"Sooyoung, rica etsem televizyonun sesini açar mısın?" Jimin oturduğu yerde yorgun bedeniyle yanı başındaki kadına bakarken her an uyuyacak gibi görünüyordu.
"Başın ağrımasın sonra?" Sorusuna yanıt olarak sadece önemli değil der gibi elini sallayan Jimin'le Sooyoung beklemeden televizyonun sesini yükseltti.
"Odayı tamamladığınızı söyledi Jungkook, seni çalıştırmadı değil mi bak döverim yoksa onu?" Sahte kızgınlık barındıran sesi ve salladığı parmağıyla karşısındaki çocuğu güldüren kadın da ona eşlik ediyordu şimdi. "Ona kalsa tek başıma yürümemeliyim bile, sürekli kucağında taşımaya kalkıyor."
Sooyoung onun kocaman olmuş karnı yüzünden Jungkook'un bu tavrını desteklercesine bir tavır takınarak okşuyordu pürüzsüz göbeği. "Bence haklı, baksana karnın ne kadar büyüdü. Ben olsam ben de seni sırtıma alırım ama düşersin falan şimdi aman yok kalsın."
Jimin onun omzuna hafifçe vurarak güldüğünde mutfaktan gelen Hyeongjun da elini anında büyük karına yerleştirip oturmuştu, "Ben kaslı kollarımla taşırım seni hyung." kendinden emin sesi iki bedeni de güldürmüştü.
"Senin o kaslı kollarınla dans pratiğinde olman gerekmiyor mu? Yeni çıkış yaptınız bir de bak ilk aydan kaytarıyorsun hemen." Sooyoung konuştuğunda karşıdan anında itiraz dolu mırıltılar da yükselmeye başlıyordu bile, "Noona ben doğuştan yetenekliyim, pratiğe ihtiyacım yok pratiğin bana ihtiyacı var." sızlanmayla bezenmiş ses sonlara doğru yeniden kendinden emin bir tona büründüğünde bu sefer üçü de bu duruma gülmüştü.
"Gidip bütün anti sayfalarına grubunu ektiğini ve pratiklerden kaçtığını söyleyeceğim." Hyeongjun takmadan kendinden büyük kadına dil çıkardığında Jimin'in karnına yeniden sardı kollarını. "Jimin hyungum beni korur, sen istediğini yap." Sooyoung'un eli büyük karından itildiğinde Jimin ikisinin de bu haline arada gülerek televizyon izlemeye devam ediyordu.
"Jimin hyungun seni bir yerlerine takmıyor yalnız bebeğim, haberin olsun diye söylüyorum bak." Jimin daha da gür bir kahkaha attığında kasılan karnı yüzünden birkaç dakika derin nefesler alıp düzene sokmaya çalışmıştı nefesini. "Gülmekten ölmek böyle bir şey olsa gerek."
İki yanındaki beden de kahkaha atarak ona katıldığında gözüne güneş ışığı vuran Hyeongjun yeniden konuşmuştu. "Bahçeye çıkalım mı? Hem bakın güneş de var, Jimin hyung sana iyi gelir."
Jimin bir kocaman karnına bir de Hyeongjun'un ışıl ışıl gözlerine bakarken dayanamayarak yanağını sıktıktan sonra ayaklanmaya çalışmıştı. Sekizinci ayını doldurmasına sayılı günler kaldığı için her zamankinden daha çok zorlanıyordu.
"Gel bakalım pofuduk anne adayı seni." Sooyoung bir yandan kolundan tutup konuştuğunda diğer taraftaki Hyeongjun da kıkırdayarak Jimin'e yardımcı olmaya çalışıyordu.
Sonunda ayağa kalkan Jimin minik bedenine büyük gelen karnıyla bir dakikalığına olduğu yerde dikilerek kendine geldiğinde üstündeki sevgilisinin tişörtüyle belinden hafif kayan şortu düzelterek adımlamaya başlamıştı.
Arkadan onu izleyen iki beden penguenvari adımlarını izlerken dişlerinin kamaştığını iliklerine kadar hissediyordu. "Isırsam Jungkook hyung kızar mı acaba?" Sooyoung ciddi misin sen der gibi omzuna elini atıp onu da kendiyle birlikte Jimin'in peşinden sürüklerken cevap vermişti. "Cesedini bile bulamazlar fındık kurdum, bu fikrinden bahsetme bile."
Hyeongjun saniyelik gözünden geçen korkuyla Jimin'in yanına koşar adım giderek koluna girmişti, "Jiminie hyung sence Jungkook hyungun cinayete yatkınlığı var mı?" Bu sefer ciddi misin demeye gerek kalmadan gözleriyle konuşma sırası Jimin'deydi. "Ciddi ciddi sorduğuna inanamıyorum Junnie."
Jimin onun saçını okşayarak sonunda dışarı çıktığında koca bahçedeki kamp sandalyesine adımlayarak oturmuştu binbir çabayla. Elbette ona yardımcı olan ikili de bir o kadar yorulmuştu. "Sanki kendim de hamileymişim gibi hissediyorum." Sooyoung derin bir iç çekerek elini beline koyduğunda oyuncu bir tavırla okşamıştı acıyormuşçasına.
"Pembe dizilerdeki düşük bütçeli oyuncular bile daha iyi rol yapıyor noona." Hyeongjun yalandan saçını savurur gibi yaparak Jimin'in dizinin dibine oturduğunda şişmiş bacaklarına masaj yapıyordu. Jimin teşekkür ederek onun saçlarını okşadığında oturduğu yerde biraz daha yayılmıştı.
"Siz de olmasanız koltuk ikinci derim falan olurdu herhalde." Sooyoung da arkasına geçip omuzlarına masaj yapmaya başladığında bir yandan da gülüyordu. "Doğum yaptıktan sonra geri ödemesini faizli olarak alırım yalnız." Hyeongjun sahte bir şaşkınlık nidasıyla ona baktığında Jimin nefes nefese onlara gülüyordu.
"İnanamıyorum hamile insana hiç saygı kalmamış, haraç kesiyor kadına bak ya yetişin komşular!" Sooyoung orta parmak çektiğinde anında fark eden Jimin parmağını tutup indirmişti hemen. "Çocuğa hareket çekme."
Sooyoung oyuncu tavrından hiçbir şey kaybetmeden bu sefer de asker selamı vermişti." Emredersiniz komutanım!" Sonunda sıcağın verdiği mayışmışlıkla durgunlaşan üçlü oturdukları yerde eriyip gidiyorlardı adeta.
"Bir kızarmış tavuk ve iki kedi gördüm sanki burada." Jungkook'un sesiyle anında gözlerini aralayan Jimin'le birlikte karnındaki bebekleri de hareketlenmişti. "Tavuk ben oluyorum galiba." Sooyoung'un tahminini doğrulayan Jungkook'un arkasından onu takip eden Hoseok ve Taehyung da ortama dahil olduğunda ikisi yere otururken Jungkook hamile sevgilisine ilerlemişti.
"Bugün çok yoruldun mu can tanem?" Dizleri üstünde sevgilisine aşağıdan bakan koca beden minik olanın açıktaki dizlerine öpücük bırakmıştı. "Bugün biraz daha fazla sancım var ama dayanmaya çalışıyorum, karnımı bıçaklıyorlar sanki." Jungkook onun hafif buruşmuş yüzüyle olanları açıklamasına karşın hafif doğrularak alnını öpmüştü.
"Keşke senin yerine bütün acıları ben çeksem." Jimin onun bu haline yorgunca gülümserken artan ağrısıyla birlikte elini karnına koyup okşadığında hissedemediği kızıyla kaşlarını çatmıştı. "Kızım? Baban burada bak eve döndü, az önce hareketliydin ne oldu bir anda?"
Jungkook da kaşlarını çatarak bir kesik kesik konuşan Jimin'e bir de karnına baktığında kendisi de elini yerleştirmesine rağmen bir şey hissedememişti. "Belki uyumuştur." Taehyung ortaya bir fikir attığında Jimin sancısına rağmen bu ihtimali tartmaya çalışıyordu.
"Jiminnie hyung," Hyeongjun'un ilgili sesiyle bu sefer herkes ona dönerken dikkatini ona vermişti. "Hava çok sıcaksa içeri geçelim, çok fazla terlemişsin."
Jimin sıcaklasa dahi o kadar bunaltıcı olmayan havayla sorgularcasına bakmıştı ona. "Ne terlemesi?" Jungkook da Jimin'le aynı anda sorduğunda en küçükleri sandalyeyi işaret ederek konuşmuştu. "Baksana hyung hep ıslanmış."
Jimin gittikçe zorlaşan nefes alışverişleriyle birlikte sandalyeye döndüğünde gerçekten gördüğü ıslaklıkla zihnindeki yapboz tamamlanırken korku dolu gözleri ona aynı şekilde bakan koca bedenin gözleriyle buluşmuştu. "Jungkook ben doğuruyorum!"
—
Finalden önceki son bölüme gelmiş bulunmaktayız, çok fazla Jikook yoktu bu bölümde ama merak etmeyin hepsini finale saklıyorum. Çok kısa bir sürede finali de paylaşırım, hadi bakalım geri sayım başlasın.
Bu da bebek Hyeongjun, çok sevin kendisini çünkü rolü bu ficle sınırlı kalmayacak.
—Roslyn ✉️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
catmance, jikook
Fanfiction[fluff au, jikook] melez bir kedinin, koskoca adamı minik kalbine sığdırmasının öyküsü. - topjungkook, bottomjimin | tüm hakları @chuvinette'ye aittir.