Üç gün boyunca Julia'nın günlüğünü kesintisiz bir şekilde, hiç detayı atlamamaya özen göstererek okudum. Jolie, Betty ve Victoria onu havuza itmiş olabilirdi ama gözümde katil olanlardan biri de Ellen'dı.
Günlüğü okuduktan sonra bir şeyler daha hatırladım. Ellen yalan söylememişti, Julia'yı yangında o kabine kendisi kilitlememişti. Ben kilitlemiştim.
Olayları ve bunu neden yaptığımı net bir şekilde hatırlamıyorum.
Yemekhanede Julia'ya yapılanları izlerken beni fark ettiklerini, beni tehdit edişlerini ve geri kalanları, tam olarak günlüğü okuduktan sonra hatırladım.
Ayrıca Julia'ya verdigim gülleri de hatırladım. Ancak o gülleri isteyerek veriyordum ve Julia'nın günlüğüne yazdığı gibi gül demetimden birine tozu katmışlardı. Sonuç ise bir tane daha hastane vakasıydı.
Yetkililer benden şüphelendiklerini açıkça yüzüme söylediler. Ama yine onlara göre katillerden biri olsaymışım on beş yıl sonra olayları daha fazla kurcalamazmışım.
Mükemmel kurtarış, öyle değil mi? Ellen ve Jolie'de iki gün boyunca yargılandı ama gerçek anlamda Julia'yı havuza o ikisi atmadığı için katil olarak geçmiyorlardı.
Ellen ile aram biraz bozuldu ama çok da umursamadım. Çünkü ona baktığımda Julia'nın ağlamaktan kızarmış gözlerinin görüntüsü beni hipnoz ediyordu.
Psikoloğum bu olanları bu kadar fazla kurcalamamın, akıl sağlığım için, ileride gerçekleşebilecek bir tehdit olduğunu ve bu konuda endişelendiğini belirtti.
Ben de endişelenmiyor değildim. Sonuçta Julia onu tanımayanlarda bile izler bırakmıştı. Onun oda arkadaşı olan bendeki izleri ise çok daha fazla yıpratıcıydı.
Bir kaç gündür son bestem için çalışıyorum.
(Yazardan bir dip not, Judy bir müzisyen.)
Açıkçası bu son besteyi Julia hakkında yapmayı gerçekten istedim ama doğru kelimeleri bir türlü seçemedim. Uzun bir şey olsun istiyordum ama dinleyenler bu uzunluğu fark etmeyecek kadar kapılmalıydı şarkıya...
Defterimi kapattım ve yemekhaneye indim. Yemekhaneden nefret ediyordum ve bu okuldan gitmek için can atıyordum.
Bir dakika, ben az önce Julia'yı anlamaya mı başlamıştım?
Sanırım, evet. Kendisi bu okuldan dört yıl boyunca gitmek için bekledi. Son gününde hayatını kaybetti.
Ben ise bir hafta dayanamıyordum. Üstelik bana Julia'ya yaptıkları yapılmamıştı.
Julia hakkında bir şeyler yazmayı çok istiyordum.
Bunun için, yaptıklarımdan yeterince pişman mıydım?
'Neden bana yardım etmiyorsunuz Judy? Neden beni sevmiyorsunuz? Neden bana eziyet ediyorsunuz, beni hor görüyorsunuz? Neden bunu bana yapıyorsunuz? Neden her şeye şahit olup, bilmiyormuş gibi yapıyorsunuz? Neden intihara sürüklenmeme sebep oluyorsunuz? NEDEN?
Tüm bunların hepsi Leydi Tombik olduğum için mi? Dayanamıyorum Judy. Anlıyor musun? Dayanamıyorum.
Peki gerçekten anlar mısın beni?
Boğazımı yakan o kahvenin hissini anlayabilir misin?
İnsanların üstüne yemek veya o yılan balığı sosunu dökmesini anlayabilir misin?
Tüm okulun önünde küçük düşürülmeyi anlayabilir misin?
Duman dolu bir odada kilitli kalmayı anlayabilir misin?
Kafanda kek yapılmasını, seni durduk yere dövmelerini, sana iğrenç ötesi şeylerin yapılmasını anlayabilir misin?
Mide bulandırıcı şakaların hepsi, tuvalet, banyo, tüm bu zorbalıklar, yaşamadan şahit olup da anlayabilir misin? Yalnızlıktan sadece kendi kendine konuşabilmeyi anlayabilir misin?
Annenin sana inanmamasını, bu lanet dünyada tek başına hissetmeyi anlayabilir misin? Ölmek istemeyi anlayabilir misin?
Seni intihara sürükleyip, ardından hayata tutunduran bu kâbusu yaşamayı anlayabilir misin?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑳𝒂𝒅𝒚 𝑭𝒂𝒕𝒕𝒚/ 𝗜'𝗺 𝗦𝘁𝗮𝗿𝘃𝗶𝗻𝗴 𝟯 [TAMAMLANDI]
Tiểu Thuyết ChungLeydi Tombik eziğin teki, bacakları kalın ve göbekli, çiller bazı insanları çok güzel yaparken onu daha da çirkinleştiriyor. Beyaz teni sayesinde ölü gibi. Hatta ölü, sadece bedeni duruyor o kadar. Yalnız kalıyor, sessiz kendisi, hiçbir şeyden zevk...