Bilincim yerine gelmişti ama hareket edecek gücü kendimde bulamıyordum. Gözlerim kapalıydı, sadece nefes alabiliyordum. Ne bir ses duyuyordum ne hissediyordum. Sanki beynim 'Sadece düşünmesine ve nefes almasına izin veriyorum, diğerleriniz hareket etmesin' demişti organlarıma.
Neden? En mantıklı soru. Neden? Suga ölmüştü. Yada ölmediyse bile neden beni kaçırmıştı? O bana değer vermiyordu.
Sonunda bazı organlarım çalışmaya başladı. Kuş sesleri duydum. Bir sandalyede oturduğumu ve ellerimin bağlı olduğunu hissettim. Ve tuvaletim vardı. Ayrıca bazı acılar. Büyük ihtimalle kazada olmuştu. Ve sonunda gözlerim yavaş yavaş aralandı.
Karşımds Suga vardı. Telefonuna bakıyordu. Benim gözlerimi açtığımı farketmemişti. Biraz yerimde oynayarak bana bakmasını sağladım. Ağzım kapalı olduğu için konuşamıyorum. Beni süzmeye başladığında. İğrenircesine ona baktım.
"Kafanda sorular var biliyorum. Şimdi hepsini cevaplicam. Yaşıyorum çünkü bilmiyorum. Yani öldüğümü sandım ama tekrar uyandım. Öldüm ama sonra kalp atışlarım devam etmiş olabilir diyorlar. Orasına çok takılma. Biliyormusun Hoseok herşeyin farkındaydı. Taehyungun seni o gün kurtaracağının. Ama aptalca düşünerek onu senin gözlerinin önünde öldürecekti. Ama eğer ölürse ben kurtulursam yada Namjoon. Seni kaçırıp bunları anlattırdıktan sonra hafızanı silmemi istedi" dediğinde gözlerim sonuna kadar açıldı. Yani herşeyi biliyordu. Ağzımı açması yönünde göz hareketi yaptım ve açtı.
"Üzülmeni istemem ama hafıza silmek için bir cihaz daha bulunmadı" dedim alay dolu bir sesle. O ise bu dediğime sinsice gülerek şaşırmamı sağladı. Yani bulunmuşmuydu?
"Siz normal insanlar çok safsınız. Daha bilmediğiniz çok şey bulundu ama size anlatmıyorlar. Marina çukurundan bir hayvan keşfedildi bile ama bunu sadece önemli bilim insanları ve trilyonerlere söylerler. Ve dediğin o icat birkaç yıl önce keşfedildi" dediğinde kendimi biraz gerizekalı gibi hissettim.
"Peki ne zaman hafızamı sileceksin?" dedim sakin bir şekilde ama iliklerime kadar korkuyordum. Ama korktuğumu yüzüme yansıtırsam ona istediğini vermiş olurdum.
"Birkaç ay böyle kalman gerekecek maalesef. Benimki kırıldı ve gönderilmesi uzun bir işlem. Tanrı seni seviyor olmalı ama boşuna uğraşma. Şuan farklı bir ülkedeyiz istesende birşey yapamassın" dediğinde yüzüm düştü. Kalbimdeki umut fidanını kökünden çıkarmıştı. Ellerimi ve ayaklarımı çözdükten sonra çıkıp gitti. Evi biraz gezmeye karar verdim. İki katlı bir evdi. Televizyondan anladığıma göre Taylandaydık.
├┬┴┬┴iki hafta sonra┬┴┬┴┤
Tam tamına iki hafta geçmişti. Ama beni kurtaran yoktu. Artık umudum tükeniyordu. Bu iki hafta boyunca tanrıya çok dua ettim. Ama hiçbirine cevap vermedi. Ve onların seslerini unutmaya başladım. Yüzleri aklımdaydı ama onları duymadığım için sesleri git gide silikleşiyordu. Ama onun dokunuşları, öpüşü ve o gece asla aklımdan çıkmıyordu. Suga çok eve gelmiyordu. Sadece önemli bir durum olunca geliyordu, sadece onun numarasının olduğu evin telefonunu kullanıyordum. Çok denedim ama onun telefonundan başka nunarayı kabul etmiyordu.
Ben bunları koltukta düşünürken miğdem bulanmaya başladı. Hızlıca tuvalete gidip kustum. Birkaç gündür kusmaya ve değişik davranmaya başlamıştım. Bana göre teşhisim evde tıkılı kalmaktı. Yada başka birşey
Kapı açılma sesi duyunca lavabodan çıktım. Suga elindeki ilaçları masaya koyduğunda "Yine kustun değil mi?" dediğinde onu başımla onayladım. İlaçları alıp içtim. "Paket yarın gelicek" dediğinde ağzımda suyu tükürdüm. Sonuna yaklaşmıştım.
"Uyandığında hastanede olacaksın. Sana bir ev, bir araba, bir iş ve para bıraktım. Daha doğrusu Hoseok bıraktı" dediğinde yine kafamı salladım. Karnım nedense çikokatalı yumurta çekmişti. Bir bardağa yumurtayı döküp üzerine çikolata sosu döktüm. O sırada ağzı açık Suga bana bakıyordu. İçtiğimde gerçekten lezizdi.Sizede öneririm(!)
Ona ne bakıyorsun bakışları atıp salona gittim. Flim izlerken yavaş yavaş uykum geldi. Hiç direnmeden kendimi uykunun kolları arasına attım.
"Sen bir pisliğin tekisin" "Ne diyorsun Taehyung" dediğimde bana iğrenircesine bakıyordu. "Niye gerizekalı gibi beni öpmek yerine söylemedin, seni kurtarabilirdim" "özür dilerim" dedim hafif bir sesle "Sevgimi hak etmiyorsun" dediğinde dolu gözlerle ona baktım. "Hiçbir şey hak etmiyorsun Jennie Kim. Mutluğuda sevgimide. Keşke seni kaçırdığımda öldürseydim. Benim duygularımla oynadın" "H-hayır" dedim ağlayarak. Ona sarılmaya çalıştım ama kayboldu. Arkamı döndüğümde başka bir kızla öpüşüyordu. Kız bana sinsice gülüp "Merhaba ben Tzuyu" dediğinde hatırladım. Bu Taehyung un arkadaşıydı. Bir kez tanışmıştık. "Onca yaşadığımız şeyler üstüne nasıl onu öpersin?!" dediğimde güldü. "Hepsi yalandı seni kullandım. Hiçbirşey hak etmiyorsun Jennie, değilmi Tzutzu" o benim lakabımdı. Bir anda bir kişi beni arkamdan ittirdi. Bu Jichuydu. "Sen dünyanın en kötü kuzenisin. Bencil ve aptalsın. Seni hiç sevmiyorum. Senin o mutlu halini gördükçe seni yıkacağım zaman için toplanıyordum. Değersizsin. annem ve babam senin yüzünden öldü. Teyzem ve amcamda. Sırf tatile çıkmak istiyordun diye onları öldürdün. Annemle babamıda yanlarına sürükledin. Onları öldürmek için yaptın değil mi?" "H-hayır" bu bir kabus olmalıydı. Bir anda karşıma annem çıktı. "Senin yüzünden öldük. Seni 9 ay karnımda taşımanın cevabı bumu. Bizim çocuğumuz olmayı hak etmiyorsun. Saçma hayallerinide bırak. Bizimle cenette olmicaksın. Sonsuza kadar cehennemin 7inci katında YANLIZ başına yanacaksın" dedikten sonra hepsi üstüme gelmeye başladı "YANLIZ BAŞINA" "Hayır hayır hayır
HAYIIIR" diyerek uyandığımda koltuktaydım. Yanlız başıma. Dedikleri olmuştu. Belkide gerçekten eğer Taehyunga haber verseydim. Şuan yanıma gelip 'Geçti güzelim. Sadece kabustu. Bak yanındayım' diyebilirdi ama yoktu. Göz yaşlarımı sildikten sonra lavaboya gittim. Geldiğimde sandalye ve bir cihaz vardı
Zamanı gelmişti. Sandalyeye oturdum."Niye oturuyorsun sandalyeye?" dediğinde şaşkınlıkla başımı ona çevirdim. "Hafızamı silmicekmisin?" dediğimde bana gülerek baktı. "Burda mı sileceğini mi sandın gerçekten komik şaka" dediğinde ona ciddi bir ifadeyle baktım. "Tamam gerizekalısın anladım. Gözüme sokma" dediğinde gözlerimi devridim."Peki niye bunlar burada" "Taşımam yardım edeceksin" dediğinde alayla güldüm. Ölümümü kendi ellerimle yapıyordum ama bu bir intihar değildi. Cihazı alıp kapıyı açtı. Arabayı gösterdiğinde bende kapıdan geçmek üzereydim ama gözlerin aynaya takıldı. Elimde sandalye vardı ne komik(!) Ayrıca kilo almıştım. Spor yapmadığım için olabilirdi. Kapıdan geçip sandalyeyi bagaja attım. Ve arabaya bindim. Normalde kaçabilirdim ama çok yorgundum ayrıca her yerde koruma vardı. Araba çalışmaya başlayınca aklıma o an geldi. Dönüş yolumuz. Keşke şimdide o bizim önümüzü kesse ama öyle birşey olmadı. Birkaç dakika sonra ormanda başka bir yere geldik. Ev ormandaydı zaten. Arabadan indiğinde bir kadın daha indi. Suga bana kadını göstererek "Hoseok'un kuzeni seni bulmuş gibi yapacak" dediğinde kız bana öyle bir baktıki. Bence beni öldürecekti. Sandalye ye oturdum. Beni bağladılar. Hadi ama sanki koşacak gücüm vardı. Nedense üzerimde bir halsizlik vardı. Suga başıma birşey dayadığında korktum. Silah olabilirdi.
Kız elinde bir telefonla geldi. Telefonda onların bir videosu vardı. "Onu bulmalıyız Hyung" diyor du Kook "Yoksa Taehyung kafayı yiyecek" o sırada içeri yüzünde yara bantları olan ve ölüye benzeyen Taehyung girdi. Göz yaşlarımı benden habersiz akmaya başladı. Jichu bile orda öylece ağlıyordu. Herkesin önünde "2 hafta geçti ama bulamadık" dedi Lili. Telefonu kafamla ittim. Onları daha fazla göremez ve duyamazdım sonra bir ses doldurdu kulaklarımı. "Onu bulucam noğlursa olsun" dediğinde iyice ağlamaya başladım. Arkadan Suga "Bu hayatına veda et" dedi ve kafamda bir ağrı. Yavaş yavaş bedenimi ele geçirdi. Yere düştüm. Gördüğüm son şey yapraklar.
Duyduğum son ses "Jenjen" sesiydi, onun sesi.Ve ondan sonrası karanlık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who are you?
AlteleHayatı normal olan bir kız ve bir mafya oğlan. Acaba nolucak okursanız görürsünüz. İyi okumalar