Ona sarıldım ve geri çektim. Bunun sonucunda yere kapaklanacağımı sanmıştım ama başka birinin üstüne düşmüştüm. Galiba çünkü yumuşak ve- Hayır bu Taehyung un kokusuydu. Ama olmayabilirdi. Ama onun kokusuna çok benziyordu. Daha doğrusu onun kokusuydu. Ciğerimi onun kokusuyla doldurdum. Artık her kiminse. Kıpırdanmaya başkadıpında bende kalktım. Önünde saygı anlamında eğildim.
"Özür dilerim efendim ama intihar etmeniz çok yanlış sevdikleriniz bunu öğrenirse üzülürler" tek seferde söylediğim cümleyle nefes nefese kaldım. Saçlarım önüme geldiği için kim olduğuna bakamadım. Onun konuşmasını bekliyordum. Ama konuşmamıştı. Ben ise hala eğiliyordum. Sırtım fena halde acıyordu. O sırada içeri birileri girdi. "Sen ne yaptığını sanıyorsun Taehyung" Ne Taehyung mu? Kadamı kaldırdığımda Taehyung yatıyordu Jungkook ise ona sövüyordu. Sonra içeri bizimkiler girdi. Hoseok hemen yanıma gelip "İyimisin Jennie? Hadi gidelim burdan" deyip kolumu tuttuğunda kolumu kurtardım. Taehyung yanına gittim. "Taehyung sen intihar mı ediyordun?" dediğimde cevap vermedi. Yanıma baktı ve "Yanına geliyordum beni engelledi" dediğimde şaşırdım çünkü yanımda kimse yoktu. Yanımda her ne görüyorsa ona birşey demiş olmalı ki kafasıyla onayladı ve bir anda ayağa kalktı. Beni kenara çekip tekrar demirlere gitti. Kolunu tuttum ve gözlerine baktım. O şizofren olabilir miydi? Ama neden? "Taehyung bana bak" "Bakamam hanımefendi Jenjen buna izin vermiyor" dediğinde ikinci bir şok yaşadım. Onu ölüme iten ben miydim? Lalisaya baktığımda bana kafasını onaylar şekilde salladı.
Nasıl? Nasıl böyle birşey olabilirdi?
Taehyung benden haz etmezdi. Yani etmezdi değil mi?
Tekrar ilerlerken bu sefer önüne geçtim. Gözlerini gözlerime diktim. "O gerçek değil Taehyung. Ama b-ben gerçeğim bak" dedim elini baktığımda yere uzattım. Sokmak için uğraşıyordum ama izin vermiyordu. "Hanımefendi sevgilimi inciteceksiniz" dediğinde üçüncü bir şok yaşadım. Ama kafamdan bunu sildim. Koltuk altını kaşıdım. Savunmasız kaldığı anda soktum. Sonra kolunu kalbime değdirdim. "O gerçek değil Taehyung ama ben gerçeğim. Ben Jenjenim" dedim. O ise sonunda gözlerime baktı "Jennie" ddi ne zamandır tuttuğumu bilmediğim göz yaşlarımı serbest bıraktım. Ve ona sarıldım. O güzel canlı kokusunu içime çektim. Oda bana sıkı sıkı sarıldı.
Sanki beni bırakmak istemiyordu.
"Jennie geri gelsin. Ben seni çok özledim!"
Dördüncü bir şok. Ben beni unutmuş hayatına yeni kızlar aldığını sanmıştım. Sonra bir siren sesi duydum. İçeri sağlık görevlileri girdi ve onu benden aldılar. Sonra yaşlarımı almaya devam etti. Daha hızlı. Yağmur yağdı ve şiddetlendi aynı benim gibi. Ona deli gömleği giğdiriyorlardı. O ise sürekli benim ismimi haykırıyordu. Sonra gittiler. Ve nasıl geldiğimizi hatırlamadığım bir şekilde kafede gözlerimi açtım. Herkez bana pür dikkat bakıyordu. Jisoo hemen bana sarıldı.
"Uyanmicaksın sanmıştık" dediğinde bende ona sarıldım. Yanımda bizimkiler karşıma ise onlar vardı. "Kim bana açıklama yapıcak?" dediğimde hepsi birbirine baktı. Rose konuşmaya başladı.
"Jin'i iyi kandırdınız. Onun aşkıyla oynadınız. Gerçekten birşey demiyorum" dediğinde Jisooya baktı. Jisoo başını eğdiğinde Namjoon Jisooya sarıldı ve onlara bakmaması için gözlerini kapattı. Jin ise buraya bakıyordu. "Sizde kızları oraya kapatmasaydınız. Ve Jisoo nun duygularıyla oynadınız. O gerçekten aşık olmuştu ama artık öyle değil. Sırf para için birileri incindi birilerinin duygularıyla oynandı" dediğinde Jin ayağa kalktı "Ben kimsenin duygularıyla oynamadım!" dediğinde Lalisa onu yerine otutturdu. Rose devam etti.
Taehyung kamera odasına gittiğinde Jin ağlıyordu. Çünkü sizin kaçma görüntülerinizi gördü ve Taehyung ada gösterdi. Kameraya konuştuğunda sana baktı Jennie ve hemen mutfağa gitti. Mektubunu okuyup ağladın. Hemde çok. Ona bıraktığım eşyalara baktı ve daha fazla ağladı"
Dedi ve bitirdi yanındaki Jimin devam etti"Sizi bulmak için bütün Seulu aradı. Ama birşey bulamadı. Hava limanında kızla konuştu. Ve depresyona girdi. Ağladı, haykırdı, bağırdı ve parçaladı. Ona bıraktığın herşeye sarıldı. Ve ağladı. Sonra seni görmeye başladı. Psikoloğa gitti ama işe yaramadı. Şizofreni tanısı konuldu" dedi ve ağlamaya başladı. Jungkook devam etti
"Söylediğine göre sen sürekli ona ölmesi gerektiğini söylüyormuşsun. Sonra onu yatırdılar. Ama kaçmış" dedi. Ağladım. Ağladım. Ağladım ve ağladım. Sonra Lalisa konuştu.
"Jinde depresyona girdi. Yemedi içmedi sana baktı" dediğinde Yine baktım. Gerçekten çok zayıflamıştı. Son olarak Jin konuştu.
"Sana aşıktı Jennie. Senin ona aşık olduğun gibi. O defter sana yazılmıştı. Sevdiği kişi sensin" dedi ve sustu. Dünya durdu. Herkez sustu. Dünya sustu. Jin sustu. Ben sustum. Evren sustu. Sonra Jisoo konuştu. "Peki Jin sen b-bana gerçekten aşık mı-mıydın" evet anlamında başını salladı. Ağladı konuşmaya başladı. "Jisoo ben sana gerçekten aşık dı-" derken Jisoo Jin'in dudağına yapıştı. Tutkuyla öptüler birbirlerini. 2 yılın hıncını çıkardıkar. Jisoo ayrıldı ve konuşmaya başladı. "" Ben özür dilerim Jin. Seni seviyorum. Beni bırakma olur mu?" "Tabiki" dedi. Güldüm belki bende öyle olabilirdim. Evet olabilirim. "Lisa bana Taehyung un yattığı yeri söyle" O sırada Lalisa sustu. "Neden söylemiyorsun?" dediğimde bana Hoseok'u işaret etti. Ağlıyordu. Onu unutmuştum. "Hoseok ben-" dediğimde "Bir gün böyle olacağını biliyordum. Sana gerçekten aşık oldum Jennie ama sen bana olmadın. Yaralarımızı beraber sardık ama sen bana o gözle bakmadın. Hadi git şimdi ayıralım yollarımızı ama en azından beni bir kez olsada öpermisin?" dediğinde yakalaeına yapıştım. Ama olmadı. Dudaklarına yaklaştı ama yapmadım. Olmuyordu. "Özür dilerim Hoseok ama ben-" derken Hoseok ve Namjoon gitti. Jungkook koluma yapıştı ve arabaya bindik. Diğerleride. Jisoo ile Jin ise beraber başka bir yere gittiler. Geldiğimizde onun kapısının önündeydik. Açtılar kapıyı. Bana bakmıyordu doktor konuşuyordu. O ise uyuyordu. Doktor yanıma geldi. "Sana ne kadar teşekkür etsem az kızım. Şizofreni hastalığı iyiye gitmeye başladı. Ölmeye çok yakındı. Ama sen kurtardın. Sana şunu söylicem. Her zaman seni sayıkladı burada. Onun yanında kal. Belki sen konuşursan gözlerini açar. Şuan uyumuyor" dedi ve gitti. Doktor'un oturduğu Taehyung un yanındaki sandalyeye oturdum. Gözleri kapalıydı. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Taehyung... Gözlerini aç" dediğim şeyler biraz kıpırdandı gözleri. Sonra tamamen aöıp benim gözlerimi buldu. Birbirimize baktık. Belki 5 saniye, belki 30 saniye, belki 1 dakika, belki de 5 dakika. Sadece birbirimizin gözlerine baktık. Etrafta sadece nefes seslerimiz ve kalplerimizin sesi vardı. Tam bir şey diyecekti ki dudağına yapıştım. Önce baskı verdim. Sanro öpüşmeye başladık. Herşeyin hıncını çıkardıkar. Dudaklarıma bir sıvı geldi. Aldırış etmedim. Sonra nefessiz kalmaya başlayınca ayrıldım. Dudakları kan rengi olmuştu. Elimi dudağıma götürdüm. Dudağım patlamıştı. "Güzelim dudağın kanıyır" dediğinde "Senden gelen her acıya artık okeyim" dedim. Güldük. Belkide bizim hikayemizin başlama zamanı gelmişti. Belkide artık sonsuza kadar mutlu olacaktık.
Belkide olamicaktık, sadece birbirimizi kandırdıkBölüm nasıl dı?
Ben güzel yapmaya çalıştıkça sanki kötü oluyor
Neyse sizin için uzun bölümler yapmaya çalışıyorum
Bölüm az olabilir ama sözcükler fazla
Neyse yine boş boğazlık yaptım hadi diğer bölüme geçelim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who are you?
DiversosHayatı normal olan bir kız ve bir mafya oğlan. Acaba nolucak okursanız görürsünüz. İyi okumalar