Bölüm Sekiz - Gerçek Dünya

4.3K 294 48
                                    

Keyifli okumalar.

🐺

Öfkeli gözler, gözlerimden ayrılmazken yavaş ve temkinli bir şekilde yutkundum. Yutkunma sesim kendi kulaklarımı doldurunca başkalarınında bunu duyup duymadığını merak ettim. Efnan gözlerini benden ayırmadan bakışlarını yutkunurken hafif de olsa oynayan adem elmama çevirdi. Bakışlarını geri gözlerime çıkardığında gözbebeklerinin koyulaştığını kaşlarının daha da bir çatıldığını farkettim. Anlaşılan o başkalarından Efnan yutkunma sesimi duymuştu.

"Destan, Korkut seni istiyordu. Bende kızları evine bırakıp geri geleceğim."

Efnan gözlerini benden ayırmadan konuşmuştu. Sözleri Destan'aydı ama gözleri bendeydi. Kaşlarımı çattım. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Destan, Efnan ona emir vermiş gibi kafasını salladı. Hoş, zaten o da emir verircesine konuşmuştu. Destan gitmek için hareketlendi. Artık daha sağlıklı gözüküyordu. Ben o kadar yara alsam en az üç gün yataktan çıkamazdım. Ama onun yüzünde hafif sıyrıklar dışında bir şey kalmadığını gördüm.

Bir dakika, ne!

Destan'ın yüzüne tekrar baktım inanamaz şekilde. Dağ evinin önündeyken böyle değildi yüzü, daha kanlı ve mosmordu. Yirmi dakikalık yolda yüzü bu kadar çabuk iyileşemezdi. Aklıma gelen düşüncelerle bir an bocaladım. Öyle bir şey olamazdı, değil mi? Gitmeden önce Destan, Erva ile konuşmak istedi. Erva'nın gelmekte ki en büyük nedeni zaten konuşmalarıydı. Bende peşlerine düşmüştüm işte. Şöyle düşününce hiç de akıllıca hareket etmediğimizi farkettim. Birde gelmemizdeki büyük nedenlerden biri de Destan'ın gerçekten de yaralı oluşuydu. Ama gel gör ki Destan'ın yaralı olduğuna biz kendimizi bile inandıramazdık. Bu durumu benden başka kimse garip karşılamadı. Hatta farketmediklerine bahse bile girebilirim. Erva'ya baktığımda stresle dudaklarını kemiriyordu. Destan ile konuşmak için çaprazımızdaki patika yoluna girdiler. Erva bile fatketmedi. Ya da farketti ama normal karşıladı. Yani Efnanda normal karşıladı. Yani ben haricinde herkes normal karşıladı. İnsanın aklına hiç olmadık şeyler geliyordu. Mesela benim aklıma hiç olmadık şeyler geliyordu. Buradaki insan da bendim. Hep yanlış zamanlarda düşünürdüm. Şu an olduğu gibi. Aklıma gelen düşünceler bedenimi kaskatı kesti. Beynim uyuştu sandım. Düşündüğüm şeylerle az önceden beri şaşkın tavuk gibi baktığıma emin olduğum halde daha da büyüttüm gözbebeklerimi. Alt dudağımı ısırdım. Kolumdaki ellerle önüme yani Efnan'a döndüm. Efnan bu sefer gözlerindeki endişe ile bana bakıyordu. Ağzını araladı ve dudaklarını yaladı.

"İyi gözükmüyorsun. Ne oldu sana böyle iki dakika içinde?"

O an gözlerine nasıl baktım bilmiyorum ama onun tedirgin bir şekilde bana bir iki adım atmasını sağlamış oldum. O bana adım atınca bende geriye doğru adım attım. Efnan benim bu yaptığıma kaşlarını çattı. Umurumda değildi. Çünkü günlerdir aklımdan çıkmayan bir gerçekle karşı karşıya olabilirdim. Aklıma Yakışıklı Falcının dedikleri yani yazdıkları geliyordu. Durmadan aklımda dönen senaryolara bir yenisi eklenmişti. Beş aydan fazladır bana söylenilen tüm o efsaneler ve hikayeler aklıma geliyordu. Tamam bu ihtimal her zaman aklımdaydı. Etrafımda olup biten bir şeyler vardı ve o şeyleri farketsem dahi görmezden gelmem ile olay kapanmıyordu. Kapanmıyordu işte olaylar. Ben düşünmemeye çalıştıkça daha da çok önüme itiliyordu her şey. Tekrar aklıma dolan düşünceler bedenimide etkilemiş olsa gerek ki üşüdüm. İnsan düşünceleriyle üşür müydü? Ben üşüdüm. Aklıma gelen ihtimaller dönüp duruyordu zihnimin içinde. O ihtimaller...

Kurtlar.

Kurtadamlar.

Kurtkadınlar.

Kurtlar ŞehriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin