| 手紙 |

772 59 3
                                    


Ne geçirdiği sabahlar, ne de yeni yılın ilk günleri şu anki kadar huzur dolu gelmemişti Jungkook için. Öyle ki, sabah uyanır uyanmaz ilk işi güzel bir kahvaltı hazırlamakken, pikaptan yavaş ritimde bir şarkı çalmasından tutun sevgilisini uyandırmaya gittiği her adımda kalbi ferah bir melteme ev sahipliği yapıyordu. Yılın en güzel ilk günü diye içinden geçirmeden edememişti. Yavaşça odasına girdiğinde yatağında adeta bir meleği andıran görünüşüyle yatan sevgilisi bu tabloyu tamamlayan yegâne şeydi.

Gece uykuya dalmadan önce zar zor giydiği sevgilisinin tişörtü narin ve beyaz tenine keskin bir zıtlıkla siyah rengini taşırken ne giyse muhteşem taşıyacağını açıkça belli ediyordu. Yerinde hafifçe kıpırdanan küçük bedenin yana dönmesiyle hafiften sıyrılan tişört, bedenini daha çok belli ederken kapı pervazında, kolları göğsünde bağlı bir şekilde onu izleyen sevgilisi tarafından anında göz hapsine alınmıştı. Jungkook, sonunda hareket etme ihtiyacı hissedip yatağa oturduğunda arkası dönük sevgilisinin bacağında ellerini gezdirmekten geri durmamıştı. Yavaşça okşadığı bacağa ek sevgilisinin kulağına eğilip ilk başarısız uyandırma girişiminde bulunmuştu.

"Jimin, bebeğim uyan artık. Kahvaltı hazır." Hiçbir yanıt almaması elbette onu pes ettirecek değildi. Elini bu sefer daha da yukarı kaydırıp bu sefer de belini kavramış, rahatlıkla kendine doğru çekmişti. "Jimin, aç gözlerini hadi." Aldığı yanıtın sadece hmm olması gülmesine sebebiyet vermekten geri durmamıştı. Sabırla birkaç dakika beklediğinde sonunda gözlerini açan Jimin, tatlı bir gülümsemeyle sevgilisine dönüp elini oturan adamın yanağına yaslamıştı. "Günaydın... Çok yorgun hissediyorum, uyanamamış gibiyim." Jungkook, anlayışla başını sallayarak yanağındaki eli tutup içine yumuşak bir öpücük bırakmıştı. "Bu yorgunluğa sebebiyet verdiğimi bilmek gururumu okşadı." Sözcükleri her bir saniyesinde karşısındaki çocuğun yanaklarına kırmızılık vermişti. Utana sıkıla yataktan kalkan Jimin, banyoya girmeden önce Jungkook'un yanağına küçük bir öpücük bırakmayı ihmal etmemişti.




"Yoğun kar yüzünden eve kapanmamızın bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim." Jimin, Jungkook'un söylediğine karşılık ciddiyetle baktığı uno kartından başını kaldırıp ona tatlı bir gülümseme bahşetmişti. "Sürekli beni yenip istediğinizi yaptırmasaydınız daha da güzel olabilirdi." Jimin hafiften yanaklarını şişirip derin ve sıkıntılı bir nefes verdiğinde burnundan makas alınması saniyeler içinde gerçekleşmişti. "Biraz daha kurnaz olsan sen de kazanabilirsin güzelim." Jimin duyduğu sevgi hitabıyla yeniden utanırken heyecanla rastgele bir kart atmasıyla Jungkook'un elindeki son kartı atıp bitirmesi bir olmuştu. "Yine ben kazandım." Jungkook zaferle gülerken Jimin kaderine razı gelip ne isteyeceğini beklemeye başlamıştı.

"Oyun bitene kadar bana ismimle ve saygı sözcükleri olmadan sevgi hitaplarıyla konuşmanı istiyorum." Jimin kelimenin tam anlamıyla battığını hissediyordu, heyecanından bunun üstesinden gelebileceğini sanmıyordu ama cevap vermek zorunda olduğunu da biliyordu. "Tamam sev- sevgilim..." Jungkook hayatının zirvesinde olduğunu düşünüyordu. Ellerini kucağında birbirine kenetleyip hafifçe sallanan, üstündeki tatlı pijamaları ve kızarmış yanaklarıyla gözlerine zar zor bakıp sevgilim diyen çocuk karşısında olduğu müddetçe de zirvede olmaya devam edeceğine emindi. Eli yavaşça kalbini bulduğunda derin bir nefes alma ihtiyacı hissetmişti. "Bunun bu kadar etkileyici olacağını tahmin edememiştim." Jimin için artık son nokta yaşanmışken daha fazla dayanamayıp aniden kedi formuna dönmüştü. Pijamalarının altında kalan minik bedenini zar zor çıkarıp kaçmaya çalıştığında gövdesinden kavranıp havaya kaldırılması bir olmuştu.

catmance, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin