok düşünüyorsun Nare?" diyen sesi duyduğunda kaşlarını kaldırıp baktı Efkan'a.
"Düşündüğümüde nerden çıkardın?" diye sordu.
" Kaşların çatık, gözlerin dalgın ve birde." diyerek kararsızca devam etti. "Genelde insanlar sitresten yolar tırnak etlerini. Ama sen düşünürken yapıyorsun bunu." dedi Efkan kaşlarını kaldırıp kafası ile deminden beri tırnak kenarında yola yola et bırakmadığı elini işaret etti.
Nare ellerine baktı Efkan'ın söylediklerinin doğru olduğunun farkındaydı.
Onu bu kadar iyi tanımasına şaşırmıştı. Oysa babası bile bu hallerini anlamamıştı.
Kendisine uzatılan sigara paketine baktı. Elini uzatıp bir dal alıp dudakları arasına yerleştirdi.
Efkan'ın elinden çakmağını alıp dudaklarına yerleştirdiği sigaranın ucunu ateşledi. Normalde mentollü sigara kullansada Efkan'ı geri çevirmemişti.
Çakmağı tekrar ateşleyip Efkan'ın dudakları arasında ki yanmamış sigarayı ateşledi. Göz göze gelen ikili derin bir nefes çektiler aynı anda sigaralarından.
Ela gözler, mavi gözlerde kaybolmak istiyordu...
Efkan gözlerini mavilerden çekmek istemesede yola dönmek zorunda kalmıştı.
Nare yanında ki pencereyi aralayıp serin havanın içeriye dolmasına izin verdi. Efkan'a her gözü değdiğinde kendini sıcak basıyor kalbinin ritimleri bozuluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pardon, Benimle Evlenir misin?
General FictionYaşlısın" "Küçüksün!" "Yaşlısın!!" diyerek burnumu havaya kaldırdım. O inatçı ise ben ondan daha çok inatçıydım. Bu yaptığım hareketle daha da yakınlaşmıştık birbirimize. Nefesi yüzümü yalayıp geçerken ben nefessizlikten boğuluyordum. "Ya sabır.." d...