8. Lütfen Bana Da Acı

874 59 15
                                    

Jimin'in şaşkınlıktan dili tutulmuştu. "Lan orospu sen değil miydin çocuğu tacizle suçlayan. Senin yüzünden kaçtı ya." Jungkook hâlâ ayılmamıştı. "Yalan söyleme niye kaçsın böyle birşeyden." Esneyip yerden kalkmaya çalışırken aniden yaptığının farkına vardı. "Lan biz ateşkes yapmıştık şimdi bozuldu mu?" Jimin arkadaşını itip geri yere düşürdü.

"Hayır olum senin derdin ne? Bi' çocuğa tacizci dersin bi' ateşkes yapmıştık aaa unuttum havaları? Aklın başında değildi biliyorum ama git özür dile. Ben bile kırıldım aq." Sinirini dile getirmişti. Jungkook yerden kalkıp üstünü silkeledikten sonra yerdeki bandanayı aldı. "Özür mü dileyeyim? Kabaydım değil mi?" Arkadan bir ses bağırdı. "Az biraz övdüğün çocuğa mı acıyorsun şimdi? Bence git yine döv..aaa bu ne atar gider. Döv de az biraz  aklı başına gelsin." Yugeom olduğunu anladığı sese dönüp tehlikeli bir biçimde gülümsedi.

"Asıl şimdi seni döveceğim orospu çocuğu." Yüzündeki sakin gülümseme tüyler ürperticiydi. "Ben ne yaptım ya!?" Jungkook şakaklarını ovalayıp sınıftan çıkmak için ilerlerken cevap verdi. "Alfa olman yeterde artar bence." Yugeom susup sırasına yaslandı. İçeri giren Yoongi Jimin'i görünce gülümsedi ve ona gelmesi için işaret verdi. Jungkook bunu umursamayıp revire gitti.

Revire vardığında içeride olmayan hemşireyi fırsat bilip pansuman için birkaç malzeme bulup hemen çıktı. Çatıda olduğunu düşündüğü çocuğun yanına gitmek için koşuyordu. İkinizde acı çekiyorsunuz. Geçmişi bırak artık. Aynısı olmayacak. İzin ver lütfen. Acı çekiyorum... sende acı çekiyorsun. Kurdunu susturmak için kulaklarını kapatıyordu işe yaramayacağını bildiği halde denedi. Sonunda çatıdaydı. Böyle davranma acıyor...acıyor. Bize sadece sen yardım edebilirsin. Kurtar bizi..acıyor...

Kulaklarına uyguladığı baskı yüzünden bir an başı dönmüştü. "Kes sesini... Yeter artık sus. İstemiyorum... anlamıyor musun? Bencil olduğumu biliyorum ama korkuyorum. Lütfen bana da acı." Çömeldiği yerden kurduna sesleniyordu. Yanına yaklaşan ayak sesleriyle başını kaldırıp aradığı çocuğu buldu.

"İyi misin?" Yanına yaklaşan esmer bedene bakıp derin nefes aldı. "Ev..hay.. Bilmiyorum. Sadece sana şunları vermek için geldim. Al ben gidiyorum." Taehyung şaşkınlıkla eline tutuşturulan eşyalara baktı. "Bekle!" Hızlıca gitmeye çalsan çocuk aniden durdu. "Senin sorunun ne! Delirdin mi sonunda? Ya da en baştan deliydin... bunu neden yapıyorsun?" Jungkook gözlerini ağlamamak için zorlarken sesi titreyerek konuştu.

"Teşekkür ederim ve özür dilerim. Yakında anlayacaksın bütün bu saçma çabamın neden olduğunu. Bana yaklaşma...en azından o ölene kadar. Sanırım kaybedecek birşeyim gerçekten varmış. Bende korumak istiyorum. Bu yüzden benden uzak dur. Hiç tanışmadık...kavga etmedik...Bu gün olanlar hiç olmadı...beni unut. Sanki hiç var olmamışım gibi." Jungkook kurdu yüzünden sinirle ağlayıp merdivenleri büyük bir hızla düşe kalka indi.

Okuldan koşarak uzaklaşıyordu. Güvenliğin bağırışlarını bile duymuyordu. Tüm yolu koşuyordu. Canı çıkarcasına koştu. Unutmak için koştu. Kurdu yüzünden hatırladığı geçmiş yaşamı gözünün önünden gitmiyordu. Sokakta deli gibi bağırıp hunharca ağlıyordu. Bir daha asla böyle ağlamayacağım demesine rağmen ağlıyordu. Sokaktaki tüm bakışları üstüne çekmişti. Umursamadan koştu, saatlerce sadece koştu...

Vardığı sahil kenarına gelince biraz yavaşlamıştı. Nefesini düzene sokmaya çalışırken yüzünde kuruyan yaşları onu yıkık biri gibi gösteriyordu. Sadece sarılmak istiyorum. Herhangi birine... diye geçirdi içinden. Kimsesiz olduğu aklına gelmişti aniden. Kuruyan yaşların yanına yenileri eklenmişti. Koluna yüzünü silip inatla yaşların akmasını engellemeye çalışıyordu. Kimsesiz değilsin o var..ve...Bende burdayım. Sen istemesende. " ahh sana ne kadar sinir oluyorum biliyorsun değil mi?! Seni istemediğimi hiçbir zaman belirtmedim. Sadece keşke daha güçlü olsaydım...olsaydık." Fısıltıyla seslendi kurduna.

Sahilin karşısındaki markete gidip birkaç şişe içki aldı. Yanında para olmadığını fark edince telefonun arkasındaki kartı çıkartıp onunla ödedi. İçki poşetini alıp kayalıklara adımladı. "Burdan atlasam kimse beni bulamaz değil mi? Bazen öyle bir kaybolmak istiyorum ki ben bile kendimi bulamayayım. Beni kendimden saklar mısın kurdum?" Çalan telefonlarını görmezden gelip sessize aldı. Kurdu da sessizdi. Hava kararırken içkisini yudumluyordu.

Sonunda saati merak edip telefonuna bakmıştı. Bulanık gören gözleriyle sırıtıp ınstagrama tıkladı. Çıkmaya çalışırken yana kaydırıp fotoğraf çekme yerine gelmişti. "Peynirrr.." Bastığı tuşun canlı yayın tuşu olduğunu bilmiyordu. " buu neeeden video çekiyoor?" Kafasını kameraya yaklaştırıp anlamsızca telefona baktı.

"Başımm dönüyoor... Yıldızlar çoook güzel. Benim gözleriimde güzeelmiş. Yıldızları çok seviyorummm." Aptalca sırıtıp ekrana biraz daha baktı. " Keşke şu lanet dünyada buuu kadaar nadir hastalığım olmasaydıı. Nedeen geçmişi ben hatırlıyorum. O hatırlasa olmaaz mııydı? Heyy kurdum cevap veeerr. Korkuuyorum." Kenara bıraktığı telefonla hıçkırarak ağlamaya başladı. "Korkuyoruuum... ya yine aynısı olursaaa... Ben tekrar birini kaybetmek istemiyoruum.. kurdum cevap veer. Neyii yanlış yaptık. Korumak istediğiim herkes öldü." Hıçkırarak ağlamaya devam etti.

"Kurdum beeen çok korktuum... aynısı olacak yinee ve yinee. Alfalardan nefret ediyoruum. Kendimden nefret ediyorum ama senden asla nefret etmediim. Canımı çok yakıyorsuun kurdum. Ben bunuu hak etmedim kii." Ağlayarak devam etti. "Kalan son şeyim de o kurdum. O da gidecek. O da ölecek. Benn güçsüzüm. Eğer biraz daha güçlü olsaydım belki geçmişte onu kurtarabilirdim. Hayıır eğer bize bunu yapan piçi öldürseydim... ama onu görmeye korkuyoruum." Nefeslenip gözlerini sildi. Bir yudum daha alıp öne yasladı kendini. " kurduum burdan atlarsam kaybolur muyum? Beni bulamazlar değil mii? O zaman sorun da kalmaz." Yanına oturan bedenle şaşkınlıkla geriye  çekildi.

"Atlarsan herşey çözülür mü? Ölünce herşey iyi olacak mı?" Jungkook dudak büzüp parmağını esmer bedene salladı. "Benii nasıl bulduun? Hayır boşver sanaa benii unut dedim. Biizz hiiiç tanışmadık. Hadi git şimdi. Beni yanlız bırak." Somurtup içki şişesine sarıldı. "Jungkook seni istediğimden bulmadım. Seninle çatıda konuştuktan sonra arkadaşların seni aradı. Bulamayınca da bana sordular. Kokunu takip etmelerini söyledim ama bana uzaylıymışım gibi davrandılar. Bu kokuyu nasıl almazlar. İnsanı çıldırtacak kadar güzel olan bu kokuyu?" Jungkook parmağıyla susmasını istedi.

"Gecee çok güzeeell. Jungkooookkk daahhaa güzeell. Yıldızlar hapsolmuuşlaar." Jungkook durup Taehyung'a baktı. Taehyung istemsiz bir şekilde devamını getirdi. "Gökyüzü gibi gözlerine...gece çok güzel. Jungkook daha güzel, yıldızlar parlıyor." Jungkook sırıtıp ellerini havaya kaldırdı. "Yıldızlaaraa dokunaalıım. Esmer ve beyaz teen." Taehyung gözlerini kapatıp esintiye bıraktı kendini. "Bu soğuk esintili ormanda Jungkook ve ben... sonsuza kadar birlikte..." Jungkook tutmaya çalıştığı yıldızdan vazgeçip içki şişesine daha çok sarıldı. "Soonsuuzaaa kadaar birlikte..geçmiş öncekiii yaşaam şimdiki yaşam. Jungkoookkk ve Tae bu ormandaaa. Yıldızlarla çevrili...saarıııl bana.." Taehyung şaşkın bir biçimde kesik kesik olan görüntüleri görüyordu.

"Jungkook devamını getirme.. başım ağrıyor...neden ormandayız. Sahilde değil miydik?" Jungkook kıkırdayıp içki şişesiyle hafifçe Taehyung'un kafasına vurdu. "Hatırlıyor musuun kiii? Ooraasıı çooookk uzun zamaan önce bizim saklanma yerimizdi. Geçmiş tekrar ediyor. Korkuyorum...ya kaybedersem. Elimdeki tek şeyide kaybedersem?"


Slm

Ölüyorum her tarafım ağrıyor

Yine de işten döndüğüm gibi arkadaşıma gittim eğlendik son dk oldu gel foto çekelim çektik ben geç kaldım koşuyorum ağrıyan ayaklarimla arkadan video çekmiş aşırı komik olmuş bdkhsjsj

Şuraya onunla çektiğim resmi koymak istiyorum ama burası benim kişisel hesabım değil gdjsjsk

Sonra görüşürüz

Kendinize iyi bakın

YES BOSS/TAEKOOK OMEGAVERSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin