| コットンハート |

1K 67 11
                                    


Jimin'in isminin karşılığı bela olmalıydı, tatlı bir bela. 

"Bebeğim, lütfen artık tırmanma işine bir son verebilir misin? Gözlerimi kapatıyorsun ve düşersen seni yakalamakta zorluk çekebilirim." Jimin, küçük miyavlamalarıyla homurdandığını öylesine belli ediyordu ki bu, büyük olanın oldukça sesli bir kahkahayı havaya bırakmasına sebebiyet vermişti. Küçük patisiyle son kez sevdiği adamın burnuna basıp kendini yukarı ittiğinde zafer dolu mırıltısı yerini cazgır bir çığırmaya bırakmıştı. Büyük eller anında kavradığı kediyi dikkatle tutmuş, iyi olup olmadığını kontrol etmek için sakince sağa sola çevirmişti. "Beni dinlemezsen olacağı bu." Yanan odunun çıtırtısını yarıp geçen yoğun sesi sevgilisinin yine ve yine direkt olarak kalbine işlemişti. İnsan formuna geri dönen bedeni birkaç gerinme sonrası kenardaki kıyafetlerine uzanırken açıldığında Jungkook'un omuzlarına bıraktığı örtüyü biraz daha kendine çekmişti. 

Kısa bir cebelleşme sonrası giydiği şortu ve küçük omuzlarından zarifçe salınan beyaz, geniş tişörtü cennetten düşmüş görünümü katmakta büyük rol oynuyordu. "Anlıyorum benden çok etkileniyorsun ama küçük ve şirin poponu sürekli gözümün önünde sallandırmana gerek yok sevgilim. Görüş alanımda mutlaka kendine bir yer buluyor zaten. Ekstra çabaya gerek yok." Jimin oturduğu yere iyice sinerken kızaran yanaklarıyla hafifçe vurmuştu uzun olanın omzuna. 

"Ben öyle bir şey yapmıyorum, sadece saçlarınız çok güzel görünüyordu o yüzden tırmanmak istedim. Kokusu mest edici." İkisi de birbirine bakarak gülümsediğinde Jimin'in sizli bizli konuşma tarzı hiç bitmeyecek gibi görünüyordu. Onu kendine uzak gördüğünden değildi bu hitapları. Öylesine derinden seviyor ve kalbinin son hızda attığını hissediyordu ki bozmak istemiyordu hiçbir şeyi. Sevdiği adam hayallerinin dahi ötesindeyken onun bu heybeti ve nahifliği karşısında küçücük kaldığını hissediyordu Jimin. O da bilirdi sen demesini ama haksızlık etmek istemiyordu biriciğine. 

Kafasını cama çevirip yavaşça yağan kara göz attı bir kez daha, huzurla salınan kar taneleri yaprak gibi bedenini andırıyor gibiydi. Daha sonra yavaşça kucağına çekildiğini hissettiği Jungkook'a çevirdi bakışlarını. "Geçen yıl sonunda yalnız başımaydım ve ağaçlara tırmanmakla meşguldüm, şimdi sizinle olmak yüreğime derin ve tatlı bir sızı bırakıyor." Her bir sözcüğü karşısındaki adamı daha çok güldüren Jimin, bu anı hafızasına kazımayı isterdi. İnce dudakları en sevdiği an belki de gülümsedikleri andı. Ya da belki onları öptüğü andı. İster istemez yine kendi kendine kızardığında sıkıca sarılmıştı sevgilisine. "Güzelliğim, senin kadar tatlı kurabiye adamlar yapmak ister misin? Akşam ağacımızın dibinde dinlenirken birlikte yiyebiliriz."

Bu sıcacık teklif anında mutlu mırıltılarla onaylanırken ikili artık yataktan çıkmak için kuvvetli bir sebep bulmuştu. Ancak yine de hemen kalkabilecek gibi durmuyorlardı. Jimin'in cilveli, narin hareketleri karşısındaki koca adamı etkisi altına öylesine kuvvetli alıyordu ki, öpücüklerle dolu birkaç dakika daha kaçınılmaz bir şekilde yaşanacak gibiydi. "Teklifi sunan benim ama öylesine güzelsin ki saatlerce yatağımızda kalıp başka hiçbir şeyi düşünmeden sadece seni öpmek istiyorum bebeğim." Jimin, cilveli sesini bir gram olsun kısma ihtiyacı hissetmeden yumuşak bir kıkırtı bırakmıştı havaya. 

Minik elleri yavaşça Jungkook'un boynuna dolandığında parmak uçlarından birkaçı da sevdiği adamın boynunda hayali çizgiler üzerinde ilerlemeye başlamıştı. "Ben de her an sizi öpmek istiyorum, hatta bazen öpmezsem nefes alamıyor gibi hissediyorum. Beni şu anki gibi sarmaladığınızda da tüm odağım sadece siz oluyorsunuz." Arada heyecanla titreyen sesi yaşadıkları anı daha da heyecanlı kılarken ikili, birbirlerini sınıyor gibilerdi. "Şu anda da nefes alamıyor gibi hissediyor musun? Eğer öyleyse seve seve oksijenin olurum." Gittikçe daha da yakınlaşan yüzleri artık kaçınılmaz sonun habercisiydi. Yoğunluktan kısık çıkan sesleri, hızlanan kalpleri ve birinin yüzünde yer alan kendinden emin gülüşe eşlik eden diğer utangaç yüz birbirini tamamlıyordu. Çok geçmeden dudakları da birbirine temas ettiğinde ikisinin de tutuşu daha da sıkılaşmıştı. Jungkook, sarmaladığı beli kaçmasını istemiyor gibi öylesine sıkı tutuyordu ki ister istemez öptüğü dudakların üstüne daha fazla gidiyordu. Diğer yandan Jimin, oksijeni olacağını iddia eden adam yüzünden daha da çok kesilen nefesinin verdiği heyecanla başa çıkmaya çalışıyordu. 

catmance, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin