2.BÖLÜM

45 4 10
                                    

Korku gerçekten çok tehlikeli bir duyguydu. Bir insan korku ile her şeyi yapabilirdi. Yalan söyleyebilirdi, birine zarar verebilirdi, kötülük yapabilirdi. Bu duygudan öylesine memnuniyetsizdim ki bunu benden silsinler istiyordum. Hiç bunu yaşamayayım istiyordum. Korku ve korku psikolojisi insana gerçekten her şeyi yaptırabilirdi bence. Şu anda bu duyguyu iliklerime kadar hissediyordum. Anlayamadığım şeyler oluyordu ve bu beni gerçekten korkutuyordu. Çünkü neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim olmadığından olabilecekleri ya da işin sonucunu tahmin edemiyordum.

Herkes sesin geldiği yere doğru koşmaya başlayınca bende peşlerinden gittim. Kalabalık olan yere geldiğimizde ise herkesin baktığı o yere ben bakmamayı tercih etmiştim. "Off haline bak" "Günde 3 cinayet şaka mı bu ?" "Heyy herkes sakin ol-" Yeni bir çığlık sesi. Ardından ise ışıklar ve bütün kapılar aynı anda kapanmıştı. Herkesin çığlık sesi birbirine karışmışken kendimi Ahu ile sarılırken buldum. Ah bu korku duygusu...

Etraf biraz sakinleştikten sonra bir kız hemen ortaya atılmıştı. "Umarım bu olanlardan sonra da herkes ayrı sınıflara çıksın demezsiniz" Yanında ki kız da onu desteklemişti. "Ona katılıyorum. Bence hep beraber kalmalıyız. Bu gidişle kimse bu okuldan sağ çıkamaz" Bilnur bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı. "Tamamdır o halde hep beraber kantin kısmında kalacağız. Hem orada olan şeylerden biraz atıştırırız. Hadi gidelim"

Hep beraber okulun kantin kısmına doğru ilerlemeye başlamıştık. Bora'yı başka bir sınıftan çok sakin bir şekilde çıkarken görünce şaşırmıştım. Yanımıza geldiğinde ise tabi ki kendimi tutamamıştım. "Ne yapıyordun orada? Bunca olay olurken senin başka bir sınıftan çok sakin bir şekilde çıkman hiç normal değil. Bilmem anlatabildim mi ?" Küçümseyici bakışlarıyla bana bakmaya devam ederken bir sır vermek ister gibi kulağıma yaklaşmıştı. "Beni yakaladın minik kız. Ben katilim ve hepinizi öldürmeyi planlıyordum." Ellerini havaya teslim olmuş gibi kaldırıp başını iki yana sallarken dalga geçtiğini anlamak pekte zor olmamıştı açıkçası.

"Hahaha gerçekten çok komikti bay pis ,iğrenç ,çok bilmiş..." Daha ne sayabilirdim ? Ne sayabilirdim ? Heh buldum. "Uzun boylu dağ ayısı" Kaşları çatılmıştı. "dağ ayısı? "

"Evet dağ ayısı" Ahh be Güneş dağ ayısı ne alakaydı şimdi? Gerçekten kelime hazneme hayranım. "Öyle olsun bakalım. Bayan Sahra" Klasik küçümseyici bakışını ve gülüşünü bomba gibi ortaya atıp yürümeye başlamıştı. Elim ile alnıma vurmaya başlamıştım. Aptalsın Güneş aptal!!! Off off 

Bir anda aklım başıma gelince etrafıma bakındım ve herkesin göz hizamdan çıktığını görünce resmen merdivenleri uçarak indim. En sonunda kalabalık olan topluluğu görünce derin bir nefes verdim. Hemen hızlı hızlı inerek en arkada yürüyen Bora'yı da geçip Ahu'nun yanına gittim. "Neredeydin? Göremedim seni" Omzumu kaldırıp indirdim. "Hiç. Arkadan geliyordum sadece. Ondan görememişsindir" dediğimde başını sallayarak "Hm anladım" diyerek karşılık vermişti.

En sonunda kantine gelmiştik. Herkes yemekhane masalarına oturmaya başlamıştı. Bizde bir tane yemek masasına oturup herkes gibi sessiz bir şekilde duruyorduk. En üst sınıftan olan Ezrak mutfaktan elindeki tepsi ile çıkmıştı. Ezrak sarışın mavi gözlü bir çocuktu. İsmi gibi kendisi de çok saf ve temiz bir insandı.

Tabi hikayemin sonunda ki aklım olsaydı asla bunları söylemezdim. Aslında şimdiki aklım olsaydı o zamanlar yaptığım hiç bir şeyi yapmazdım da. Bunun en başında da herkese güvenmezdim mesela. Fakat şuanda geçmişi değiştiremiyordum maalesef.

Ezrak elindeki tepsi ile servis yapmaya başladığı sırada mutfaktan çıkan Günberk'te elindeki tepsi ile bizim masamıza gelmişti. "Evet gençler bütün okulca şanslıyız ki aşçılar zahmet edip gitmeden önce yemek yapmışlar." Herkes tepsiden birer tabak almıştı ve çorbalarını içmeye başlamıştılar.

K.O. OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin