Keyifli okumalar.
🐺
Küçük kulübenin verandasına vardığımızda, kapıyla aramızda birkaç metre vardı. Erva, Efnan ve benim aramda kısa bir göz gezdirdi.
"Ben eve geçiyorum."
Cümlesini bitirmeden kapıya yürüyordu çoktan. Canı sıkkındı. O şelaleden ayrıldığımızdan itibaren canı sıkkındı. Ama elimden bir şey gelmiyordu, çünkü daha ne olduğunu bile bilmiyordum.
Ben, Erva'nın arkasından düşüncelere dalmış hâlde bakıyorken Efnan boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. "Merak ettiğini biliyorum ama ikisinin meselesine karışmamalısın."
"Biliyorum ama-" Gözlerimi ona çevirdiğimde karşılaştığım manzara sözlerimi yarıda bırakmıştı.
Daha doğrusu onun güzel bakan gözlerine, kalbimin hızlanmasıyla konuşamamaştım. Gözleri çok güzeldi ya da bana bakan gözleri çok güzeldi. İnsan sadece denizde boğulmuyormuş; bir çift kehribarda da boğuluyordum ben.
Tamamlanmayan cümleme karşı kaşlarını çattı. Ona donmuş şekilde bakan hâlime anlam vermeye çalışır gibi bir hâl takındı o da. En sonunda benim anlık susmama karşı anlam verememiş olacak ki dudaklarını araladı. Benim için endişelendiğini yüz kaslarından anlayabiliyordum. Genelde geç algılayan ben Efanan'a gelince her şeyi, anında, havada kapıyordum.
"Ne oldu? Bir sorun mu var?"
Endişeli çıkan sesinde biraz da üzüntü var gibiydi. Neye üzüldüğünü anlamadım ama daha fazla yanlış anlamaması için bir açıklama yaptım.
"Hayır. Sadece bir an durumu garipsedim. Demek istediğim- neyse boşver ya.
Erva için ne olursa yaparım ama durmam gereken noktalarıda biliyorum, endişelenme yani."Konuyu çok güzel değiştirmiştim. Anlamamazlığa yatmasını ve Erva ile Destan'ı konuşmak istiyordum. Ama o öyle yapmamayı tercih etmiş olacak, ki kaçırdığım gözlerime inatla bakmaya çalışıyordu.
"Ne demek istedin?"
Doğrusu şaşırdım çünkü değiştirdiğim konudan devam etmesini bekliyordum. Uzun konuşmalar yaparken konudan konuya atlayan bir yapım vardı ve insanlar genelde bu durumu garipser ve en son kurduğum cümleye kısa cevaplar verirdi.
"Seninle yeni tanıştık ve ben senin varlığına hâlâ alışamadım. Yanlış anlama sadece durumu garipsedim." At yalanı seveyim inananı. Onu ilk gördüğüm andan itibaren sanki onunla yıllardır tanışıyormuş gibi bir his vardı içimde. Ama bu hissi ve onun güzel bakan gözlerine bir an afalladığımı sonrasında da konuşamayışımı ona söylememe gerek yoktu.
Söylediklerimden sonra Efnan'ın gözlerinde durgunluk ve akabinde sis perdesi oluştu. Ama çabuk toparlayan bu durum kehribarlarındaki eski alıştığım o duyguya döndü.
"O zaman, benim varlığıma alışman için ne yapmalıyım?" Meraklı çıkan sesiyle ve tavrıyla beni bozguna uğrattı. Bu tepkiyi de beklemiyordum.
"Bir şey yapmana gerek yok. Çünkü zamanla çözülecek bir durum bu. İnsanların ilk tanıştığında böyle hissetmesi normal."
"Normal insanlar gibi davranmak istemiyorum. Seni daha yakından tanımak istiyorum.
Baştan tanışalım mı?" Göz bebekleri parlıyor ve umut dolu bir bakış atıyordu. Benden cevap bekliyordu.Ne demişti? Baştan tanışalım mı? Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Doğru düzgün bir tanışmamız yoktu. Burada karşılaştığım herkeste Efnan'ı tanıyor gibiydi. Ve hissediyordum, daha böyle çok karşılaşacaktık. Ama yine de çok istekli gözükmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Şehri
Hombres LoboOkul gezisi için hayvanat bahçesine giden Eşay; kendisini, tuhaf hisler içinde, devasa büyüklükte siyah kurtun karşısında bulur.