Otobüsü bekleyen Jiyang, soğuktan dolayı ellerini birbirine sürtüp sıcak nefesini üfledi, ısınmaya çalışıyordu. Her ne kadar kabanı kalın olsa da narin bir vücuda sahip olduğundan çabucak üşütüp hastalanıyordu. Pekin'de daha sonbahar yeni yeni geliyordu ancak hava soğukluğunu hissettiriyordu.
Önünde duran siyah araba ile biraz beklemiş ve yavaşça inen camlar ile gözlerini devirmişti. Ondan nefret etmiyordu. Nasıl edebilirdi ki? "Dışarıda napıyorsun böyle?".
Narin ellerini kabınına sıkıca sarıp karışısındaki adama ters ters baktı. "Keyfimden değil herhalde. Otobüsün gelmesini bekliyorum eve gitmek için". Komiser Haoxuan arabasından inip genç çocuğun yanına doğru adımladı.
"Ben seni bırakırım, bu soğukta hasta olacaksın". Bir elini Jiyang'ın sırtına nazikçe koyduğunda, genç çocuk rahatsızlıkla ondan bir adım uzaklaştı. "Umrundaymış gibi davranmayı ne zaman bırakacaksın Xuan?".
Siyahlı genç bir şey demedi. Suçluydu, bunu en çok o iyi biliyordu ancak hatalarından kaçmak isterken, kader onun daha da üstüne gelmişti. "Umrumda çünkü Jiyang". Uzun saçlı genç kahkaha attı, çok sesli değildi. Zaten keyifli bir kahkaha değildi. Ses tonundan ne kadar acıklı bir kahkaha olduğu belli oluyordu.
"O kadar düşüncelisin ki, gözlerim yaşardı doğrusu". Jiyang, her ne kadar söylediği şeyleri yeterli bulmasa bile Haoxuan'in içine oturan cümlelerdi.
Siyah gözleri dolmuştu. Onu tekrar kaybetmek istemiyordu. Ama hiç kazanmış mıydı ki?
Jiyang daha fazlasına katlanmak, onun yüzünü görmek istemediğinden yanından ayrılmak için ilerledi. Ancak diğer genç onu bırakmaya niyetli değildi. Kolundan tutup durdurmuştu. "Özür dilerim".
"Bırak lütfen". Kollarındaki elleri kendinden kurtarıp hızlıca yanından uzaklaştı. Metro ile gitmesi daha akıllıca olacaktı. Ancak şuan kalbi acıyordu, şuracıkta çöküp ağlamak için kimse ona engel olamazdı.
ᥫ᭡
"Çıkıyor musunuz komiser Xiao?". Zhan ceketini giyerken, telefonu ile oynayan çocuğa göz attı. "Çıkıyorum ama taksi bulabilecek miyim bilmiyorum. Arabam serviste".
Yibo fırsat bu fırsat diyerek telefonu cebine koyup ayağa kalktı. "Ben sizi bırakayım, bu saatte taksi bulamazsınız". Xiao Zhan, karşısındaki çocuğun tavrına gülümseyip kafasını iki yana salladı. "Hayır demem doğrusu".
Emniyetten beraber çıkıp otoparka girdiklerinde Xiao Zhan küçük çaplı bir şaşkınlık yaşamıştı. "Motorun olduğunu bilmiyordum". Wang Yibo, kasklardan birini Zhan'a uzattı. "Lisedeyken arkadaş grubum ile yasa dışı yarışlara katılırdık".
Xiao Zhan duyduğu şey ile kıkırdadı. "Lisede motorcu bir serseriyken şimdi disiplinli bir komisersin. Hatta civarda çok saygınlığın var. Göz kalemi falan da çekiyor muydun bari?". Yibo motorunda binip arkasında kalan boşluğa eli ile iki defa vurup komiserin binmesini bekledi.
"Evet, ayrıca lisedeyken sarışın bir çıtırdım". Zhan, Yibo'nun sarışın halini hayal ettiğinde içten içe küçük bir kriz geçirmişti. Yükselmişti doğrusu. Elleri gencin beline giderken, Yibo'nun sırtını kendi göğsüne yapıştırdı. "Hayal ettim de sanırım ıslandım".
Yibo, Xiao Zhan'ın görmeyeceğini bilse de göz devirip gülümsedi. Yaşanan onca şeyden sonra kendisinden hiç çekinmiyordu. "Arsızlıkta sınır tanımıyorsunuz komiser Xiao".
Wang Yibo motoru çalıştırdığında Xiao Zhan kafasını, gencin sırtına yasladı. "Uçur beni bebeğim!". Bunun üzerine Yibo hızını daha da arttırmıştı. Trafik neredeyse hiç yoktu. Sokak lambalarının sarılıkları etrafı aydınlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cambaz ⏤ yizhan
Gizem / GerilimCambaz internette cinayet oyunu olarak popüler bir hale gelirken, bir cinayet davasına dönüşür. Katil durmaksızın kurbanlarını acımasızca katlederken, dosyayı başkomiser Wang Yibo ve ekibi üstlenir. Acil bitirilmesi gerekilen davanın yeni ortağı ise...