10

65 13 0
                                    

Aras'ın kafası zehir gibiydi ama Alkan bunu fark edememişti. O gün aslında sarhoş numarası yapıyordu -ki oyunculuğu çok iyidir- ama Alkan anlayamamıştı.

Aras bugün o şelaleye geldiği yaşına dönecekti. Normale dönmesi için saatin 00.00 olmasını bekliyorlardı.

Uzun zamandır birlikteydiler. Alkan, Aras'a çok iyi bakmıştı. Nasıl büyüttüyse öyle yaşamaya devam etse çok iyi bir psikolojiyle yaşardı Aras ama maalesef bu yaşadıkları sadece silik anılar olarak kalacak ve eski kafasına dönecekti.

Aras sessizce önünü izliyordu. O değişmek istemiyordu, şu an çok mutluydu. Eğer eski haline dönerse bir daha Alkan'ı yanında bulamayacağını biliyordu, çok bile sabretmişti.

Saat 20.47'yi gösterirken Aras bir hışımla ayağa kalktığında Alkan kafasını yasladığı koltuktan başını kaldırdı. Aras hızla kapıya ilerleyip evden çıktığında aceleyle arkasından koştu. Bu saatte, bu ormanda gezmek demek tehlike demekti.

"Bana gücümü kullandırtma Aras ve evimize dön." diye bağırdı Alkan.

"Hayır, istemiyorum!"

"Çocukluk yapmasana!"

Aras, Alkan'ın arkasından geldiğini anladığı anda daha da hızlanarak koşmaya başlamıştı. Aras biliyordu, Alkan bıkmıştı ve daha fazla sorun istemiyordu.

Şelaleyi tekrar bulma umuduyla hatırladığı kadar koşarken önünde beliren yeşil ışıkla baş aşağı döndüğünü hissetti.

Dünya ters dönerken Alkan nefes nefese önünde duruyordu. Aras ayaklarındaki sarmaşıklarla baş aşağı ağaçta asılıydı.

"Sana gücümü kullandırtma demiştim. Orman hoşlanmıyor bitkilerini kullanmamdan."

"Böyle bir gücün olduğunu bilmiyordum." diye şaşkınca mırıldandı Aras.

"Önemi yok, birazdan unutacaksın zaten." dedi Alkan.

Aras, tekrar kafasına dank eden gerçekle çırpınmaya başladı.

"Bırak beni." diyerek ayaklarını kurtarmaya çalışıyordu. Her ne kadar ellerini uzatmaya çalışsa da başarısız oluyordu.

Alkan'ın yere çöktüğünü görünce hareketlerini durdurdu.

"Yapma şunu! Onların canı benim canım gibi yanıyor."

"Ah, özür dilerim ama beni çözmelisin. Hem de hemen."

"Niye?"

"Şelaleye gideceğim."

"Neden?"

"Tekrar başa sarmak için her şeyi. Eski halim nasıldı bilmiyorum ama bu halimden aşırı memnunum. Tabii sen belli ki sıkılmışsın. Haklısın tabii ben olsam benimle ilgilenmezdim bile."

Alkan ters duran bedene yaklaşarak kafasını çevirmiş çocuğa baktı.

"Hayı-" derken sözü bölündü.

İçi acıdığı için sarmaşıklar gevşemiş ve Aras kurtulmuştu.

"Üzgünüm ama o halime dönmek hiç istemiyorum. Beni bırakıp geri dön!" diye seslendi arkasında kalan bedene.

Alkan beklemediği hamleyle hem şaşırmış hem de onu kandırdığı için sinirlenmişti. Bu yüzden de şu an güçlerini toparlayamıyordu. Önce sakin olması lazımdı.

Aras şelalenin sesini duyunca zafer kazanmış bir edayla gülümseyerek her ne kadar yorulmuş olsa da hızlandı.

Şelaleyi bulduğunda suya iyice yaklaştı.

"Dur!" diyen bedenle aceleyle suyu içmek isterken paniklemişti ve suyun içine düşmüştü. Son bir umutla düştüğü yere tutunmak istese de eline geçen tek şey bir avuç çamurdu.

"Hay sikeyim!" diye sinirle mırıldandı Alkan.

Kafasındaki "Ya ona bir şey olursa?" düşüncesi onu rahat bırakmıyordu. Bir yandan koşarken bir yandan da sakinleşmeye çalışıyordu ki gücünü toplayabilsin.

Aras'ın su yutmamak için çalıştığını görünce ne olursa olsun kendinden önce Alkan'ı düşünmesi Alkan'ı mutlu etmişti ve bu da gücünü toplaması için yeterliydi.

Suyun hızını yavaşlatırken şelalenin yanındaki ağaçların sarmaşıklarından birine tutunarak suya hızla yaklaştı. Havada süzülüp Aras'a yaklaştığında Aras elini havaya kaldırmıştı.

Alkan hızlıca Aras'ı elinden tutup çekti ve geldiği yere geri dönüp sarmaşığı bıraktı. Bıraktığı gibi de yere düştü. Yere düşmesiyle şelale eski hızına kavuşmuştu.

Hızlı hızlı nefes alıp veren bedenle Aras ne yapacağını şaşırmıştı ve şu an aşırı korkuyordu.

"Alkan, Alkan! Ne yapmalıyım? Sen bilirsin, söyle bana lütfen!" derken ağlamaya başlayarak yatan bedeni sarsmıştı.

"Özür dilerim, özür dilerim. Hepsi benim suçum. Böyle yapmamalıydım."

der Wasserfall (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin