Günün erken saatlerinde jungkook kahvesini yudumlarken elindeki yeni aldığı ansiklopedileri okuyordu. Safkanlar hakkında aradığı şeyleri yavaş yavaş buluyordu. Bulduğu sonuçlara göre safkanlar Omega veya Alfadan oluşan iki ırkın kendi içinde en üstün olan kurtlara verilen isimdi. Özel güçleri vardı genellikle bu önceki yaşamında onun ne kadar yüksek bir mertebede olduğunu gösteriyor. İkinci yaşamında ise bu onun gücü olarak ona geri dönüyordu. En bilindik özellik olan zihin okuma genelde ruh eşiyle olurdu ve temas olmasa da ruh esini bulabilirdi. Ama tıp buna karşı çıkıyordu. Bu görüşe inanılmadığı için Jungkook ve Taehyung'un durumuna dokunmadan temas hastalığı diyerek tanı konulmuştu.
Jungkook kafası karışık bir şekilde yazılan kitaplara bakıyordu. Anlamıyordu hâlâ çözmeye çalıyordu. Belki bir umut Taehyung'un Jin Woo'yu yenmesinin bir yolu vardır diye araştırmalarına devam ediyordu. Artık Taehyung'a ulaşamıyordu çünkü Taehyung zihnini koruyordu. Gerçi Taehyung'ta onun zihnine giremiyordu. Çünkü artık daha düzenli yiyor, uyuyor, dinleniyordu. Boş kafayla araştırmak için alkolü de bırakmıştı. Huzursuz da hissetmiyordu Taehyung'un onunla konuşması içini rahatlamıştı.
Aradan bir ay geçmişti. Sevinçle yerinden fırladı. Yenebileceğini öğrenmişti. O sırada Taehyung hapishane de kendini patron ilan etmişti. Önüne geleni öldürüyordu. Sonuçta buraya gelen insanlar yıllarına göre ne kadar çok insan öldürüldüğünü gösteriyordu. Kimin tehlikeli olduğunu az çok anlayabiliyorlardı. "Sen buraya gel." Taehyung'un sesiyle olduğu yerde duran Alfa sakin olmaya çalışarak arkasını dönmüştü.
"Yes boss." Titrek çıkan sesiyle yüksek sesle konuşmaya çalıyordu ama sadece çalışıyordu. "Ahh hadi ama benden bu kadar çok korkma kötü bir şey yapmıyorum ki! Dünyadan bir katilin daha ayrılmasına yardımcı oluyorum yanlış mıyım? Hadi cevap ver bana, haklıyım değil mi?" Sesindeki alaycılık kendisinden sadece bir kaç yıl büyük olan çocuğun titremesine sebep olmuştu.
"Siz haklısınız patron." Titrek çıkan sesi acaba ne zaman bu cehennemden kurtulurum diyerek bas bas bağırıyordu. Taehyung sırıtıp çocuğun omzunu pat patladı. "Tabi ki de ben haklıyım. Hey sana Jin Woo'nun nerede olduğunu soracaktım. Nerede olduğunu biliyorsun değil mi?" Gözlerindeki tehlikeli parıltı elini altındaki çocuğu dehşete düşürdü. "H-haa-yır. G-gördüğü h-herkesi öldürüyor." Titrek cevabı Taehyung'u eğlendirmişti.
"Hey ondan mı daha çok korkuyorsun yoksa benden mi daha çok korkuyorsun." Çocuk gözlerinden akan yaşlarla sinirle yanındaki bedene vurmaya çalıştı. "Hey hey sakin ol patronuna vuramazsın bu yanlışşş. Okeee?" Tuttuğu boyunu tek hamlede kırıp yere fırlattığı bedeni görmezden gelip tek tek bütün hapishaneyi arıyordu.
Bulamadığı bedeni boş verip başka işlerle uğraşmaya karar verdi. İki ay daha geçip gitmişken Jin Woo hala ortalıkta yoktu. Onun hala buralarda olduğunu biliyordu ama onu bulmazsa da artık kafayı yiyecekti. Sinirle bir gardiyana yaklaşıp gözlerini kendinden bir baş kısa alfaya dikti. "Hey Jin Woo onu gördün mü?" Bu iki ay içinde gardiyanın öğrendiği tek şey Kim Taehyung hayır cevabını veren herkesi öldürmüştü. Öldürmek onun için çocuk oyuncağı gibiydi.
"Gördüm." Düz ve korkudan eser olmayan sesle tam karşıya bakıyordu. Onunla göz teması kurmaktan kaçınıyordu. "Nerede!" Heyecanlı sesini bastıramamıştı. "Bir aylığına hücreye kapatıldı bugün. Gardiyanlara saldırdığı için hücrede." Gelecek olan yumruğu bekliyordu ama yine yumruk gelmiyordu. "Bir ay mı beklerim ne olacak bir ay daha son bir ay." Kendi kendine konuşup saklandığı sığınağına gitti.
Aradan bir ay daha geçmişti. Taehyung heycanla yine kendinden kısa olan gardiyanın yanına gitti. "Jin Woo'yu gördün mü?" Gardiyan cevap vermiyordu. "Hey cevap ver! Söz veriyorum sana zarar vermem. Ağzından çıkan her bir kelime için seni suçlamaycağım. Hadi ama 3 aydır bekliyorum hatta daha fazla oldu. Bir ay sonra çıkacağım zaten o zamandan önce öldürmeliyim." Garidyan başını eğip birbirine bastırdığı dudaklarını araladı. Söyleyip söylememek arasında kalmıştı.
"O...o bu sabah tahliye oldu. Cezası bitti." Taehyung yıkılmış bir şekilde gardiyanın ağzından çıkanların doğru olup olmadığını çözmeye çalıyordu. Gardiyan hızla orayı terk edip uzaklaştı. Korkudan eli ayağına dolaşmıştı. Kim Taehyung tehlikeliydi...hemde çok. Bütün gardiyanları toplayıp hapishanenin dışında uzak bir yere doğru gitmeye ikna ediyordu ve başarmıştı da. O sırada Kim Taehyung sinirden yeri göğü inletecek derecede bağırıyordu.
Boğazı yırtılırcasına bağırırken salgıladığı feremonlar çevredeki bütün alfaları kusturuyordu. Alfalar boğulurken Taehyung bağırıyordu sadece bağırıyordu. Yavaş yavaş can veren alfaları umursamadan ağlayarak bağırıyordu. Kim Taehyung kaybetme korkusunu iliklerine kadar hissetmişti. Ellerini başının arasına almış saatlerce yerde otururken o pozisyonda hapishanenin her bir köşesini feremona boğmuştu. Sonunda içeri girmeye karar veren gardiyanlar feremonlar kesilmiş olmasına rağmen ardında kalan koku yüzünden kusuyorlardı. Feremon kesicilere rağmen nasıl bu kadar feremondan etkilenebiliyorlardı inanın kimse bilmiyordu.
Ağlayan bir Kim Taehyung'u kimse beklemiyordu. Elleri başının arasında yere çökmüş ağlıyordu? Bunca cesedi yere seren adam bu muydu gerçekten? Uzaktan edilen ateşlerde defalarca sakinleştirici ve feremon kesici verilmişti. Taehyung vücudunu delip geçen iğneleri görmezden geldi. Sadece ya kaybedersem? Ya onu sonsuza kadar kaybedersem? Ya Jungkook'u ellerimden alıp giderse? Jungkook olmazsa nasıl yaşayacağım ben diye düşünüyordu.
Jungkook hissettiği uyuşukluklarla dizlerinin üzerine düşmüştü. Onu ziyarete gelen Jimin ve Yoongi şaşkınlıkla yerde duran gence bakıyordu. "Noldu lan!" Jimin şaşkınca bağırıp kaldırmak için koştu. Tüm gün gülen gencin gözlerinden süzülen yaşlara bakıp sorunu anlamaya çalışıyordu. "Neden ağlıyorsun? Canın mı yanıyor sorun ne?" Jungkook şaşkınca damlayan yaşlara baktı. Taehyung neden ağlıyordu?
"Bana ait değil...Ben ağlamıyorum." Jimin Jungkook'un başının okşayıp "Merak etme canım defalarca kez ağladığını gördüm. Sorun yok bana anlat." Ona inanmıyordu remsen. "Hayır Jimin cidden Taehyung ağlıyor ve bu öyle küçük bir şey değil. Bekle." Aklına şuan onun zihninin zayıf olduğu geldi. "Hey Taehyung! Neden ağlıyorsun? Neden vücudum uyuştu. Sana ne verdiler?" Cevap beklerken Jimin ve Yoongi onun delirdiğinde düşünürken Taehyung cevap vermişti.
"Sakinleştirici." Nedenini merak eden Jungkook sabırsızca sordu. "Neden sakinleştirici verdiler sana ne yaptın?" Taehyung iç çekip zihnine erişmesine izin verdi. Jungkook ufak bir göz atmadan sonra anlamıştı. "Taehyung neden Jin Woo ile böyle şeyler yaşadın?" Jimin duyduğu isimle sinirlenmişti. Jungkook'un toxic ilişkisiydi o adam. Asla onun Jungkook'la konuşmasına izin vermezdi.
"Jin woo tahliye oldu Jungkook. Kendine dikkat et ve yanında ben gelene kadar birilerini bulundur. Sadece bir ay tamam mı? Söz veriyorum her şey bir ay içerisinde bitecek." Jungkook oraları atladığı için beyninden vurulmuş döndü. "Ne demek Jin Woo tahliye oldu. Taehyung dalga mı geçiyorsun?" Geri cevap alamamıştı.
"Sorun ne?" Yoongi olayları anlamadığı icin sormuştu. "Ailemi öldüren kişi hapisten çıkmış. Taehyung yanında birilerini bulundur diyor. Sanırım o takıntılı piç beni hala unutmadı. Size ve diğerlerine ihtiyacım var yanımda kalır mısınız?" Taehyung dinledikleriyle hücrede sessizce hıçkırarak ağlıyordu. Başkalarına ihtiyacı vardı onun, kendisine değil. Gerçi olsa da neye yarar. Elinden bir şey gelmezdi onun.
Slmmm
Heyyo
Uzun bir aradan sonra tekrar geldim...
Bu kadar bekletmek istememiştim aslında yarısını yazmıştım bölümün sonra yarısını da yazayım dedjm ama meşgul oldum hep bazen psikolojik bazen fiziksel olarak ama elimden geldiğince erken bölüm aticam artikkk
Ve yorumlarınızı okumak beni mutlu ediyor lütfen yorum yapar mısınız🙏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YES BOSS/TAEKOOK OMEGAVERSE
FanfictionJungkook.97 senin pipini keserim Kim aptal Alfa thv seni öldüreceğim Jeon aptal Omega Omega Jungkook Alfa Taehyung Yaralarla dolu iki gencin birbirini iyileştirmesi... Geçmiş yaşamlar ve anılar... uzun bir aradan sonra tekrar yes boss a yeni bölu...