Demir: İkimizi de mahvettin.
Aleda: Aşkta her şey mübahtır sevgilim.
_____________
Aleda: Eski sevgilime yakışıklı çocuk anlatamayacaksam ben niye yaşıyorum!
_____________
Demir:Aleda,
Aleda: Hıı
Demir: Şu hallerin var ya,
Demir: Ölüyorum kızım sana...
Bol bol Aleda ve Demir ağırlıklı bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz...
'ıslak kum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
_______________________
Herkesin kabuğunun kırıldığı bir hikayesi vardı. Benim de bir hikayem vardı. Geçmişimin acıyla dolu olduğu ve hâlâ da onun acı meyvelerini yediğim bir geçmişim vardı. Ne acıydı dimi? Lösemi olmuştum, hayatım mahvolmuştu. Aylarımı,yıllarımı hastane köşelerinde geçirmiştim. Oysa ben en büyük acıyı yaşadım daha ne olabilir, daha fazla ne yaşayabilirim diyordum...
Diyordum. Diyordum. Diyordum...
Eğer anne olamayacağımı bilseydim bunları aklımın ucundan dahi geçirmezdim.
Çocukluğum, en güzel gençlik yıllarım hastane köşelerinde geçmişti. Hastanelerden nefret ederdim, hastaneler kötüydü. Hastaneler ölüm sessizliği kokardı. Ben ölmemiştim ama ölmeyi dilemiştim. Neden ben diye sorgulamıştım defalarca kez. Sonra kendi içimde sorgulamaya başlamıştım. Eğer ben bu hastalığa düştüysem bir nedeni vardır diye düşünmüştüm. Belki demiştim, bu da benim sınanışımdır.
Kemoterapiye ilk başladığımda saçlarımın bu kadar hızlı döküleceğini tahmin etmemiştim. Aldığım ilaçlar o kadar çok canımı yakıyordu ki birçok gece ağlayarak uyuya kalmıştım. Aradan aylar geçmişti, hastaneden çıkmak için aileme,doktorlara yalvarmıştım. Aylarca o karanlık boğucu odada durmak nasıl bir histianlatamazdım. Bir oda arkadaşım vardı o benim gibi güçlü değildi. 3 ay beraber aynı odada zaman geçirmiştik. Sonra yoğun bakıma alınmıştı. Birkaç hafta sonra ise ölüm haberi gelmişti.
Yıkılmıştım, bir harabedenfarksızdım.
18 yaşımda geçirdiğim bu hastalık beni bitirmişti. Demirin o çok sevdiği sarı saçlarım dökülmüştü. Abim beni mutlu etmek için farklı farklı peruklar alırdı bana. Hiçbirini takmazdım. Benim kendi saçlarım vardı,tekrar uzarlardı dimi? Bir sene tam koskoca bir sene ben bu hastalıkla mücadele etmiştim. Gecelerce ağlamış,sinir krizleri geçirmiştim. Çoğu zaman parmağımı bile oynatacak halde olmuyordum. Çektiğim ağrılar yüzünden uyuyamadığım için ağır ilaçlar veriyorlardı. Bir ölüden farksız oluyordum.
Tarih yirmi üç Nisanı gösteriyordu. Abimin mezuniyeti vardı. Gitmek istemiştim,gidememistim. Çünkü o gün yoğun bakıma alınmıştım. En kötüsü ise abim o çok sevdiği mesleğinin mezuniyetine bile gidememişti. Benim yüzümden.
Tarih yine yirmi üç Nisan. Gece 2 suları, Demirin abisi ölmüştü. Benim canımın içi, güzel sevgilim çok sevdiği birini kaybetmişti. Ailesinden birini kaybetmişti. Ve ben yine onun yanında olamamıştım.