8.Bölüm

3.9K 209 28
                                    

Arabada ağlayıp içimi dökrükten sonra sanki üzerimden bir yük kalkmış gibiydi. Bazen ağlamaya ihtiyaç duyuyorduk, ağlayınca ise rahatlıyorduk. Bende rahatlamıştım. Eve vardığımızda saat 19:13 'tü. Erkendi, ve herkes uyanıktı. Kapının önünü gözlerimle taradım ve abimin arabasını göremeyince rahatladım. Kapıdan içeri girer girmez Berzanın annesini beklemiyordum ama. "Neredesin sen gelin hanım?" hesap sorarmışçasına sormuştu bu soruyu.

Berzanın tek kaşı havalanmış annesinin tavrını çözmeye çalışıyordu "Benimleydi anne, bir sorunmu var?" diye annesine söylendi. Fakat Gülsüm hanım bakışlarını üzerinden çekmiyordu. "Bu gün Berfin geldi, bekledikki gelin hanım gele de karşılaya, ama bi baktıkki gelin hanım yok. Kime haber vermiş kimseye." diyerek kinaye ile konuştu. Sinir seviyem en üste çıkmıştı, şimdi benim sıramdı. Hemen konuşmazsam Berzanın cevap vereceğini bildiğimden" Öncelikle ben kimseye haber veya hesap vermek zorunda değilim, kocam ne yaptığımı bilsin yeter. Sonralıkla Berfini karşılayacağımı düşünmeniz büyük hata çünkü şu an sizin yüzünüze katlanıyorsam onun yüzündendir. İkisininde canı cehenneme. " Gülsüm hanımın kaşları şiddetle çarılmıştı Berzanın kısık sesli" Helin! "uyarısını duyduktan sonra dahada sinirlendim. Annesinin lafları üzerine hiç bir şey dememişti.

Hızla oradan ayrıldım ve odaya çıkmaya başladım. Bu aileye olan nefretim ve öfkem asla dinmeyecekti, aksine dahada artacaktı. Bir yanım onlarında yerine koymak istiyordu kendini, Berzana olan saygım ağır basıyordu, fakat sonra ablam geliyordu gözlerimin önüne, Mardinde yaptıkları iyiliklerle, haksızlık yapmayışlarıyla, kadınlara olan hürmetleri ile tanınan bu aile, ablama hiçte öyle davranmamışlardı. Şimdi Berfinin kaçmasını sorumlusu benmişim gibi banada öyle davranmıyorlardı.
Berzan odaya sakince girip kapıyı kapattı. Camın önünde ikili olan berjerlerden birine bırakmıştım kendimi. Yavaş adımlarla yanıma geldi ve tepemde dikildi. "Helin." demişti. Sesi çok kısık çıkmıştı, ismimi ağzından duymak hoştu. "Lütfen anneme, babama, aileme karşı biraz saygılı ol. Anlıyorum seni, ama sende onları anlamaya çalış." bana onlara karşı saygılı olmam gerektiğini söylemişti, artık son raddeye gelmişti sinirlerim. Hırsla ayağa kalktım ve önüne dikildim, "Neden saygılı olacakmışım? Benmi senin kardeşinin hayatının içine ettim, asıl senin kardeşin benim hayatımın içine etti. Senin abin benim ablamı öldürdü ablamı, ne bekliyor annen, baban? Benden saygımı, inan Berzan bu benim onlara karşı takındığım en saygılı halim. Saygısız halimi görsen.. " gözleri iyice koyulamıştı. Midyat Berzanın kara gözlerini " Kuyu" diye tanımlardı. Çünkü bazen öyle bakardıki, kör, dibi görünmez bir kuyuya düşmüş gibi hissettirirdi.

"Kardeşim senin hayatının içine etti öylemi, benimle evlenerek hayatının içine sıçılmış olduğunu düşünüyorsun." alınmışmıydı? Ne sanıyordu "Ne sanıyorsun sen Berzan! Hayatım canım cicim laflarıyla, iyi davranarak evliliğimizin düzeleceğinimi sanıyorsun. Bunun beraber kurduğumuz hayallerle hiç bir alakası olmadığının farkına var artık, biz seninle Helin ve Berzan değiliz! Artık değiliz, anla şunu. " sonlara doğru sesim kısık çıkmıştı.

Burnundan soluyordu, hoşuna gitmemişti. Ama bunu bana yansıtmayacağını çok iyi biliyordum, etrafına yansıtırdı bana olan sinirini. Elini ağzına götürerek arkasını döndü yavaşça, odada iki adım attı ve durdu. Ellerini yumuruk yapıyor açıyordu, sakinleşme biçimiydi. Doğrular Berzana iyi gelmemişti, ayrıldığımızı, bittiğini hiç bir zaman kabullenememişti zaten. Yan tarafında bulanunan gece lambasını yere fırlatmıştı, ardından komidinin üzerinde duran ıvır zıvırlar ve yan taraftaki bardakla sürahi. Hiç bir tepki vermeden onu izliyordum. Neydi ona bu kadar dokunan.

Ailesinin içi şimdi rahat etmişmiydi, sesleri duyup kavga ettiler sonunda, iyi oldu Heline diyorlarmıydı. Yüzümü bana çevirmeden kapıyı hızla çarptı ve çıktı. Çıkmasaydı bu saçma hareketleri karşısında susmayacağımı ve kavga edeceğimizi çok iyi biliyordu. Etrafına zarar vererek sakinleşemezdi, bunu anlamayı reddediyordu. Dağıttığı odaya göz gezdirdim, mahvetmişti her yeri. Cam kırıklarına basmamaya özen göstererek odadan çıktım. Berzan terastaydı, ellerine cebine koymuş kafasını yukarı dikmişti. Yanına gitmeyi düşünsemde gitmedim, bazı şeyleri kendisi kabullenmeliydi.

Zevahir-Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin