Bir çocuk başı belaya girdiğinde babasına giderdi. Başını yaslamak istediğinde babasına yaslardı. Bir çocuğun kahraman olarak gördüğü bir babası olurdu ve gideceği yol hep ona çıkardı. Ancak kimisinin ise gidecek kimsesi olmazdı. Mesela ben... Babam vardı ama aslında yoktu. O benim için baba olmayı o yetimhanenin kapısında elimi bıraktıktan sonra bitirmişti. O gün elimi bıraktığı gibi babalığı bırakmıştı. Benim başım derde girdiğinde sığınabileceğim ne annem vardı yanımda ne de babam. Ben hep tek başıma mücadele etmiştim. Bütün zorluklarla kendim uğraşmıştım. Bu günün geleceğini biliyordum ancak bu şekilde olacağını değil. Beni istemiyor olduğunu biliyordum ancak ölümümü isteyecek kadar nefret ettiğini... beklemiyordum doğrusu...
Günümüz
5.GÜN
Kahvemi bitirdikten sonra hızlıca içeriye geçmiştim. Arkamdan gelmemesinin sebebinin az önce ki şaşkınlığı olduğunu düşünüyordum. Kantine girdiğimde herkes birer köşede kendi aralarında konuşuyordu. Gözüm Ahu ile Alkım'ı bulunca onlara doğru ilerlemeye başladım. Yanlarına oturduğumda sohbete o kadar dalmıştılar ki beni fark etmediler. Bende arkama yaslanıp onları dinlemeye başladım. "Hadi canım! Her türlü erkeğe rastladım ama bir aşk dizisi izleyene ilk defa rastlıyorum. Gerçekten izledin mi onu?"
"Evet evet ay bu çirkef kızı hatırlıyor musun? Hani şu yelloz olan"
"Evet nasıl unutabilirim ki. Deli ediyordu beni ya. Bir ara o karakter yüzünden diziyi bırakacaktım diyebilirim. Çok sinsi bir şeydi"
"Dimi bence de. Hele o hilekar tavrı varya-"
"Ayol hiç deme onu. Tam komalık ya"
"Ama son bölümde nasılda paşa paşa gitmişti." İkisi de gülüşmeye başlamıştı. Güldükleri sırada Ahu beni görmüş olacak ki şaşırmıştı. "Güneş? Sen ne zaman geldin?"
"Az önce. Sohbete fazla dalmıştınız. Bende bir şey demedim o yüzden. Bölmek istemedim."
"Hm anladım. Bizde öyle dizilerden falan bahsediyorduk. Ay bir sürü ortak yönümüz varmış Güneşşşş"
"Belli belli" dedim gülerek. Ahu kızardığı zaman Alkım bunu fark edip kaçmak istercesine "Ee ben bize kahve yapayım ne dersiniz" diyerek masadan kalkmıştı. Onun bu tepkisine karşılık kendimi tutamayıp güldüğümde Ahu gözlerini benden kaçırmaya başlamıştı. "Hadi hadi söyle. Ne var aranızda." Panikleyerek gözlerini gözlerime dikmişti. "Hiçbir şey. O nereden çıktı. Yani yok. Olamaz. Hem niye öyle dedin ki? Var gibi mi gözüküyor. Ay çok mu belli ediyorum. Ayy yoksa onun bana karşı hisleri var mı? Acaba o da mı sevi-"
Ahu en sonunda orada olduğumu fark edince kaşlarını çatıp yavaş yavaş bana döndü. "Ben bunları sesli bir şekilde sana mı söyledim?"
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken başımı olumlu anlamda salladım. Eliyle başına vurarak iki yanına sallamıştı kafasını. "Neyse çok girmeyeceğim konuya. İstediğinde anlatırsın"
"Teşekkürler..." Bir süre sessizlik olmuştu.
"Asıl sen söyle... Sizin aranızda ne var?" Anlamaz bir şekilde kaşlarımı çattım. "Sizin derken. Biz kim?"
"Yapma Güneş. Bir aptal bile bence aranızda ki çekimi hisseder. Yani bir şey var ama tam olarak çözemiyorum ama hissediyorum. Bu arada 6. hislerime güvenirim."
"İyi de kimden bahsettiğini anlamadım bile..."
"Şuan da sana bakan kişiden bahsediyorum" Gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim ve tekrar Ahu'ya döndüm. "Ahu lafı dolaştırmayı çok mu seviyorsun? Açık açık söyle ne söylüyorsan. Gerçekten daraldım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.O. OKULU
Teen FictionHer şeyin normal olduğu bir okulda bir anda işler çığırından çıkar. Her şey bir cinayet ile başlamıştır. Öldürülen bir öğrenci... Okulda ki katil kim ? Katil mi ya da katiller mi demeliyim ? Akılların alamayacağı bu ortama girince sizde kaybolacaksı...