6.Bölüm

5.6K 275 83
                                    

Zihnimin içinde birileri var. Bağırıyorlar, ama duymuyorum. Ablamın sesi yankılanıyor, çok net o. Bembeyaz bir yerdeyim, karşımda bir adam var, yaklaştıkça uzaklaşıyor sanki. Koşuyorum bu sefer bırakmak istemiyorum onu. Birden duruyor ve hızımı alamayıp gövdesine çarpıyorum. Kafamı kaldırınca Bertan ağayı görüyorum karşımda. Üzgün, sanki içinde fırtınalar kopuyor, bir şeyler var ama susuyor. Silueti birden ablama dönüşüyor. Ablam beliriyor güzelliği ile. Bütün ihtişamı ile karşımda. Bembeyaz giyinmiş, bedeni büyümüş sanki. Önce gülümsüyor bana, bende ona karşılık veriyorum. Daha sonra tüm beyazlar soluyor ve her şey siyaha dönüşüyor. Ablamın elbisesi simsiyah oluyor birden, yüzü düşüyor. Küçücük oluyor önümde. "Ben masum değilim." diye fısıldıyor.

Elimi uzatmak istiyorum, kayboluyor.
🫀

Gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmam uzun sürmüştü. Banyoda elimi yüzümü yıkamış ve odaya geri dönmüştüm. Berzan yatakta uyuyordu, ne zaman gelmiştide ben görmemiştim. Dolaba yöneldim ve içinden dizimin hemen altında biten çiçekli bir elbise çıkarttım, kemerinide alıp banyoya geçtim. İşlerimi halledip banyodan çıktığımda Berzan odada yoktu. Odayı toparlamaya başladım. Eğilip Berzanın yere attığı ceketi alacaktım ki yerdeki çarşaf dikkatimi çekmişti. Çarşaf yere fırlatılmış gibiydi. Yatağın diğer tarafına geçip çarşafı elime aldım. Kırmızı lekeler vardı üzerinde, eğer Midyat bu çarşafı görmezse kötü şeyler olabilirdi. Berzan gidip bununlamı uğraşmıştı. Çarşafı tekrar yere fırlattım.

Resmen Berzanın beni mühürlediği tüm Midyata duyurulacaktı. Sinirlerim zaten bozuktu tamamen alt üst olmuştu. Odanın kapısının açılması ile elinde havlu ile yüzünü kurulayarak içeri Berzan girmişti. Ellerimi önümde bağladım ve Berzanın hareketlerini izlemeye başladım. Eğer tüm bunlar yaşanmasaydı şu an burada olduğum için çok mutlu olurdum, tüm hayallerim gerçekleşmiş olurdu. Herkes bir hikayenin kaybedeni olur illaki, bende bu hikayenin kaybedeniydim. Ben ve Berzan bu hikayenin kaybedenleriydik.

"Halletmişsin." kafasını bana döndü, kapkara bakışlarıyla yüzümü inceledi. "Çarşafı." dedim kinayeyle. Aramızda çok mesafe yoktu, tek bir adımı ile tüm mesafeyi kapatarak dibime gwlebilmişti. "Biliyor musun.." diye başlamıştı cümleye. İki saniye es verdikten sonra devam etti. "En çok.. Gözlerini özlemiştim. Kapkara gözlerini, ne olursa olsun parlamayı bırakmayan gözlerini." cümlesini bitirdiğinde yüzümde samimiyetsiz bir tebessüm vardı. "Karanlığımda kaybolursun inşallah Berzan ağa." dedim dişlerimin arasından. Gülme sırası ondaydı, fakat onunki içten bir gülüştü. "Ben kendi Karanlığımda kaybolalı çok oldu ÇavReş (kara gözlüm), asıl senin karanlığında yolumu buluyorum ben." konuşurken yüzünden gülümsemesi eksilmemişti. "Rojbaş Evinamın." diyerek banyoya geçti.

Öylece arkasında kalmıştım. Sıcak basıyordu beni, sanki birileri beni bir yere hapsetmiş gibi hissediyordum. Banyodan çıkmasını beklemeden aşağıya indim. Tüm aile aşağıdaydı. Benim burda olmamdan, gelinleri olmamdan hiç hoşnut değillerdi ve bunu göstermekten asla kaçınmıyorlardı. Varlığımdan rahatsızlık duyuyorsalar, dahada rahatsızlık verirdim. İçeriye "Günaydıınn." diyerek girmiştim. Ayşe ana ve Berzanın annesi yüzünü buruştururken, babası la havle çekerek gözlerini kapanmıştı. Baran ile Berfu ise bana gülerek bakıyordu, bir tek ikisi memnundu burada olmamdan. Ben gülümseyerek yerime oturduğumda ardından Baver içeri geçti, sessizce yerine oturdu. Diğer kardeşlerinden farklı gibiydi, Ayşe ananın en büyük oğluydu, fakat diğerlerine hiç benzemiyordu. "Rojbaş" diyerek içeri giren Berzana döndü kafam, siyah takım elbise giyinmişti.

"Günaydın canım." diyerek onada gülümsedim. Başta Berzan olmak üzere tüm herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu, gözleri ne kadar hoşuna gittiğini gizleyemesede kaşları uyarı verircesine çatılmıştı. Gülümseyerek önüme döndüm ve hiç iştahım olmamasına rağmen kahvaltı etmeye başladım. Sessizliği bozan kapı sesi olmuştu, içeri giren Bertan ağa saatini düzeltiyordu. Kafasını yaptığı işten kaldırdığı esnada göz göze gelmiştik. Benim gözlerimde öfke ve nefret hüküm sürerken onunkinde anlayamadığım şeyler vardı. Sanki benim yüzüme özlem ile bakıyordu. Yutkunduğunda adem elması oynamıştı. Gözlerimi tekrar önüme çevirdim ve kahvaltımı yapmaya devam ettim.

Zevahir-Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin