7. Bölüm

9 3 6
                                    


Kardelen'den...

     Yeterince dinlenmiştim.  Zaman geçmiyordu görünürde hastada yoktu. Yerimden kalktım ve diğer bölümdeki nöbetçinin yanına gittim. Kadın doğum bölümündeydi. Biraz sohpet edebilirdik. Nöbetçi adamı tanıyordum ama sadece tanıyordum. Ben hastaneye geldiğimden beri burda olduğunu biliyordum sadece. Yanına doğru yürüdüm.

-Merhaba.
-Merhaba?
-Umarım rahatsız etmiyorumdur.
-Hayır etmiyorsunuz.

     Biraz soğuk bir kişiliği var gibime gelmişti. Tabikide önceden insanları yargılamamak lazımdı. Bende çevreme karşı böyleydim neticede. Tabiki şunuda içimden söylemeden geçemeyecektim. Cidden çok yakışıklıydı.

-Nöbet sıkıcı geçtiği için sizinle biraz sohpet etmek istedim.
-İyi yapmışsınız , adım Rüzgar.
-Bende Kardelen memnun oldum.
-Bende memnun oldum , adın çok güzelmiş. Neden bu ismi koymayı tercih ettiler sakıncası yoksa sorabilir miyim?

    Çok kibardı. Güzel bir enerjisi vardı. İlk görüşte sevmiştim onu.

-Annem hamile kalamayacağını düşünüyormuş ama ansızın benim haberimi almış. İsmimi Kardelen koymuş. Bekleyen zamanda bir çiçek...beni hep çiçeğim diye severdi.

    Biraz duysallaşmıştım. Her hafta annemi görmeye giderdim. Aksatmıştım , bu yüzden kendime kızdım.

    "Başın sağolsun. Gerçekten güzel bir ismin var." dedi. Çok tatlı biriydi. Sohbetimiz ilerledi. Benden iki yaş büyükmüş. Bir ablası ve bir abisi varmış.  Benim gibi İzmirliymiş. Ailesi  Samsunda yaşıyormuş. Abisi ile burda yani İstanbulda kalıyormuş. Sevgili yokmuş. Neden bu bölümü istediğinden başlayan konu  yumurtayı sevmediğine bile gelmişti. Onun hakkında bir çok şey öğrenmiştim. O da benim hakkımda bir çok şey öğrenmişti. Babam ile ilişkimi , annemin durumunu...Can'ımı anlatmıştım ona. Lise yıllarıma bile inmişti konu. Kahvaltıya bile çağırmıştım konuşmanın sonunda. Numaralarımızı almıştık. Saatlerce konuşmuştuk. Hava aydınlanmıştı. Kafa dengiydi. Kibar ve ağır başlıydı. Annesi babası güzel yetiştirmişti. En sonunda vedalaşıp evlerimizin yolunu tuttuk.

Karnım çok açtı dünde düzgün bir şeyler yememiştim. Şu an yemek hazırlamak gözüme çok büyüyordu çok yorgundum çünkü...eve gelmiştim şu an bedenim burdaydı ama ruhum nerdeydi bilmiyordum. Kapıyı tam anahtarı yerleştirirken kapı açıldı. Can'nın neşeli yüzü benim yorgun yüzümle buluştu. Ve aramızda Can'nın dağınık saçlarıda vardı tabikide...

İçeri geçtim tam bana sarılacakken geri çekildim. "Hastaneden geldim canım." dedim. "Günün nasıldı." dedi. "Çok yoğun değildi ama insan genede yoruluyor." dedim. Anlayışla başını salladı. Hemen hızlı bir duş aldım. Güzelce giyindim. Benim güzel olarak adlandırdığım kombin tabikide pijamaydı. Şöyle bir baktım ki evde değişiklik vardı. Evde temizlik yapılmıştı. "Canım sen temizlik mi yaptın?" dedim. Gururla başını salladı. "Ya kıyamam." dedim ve üstüne atıldım sımsıkıca sarıldım. Can'a zaafım vardı. Bide beni düşünmüş temizlik yapmıştı. Böyle şeylere bile elini sürmezdi fakat benim için yapmıştı. "Kahvaltıda hazırladım." dediğinde ciddi misin der gibi ona baktım. Kafasını sallayınca bir güzel öptüm onu. Tıpış tıpış öpmemin bitmesini bekledi. "Teşekkür ederim canım , acıkmıştım." dedim. "Bir şey değil minik kuşum." dedi. Bir yandan mutfağa gidiyorduk. "Minik kuşum mu gerçi sen bana geçenlerde ne demiştin bir şey kaplumbağaydı." dedim. Hatırlayamamıştım. "Sinirli kaplumbağaydı." dedi gülümseyerek. "Sanırım minik kuşuma şükretmeliyim." dedim. "Bencede." dedi. Güzelce kahvaltımızı yapmaya başladık.

Konu konuyu açtı. "Biliyor musun Rüzgar diye biriyle tanıştım, çok tatlı biriydi." dedim. Can sevgilim yok diye dalga geçiyordu ama olunca kıskanacağından emindim. Umarım Rüzgarı kıskanmazdı. "Kim bu Rüzgar. Hem nerden tatlış oluyormuş. " dedi. Güldüm ve burnunu sıktım. Burnun sıkılmasından hoşlanmazdı. Bende bazen inadına sıkardım. Ona sohpetimizi anlattım. "Hatta senden bile bahsettim." dedim. "İyi yapmışsın sahipsiz bilmesin seni." dedi. "Çok tatlış biri olduğundan bahsettim." dedim. Yüzü kasıldı. "Minik kuşum niye öyle dedin , bütün karizmamız çizildi." dedi. "Az önce ona tatlış dedim diye kıskandım senin tatlış olduğunu söyleyince kızdın canım , anlamadım ben." dedim. Tabiki anlamıştım. Beni kıskanmıştı , onu tanısa hiç böyle düşünmezdi. "Boş ver." demişti. Güzelce kahvaltımızı yaptık ve ortalığı toparladık. "Canım ben yatmaya gidiyorum, eline sağlık." dedim. "Afiyet olsun." diye seslendi arkamdan.

Kendimi huzurlu bir uykuya bıraktım. Kim ne derse desin yorgunken uyumak dünyanın en güzel şeyiydi...

Uraz'dan...

    Şu an evinin anahtarını bulmaya çalışıyordum. Nerdeydi bu anahtar! Zaten ellerimde çanta doluydu. Çok zor durumdaydım. Sonuç şu ki...anahtar yoktu! Arabada unutmuştum büyük ihtimal; kim inecekti şimdi aşağıya. Tabiki ben! Çantaları kapının önüne bıraktım ve aşağı inip anahtarı aramaya başladım. Şükürler olsunki anahtarı bulmuştum. Yukarı çıktım ve evime girdim. Evimi özlemiştim. Sanırım o da beni özlemişti. Çünkü ev ile ilginlenilmediği çok belliydi. Ev tozlanmıştı. Güzel bir temizlik gerekliydi.

________________________________

Merhabalar , kusura bakmayın bölüm atamıyorum :(

Bölüm kısaydı tadımlık gibi
düşünebilirsiniz pdkdwpdk

Biraz buraları geçmek istedim. Artık diğer bölümlerde karakterli biraz daha tanıyacağız ve olaylar olacak...

Rüzgara tatlı dedi Kardelen acaba gerçekten öyle mi? Teorilerinizi bekliyorum. Sadece şunu söyleyeceğim , bunu nasıl anlarsınız bilmiyorum , iyi anlamdada olabilir bu kötü anlamdada olabilir. Rüzgar öylesine bir karakter değil... :))

Oy verirseniz ve yorum yaparsanız sevinirim... :)))

Sonraki bölümde görüşürüz...

Hasta kalbim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin