3. Bölüm

6.1K 305 11
                                    

"Hüküm"

Silahını kemerinin içine koydu ve ceketi ile üstünü örttü. Altı mos mor olan gözlerini inceledi. Mardindeki işlerin başındaydı, hayatı gayet sakindi. Sonra ne olmuştu, bir telefon gelmiş ve kız kardeşi Berfinin Adarların oğlu Yusufa kaçtığı söylenmişti. Sonraki 48 saati hatırlamıyordu bile. Her şey o kadar hızlı gelmişmiştiki. Aklında sürekli dönen tek şey Helinin ona meydan okuyuşuydu. Hiç korkmadan konuşması aklından çıkmıyordu.

Bir kaç saniye gözlerini kapatarak kendine gelmeye çalıştı. Şimdi Mardin'e Ökkeş konağına gitmesi gerekiyordu. Ayakları onu geri geri itiyordu. Üç erkek kardeşide hazırdı, kapının önünde Berzanı bekliyorlardı. Merdivenleri acele etmeden indi, avluya geldiğinde tüm ev halkının orda olduğunu görmüştü. Gözleri tek tek hepsinin üzerinde oyalanmıştı. Annesi ağlıyordu, Ayşe anada ağlıyordu. Berfu ağlamaktan şiş gözlerle onları izliyordu. Babası iki günde çökmüş yere dalıp gitmişti. Baran ve Baver yan yana durmuş analarını izliyor ve tek kelime konuşmuyorlardı. Bertan yüzünü yere eğmiş, geçmişin yıllar sonra yüzüne attığı tokatla tekrardan sarsılmıştı.

Berzan annesine doğru yaklaştı sıkıca sarıldı öptü, daha sonra Ayşe anasına döndü onuda sıkıca öptükten sonra teselli vermek istermişcesine gülümsedi. Daha sonra üç kardeşini de alarak kaderine doğru yola çıktı. Oda biliyordu bu işin sonunu, kardeşleride. 5 yıldır huzurun uğramadığı konakta el birliği ile bir düzen oluşturulmuştu. Herkes yaşamına devam ediyordu fakat bu olay tüm düzeni alt üst etmişti.

Berzan kömür karası gözleri getirdi gözlerinin önüne, sesi çınladı kulağında, kokusu burnuna doldu. Yıllardır görmemişti, methini çok duymuştu, hem Midyatta hem Mardinde. Kimsenin ağzından düşmez olmuştu hanımağa. Büyümüştü, güzelliğine güzellik katmıştı. Ablasına benziyordu gittikçe, ablası tüm Mardinde güzelliği ile konuşulan bir ağaydı. Tek farkı Ablasının yemyeşil gözlerine tezat simsiyah gözleriydi.

Berzan düşünceleri arasında sonunda Mardine varmıştı. Konağın önünde müthiş bir kalabalık vardı. Hemen ardından Baranın arabası girmişti içeri. Kadınlar damlarda toplanmış onları izliyordu. Dört kardeş aynı anda içeri girdi, hepsi birbirinden asil gözüküyordu. Hiç birinin başı öne eğik değildi, tam tersi tam karşılarına bakıyorlardı.

Büyük salona girdiklerinde herkesin gelmiş olduğunu gördüler. Tüm başlar kısa süreliğine onlara çevrlimişti. Kendilerinden küçük ağalar onlar geldi diye ayağa kalkarken büyükler baş selamı ile yetinmişti. Bertan ve Berzan masanın sağ tarafına otururken, Baran ve Baver tam karşılarına sol tarafa oturdular. Hepsi birazdan o masada neler konuşulacağını biliyordu.

Herkes susmuştu, taki Şivan Ökkeş sözü devralana kadar.

🫀

Midyata sanki yas havası inmişti. Sokaklar bombştu. En son böyle boş olduğunda tüm Midyat iki aşiretin düğünü derdindeydi, şimdi ise akıbeti derdine düşmüşlerdi. Hüküm verilmişti. Tüm Midyat halkının ağzında aynı laf dolanıyordu. Helin artık o kadar da çok sevmediği tepeye çıkmıştı. İçinden bir ses bu gün bu tepede olması gerektiğini söylüyordu. Gözünden bir damla yaş firar etmişti.

Bir zamanlar evlilik hayali kurduğu adamla, berdel ile evleniyordu. Sonunda kavuşuyordu sevdiğine. Ama istemiyordu, evlenmek istemiyordu. Ne Berzanın nede abisinin yüzünü görmek istemiyordu. Ablası onun her şeyiydi. O adam ablasını almıştı onun elinden, düğüne üç gün kala intihar etmişti ablası. O adamın konağın da onun silahı ile. Şimdi ise o konağa gelin gidecekti. Güçlü durmalıydı. Kimseye belli etmemeliydi. Yaşlar hızla gözünden boşalıyordu. Kendini tutamıyordu.

Arkasından gelen araba sesi ile duraksadı. Yanağındaki tüm yaşları beceriksizce silmeye çalıştı. Kafasını hafifçe yana çevirerek kimin geldiğine bakmak istedi. Berzan arabadan iniyordu. Sinirli bir nefes solumuştu bu sefer. Midyat sokaklarında adını haykırıp Berzan Eroğlu ile evleniyor diyen çocuklar yetmiyormuş gibi birde berzan gelmişti. Görmezden gelmek istedi, atını alıp hemen oradan uzaklaşmak istedi. Hejaya doğru bir adım atmıştıki Berzanın kolundan tuttuğunu hissetti.

Kafasını kaldırarak elin sahibine baktı. Çökmüş gibiydi. Bir kaç saniye bakışmanın ardından Helin serçe kolunu çekerek "Sakın bir daha bana dokunmaya kalkışma." demişti. Bu kız asilliğinden hiç bir şey kaybetmemişti. Berzan sakince nefes alarak "Konuşmaya geldim." dedi soğuk sesi ile. Konuşurken bile sağ yanağındaki gamzesi ortaya çıkıyordu, sakallarını yeni almıştı ve gamzesini tamamen ortaya sernişti. Helin başını hafifçe yana eğerek "Bizim seninle konuşacak hiç bir şeyimiz yok! Bunu sırf Berfin İçin yapıyorum. Annem bir kızını daha toprağa vermesin, babam evlat acısını yaşamasın diye yapıyorum. Senin annende yaşamasın o evlat acısını diye yapıyorum. Gerisi yok, bu yüzden konuşacak hiç bir şeyimiz yok. "
Diyerek arkasını döndü ve ata atladı. Berzan sabırla onu dinlemişti.

Helinin tam gideceği sırada," Benim kardeşime anlı şanlı bir düğün sözüm var Helin. " diye seslendi." Madem onların yediği bok yüzünden başımız yandı, bizde tamamen boka batalım. Madem Berfin için yapıyorsun, en büyük hayalini gerçekleştirmemizde bir sorun yoktur?" diyerek tek kaşını havaya dikmişti.

Helin tek kelime etmemişti. Diyecek hiç bir şeyi yoktu. Sanki şu an beyni çalışmıyor gibiydi. Cevap vemeden atı sürmeye devam etti. Tam hızlanacağı sırada ise Berzanın arkasından" Üç gün sonra düğün var, Haberin olsun Helin Eroğlu. " Seslenişini duydu.

🫀

Selamlar bölümlerin uzunluğu ve sıklığı oy sayılarına göredir. Hepinize çok teşekkür ederimm.

Sizce Berzan nasıl biri?

Helin ve Berzan önceden nasıl bir aşk yaşamışlar?

Duyurular, yeni bölümler ve karakterler için
İnstagram: zevahirberdel
Hepinizi beklerimm.

Zevahir-Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin