2. Kainatın çürümüş dileği.

60 24 51
                                    

Merhabalar...

Keyifli okumalar dilerim...

...

Eros buldu sonunda rüyasında gördüğü güzeller güzeli kadını...

Adımını attığı an sarsıldı bütün saray ve secdeye vardı bilinmeyen kral ile birlikte bütün mahlukat.

Eros diz çöktüğünü görünce küçük kız çocuğunun, usulca çattı simsiyah kaşlarını ve haykırarak emir verdi dik durması adına.

Pysche yerden kaldırdığı an başını , sıra gökyüzüne geçti. Gök başını yer yüzüne mühürledi ve usulca fısıldadı yerin kulağına.
" Buldu!" Tanrılar şahit oldu bütün imkansızlığa.

Yer toprağa emretti, " Şenlikler kur ey kurak toprak! " Kurak toprağı bastı en yaramaz nehirler.

Rüzgar ikisinin adını bağıra bağıra yetiştirdi bütün kâinata! Çiçekler mükemmel kokularını ulaştırdı bütün galaksilere.
Okyanuslar, Tanrıların emrine itaat etmeyerek, Aşk tanrısı için yapılan şenliklere katıldı. Nymphlar, delice dans etmeye başladı.
Ağaçlar, ismini anarken küçük kız çocuğunun, saygıyla secdeye vardılar.

Eros ile birlikte sarsılmıştı bütün kâinat, bu küçük kız çocuğunun huzurunda. Şenlikler kurmak hakkıydı bu anarşist kainatın...

Eros inanmadı her şeyi gören gri gözlerine.
Gelmişti gece rüyasına misafir olan kadın.

Gece bile sabredemedi. Daha varken her yeri siyaha boyamasına, sıyrıldı onu zaptetmeye çalışan parmaklardan ve karanlığa mahkum etti kâinatı dizleri üzerine çökerken. Çok merak etmişti küçük kız çocuğunu.

" Hoşgeldin güzeller güzeli kız çocuğu! Hoşgeldin kalbi bakire Pysche!"

Kız çocuğu kaldırmadı bile başını. Oysa çok utangaçtı titrek gözbebekleri.

Eros başladı günaha boynuna kadar saplanmış insanlara bu küçük kız çocuğunun güzelliğini anlatmaya.

Mahlukatlar şiir, periler hikaye, ve yaşlı, bilge cinler romalar astı güzelliği karşısında.

Eros, uzattı elini küçük kız çocuğuna. Titredi parmakları usulca, ardından taşlanmış kalbi.
Dokunamayacak kadar korkuyordu kırılmasına. Korkuyordu canını yakmaya.

Şehri sarsan bir nefes çekti ciğerlerine ve hatırlattı kendine. Kırmazdı ki küçük kız çocuğunu. Kıyamazdı ki incitmeye saç tellerini.

Sonra uzattığı parmaklarıyla kavradı çenesini ve gri gözlerine sabitledi küçük kız çocuğunun titrek gözbebeklerini. Davet etti onu dansa. Oysa tek bir kelime dahi dökülmemişti dudaklarından.

Tanrı karşısında itiraz edemezdi küçük kız çocuğu. Ritimler hoyratça sarsıldı yoksa oda mı kutluyordu Aşk tanrısını?

Çenesinden ayrıldı parmakları ve yavaşça buldu kırılgan beli. Naif bedeni Aşk tanrısının kolları arasında kaybolurken, Eros, eğilip kulağına,

" Bir hata sonrası kaybettiğin şeyin yerine değerli madenler eklenir.
Çünkü aldığın ders, kaybettiğin şeyden çok daha önemlidir. Peki sence küçük kız çocuğu, neden kaybettiğim kibrimin yerine seni bana verdiler?"

Pysche duyduğu her kelime sonrası yutkunurken, kirpiklerini örttü ve Eros' un boynuna sardığı kollarını sıktı.

" Çünkü, küçük kız çocuğum, sen en değerli mücevhersin." Tanrının sesi kalbini bile ele geçirirken, araladı kirpiklerini.

Bilemiyordu küçük kız çocuğu. Nasıl olurdu da Tanrı ona bunları söylerdi? Nasıl böylesine değerli kelimeler kullanırdı kendisi için?
Sorular beynini ele geçirirken, kulağını yalayıp, geçen nefes irkilmesine neden oldu.

" Dudakların ve saç tellerin kana bulanmış gibi, okyanus ve gökyüzü gözlerini kıskanıyor, ay bile tenine özenmiş güzel kadın..."

Dudakları aralanırken, Tanrı kavradı boynuna dolanmış parmakları ve hızla döndürdü küçük bedenini.

" Hoşgeldin, güzeller güzeli kız çocuğum!" diye duyurdu haykırışını Eros. Bugün yeniden varolmuştu. Şüphesiz sesi her zihni emri altına almış, Tanrılar başlayan oyunlarına gururla bakmıştı.





GÜNAHKAR KEHANET✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin