5.Bölüm

5.8K 290 24
                                    

...

Aşk neydi. Aşk, bir cemre gibi düştüğü kalpte kasırgalar çıkartır, depremler yaratırdı. Sonra bir kasıkta son bulur, alevlenmeyi beklerdi. Aşk karanlıkta kaybolmak, ateşinde yanmaktı. Fakat sevgi bambaşkaydı. Sevgi, sonsuz bağlılık, kopamama duygusuydu. Ne olursa olsun bir tarafın hep onda kalıyordu, her zaman onunla yanmak istiyordu yüreğin. Sevgi yoksa, aşkta yoktu. Sevgi varsa, aşkın olması önemsizdi.

Helinin Berzana duyduğu duygular aşkın ötesindeydi. En önemlisi ona saygı duyuyordu, sevgisiyle harmanlıyordu. Ama Berzan onun tüm saygısını yerle bir etmişti. Fakat sevgi yerli yerindeydi, üzerinden zaman geçmiş olmasına rağmen sevgi hep sıcaktı. Bir tarafı hep Berzanlaydı. Bunu dışa vurmuyordu, vurmak istemiyordu. Yıllarca kendine bile açıklayamamıştı böyle bir şeyi, kendini bile kandırmıştı Berzandan neftet ettiğini söyleyerek.

Ama o gece o karanlık gözler tekrar varlığını hatırlatmıştı kendine, yüreği yine taşımıştı. Karanlık vücudunu esir almıştı. Fakat bu öyle bir karanlıktı, en aydınlık karanlık bu karanlıktı. En parlak karanlık berzanın gözlerindeydi. Ondan nefret edemiyordu, ondan nefret edecek bir şey yoktu ortada. Sadece abisini savunup durmuştu, bilmediği çok şey olduğunu söylemişti. Bilmediği ne vardı çok merak ediyordu. Ama Berzan söylemiyordu. Helin öyle bir dönemden geçiyorduki. Ortada ablasının cesedi vardı, ellerine ablasının taze kanı bulaşmıştı, soğuk tenini hala hissedebiliyordu, sesi kulağında çınlıyordu, sanki odadan çıkıp "Benim kuşum bu gün nasılmış?" diye soracak gibi hissediyordu. O dönemde hiç iyi değildi, ve en güvendiği adam ona" bilmediğin şeyler var helin abimi suçlamayı kes çok oluyorsun! "demişti.

Aklında geldikçe kendini kötü hissediyordu. Fakat ne yaparsa yapsın Berzandan nefret edemiyordu. Sadece unutmak istiyordu. Unutmak isterken bir anda evine gelin olurken bulmuştu kendini. Her şey o kadar hızlı gelmiştiki birden nikah masasına oturmuştu. Kuaförler başında saçını yaparken kendinde değildi. Ablasının gelinliğini giyinmişti, ablasının gelinliği diktirirken ne kadar heyecanlı olduğu geldi gözlerinin önüne. Gözünden bir damla yaş firar etmişti. Aynadan kendini izlerken renginin ne kadar solduğunu fark etti. Burnunu çekerek gözlerini kendinden çekmişti, daha fazla bakamayacaktı.

🫀

Saçım ve makyajım hazır olduktan sonra aynın önünden kalktım. Daha fazla bu görüntüye maruz kalamazdım. Saçlarımı yine açık bıraktırtmıştım. Başımda ablamın düğünde takmak istediği tacım vardı. Ablamın gelinliği üzerimdeyken çok ağır bir yük taşıyormuş gibiydim. Sanki gelinliğin her yerine kan bulaşmıştı, sanki bunu giyinmem ona ihanetmiş gibi geliyordu. Derin bir nefes aldım ve elim refleks ile karnıma gitti. Aklıma ablamın ne kadar çok anne olmak istediği gelmişti, evlenmesine yakın daha çok bahs eder olmuştu bebekten. "Kızım olsun istiyorum helin." demişti eteğini savurarak. "Sana benzesin teyzesi kadar güzel olsun." demişti. "İyide abla ben senin kopyanım zaten." demiştim bende gülerek.

Alışverişe çıktığımız bir gün pembe bir toka almıştı, "Kızım olursa bunu takıcam, ay Allah bilir ne kadar yakışır kızçeme." demişti neşeyle. Ablamdan kesitler akılmda döndükçe kendimi tutamıyordum. Gözümden bir damla daha firar etmişti. Odanın kapısı açılınca kafam o yana döndü, iki abim, annem ve babam odaya girmişti.

Mirza abimin elinde kırmızı bir kurdele vardı. Bana doğru yaklaşarak alnıma bir öpücük kondurdu. Dudakları ateş saçıyordu, elleri buz gibiydi. Gözleri dolmuştu. Hepsi bana çok düşkündü. Benimde gözümden yaşlar yavaş yavaş bozukıyordu. Ellerini yüzüme koyarak gözyaşlarımı sildi nazikçe. Daha sonra kırmızı kurdeleyi alarak bir kez belimin etrafından geçirdi. Evleniyordum. İkinci defa belimin etrafından geçirdi. Ablamın kendini öldürüldüğü avluya gelinim ve kuşağımla girecektim. Son defa belimin etrafından geçirdi ama bu sefer çıkarmadı, bağladı. Berzan Eroğlu ile evleniyordum.

Zevahir-Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin