7.BÖLÜM

8 2 0
                                    

Ölüm vardı. Öyle ya da böyle herkesin başına gelecekti. Fakat herkes zamanı geldiğinde ölmek isterdi. Ölümü planlı bir şekilde ölmeyi kimse istemezdi. Ya da ölümünün başkasının elinden olmasını. Ama maalesef bu oluyordu... Bir çok kişi istemeyerek ölüyordu. Etrafta ki o midesiz insanlar bir sürü cana kıyıyordu. İşte onlar bizim burada olma nedenlerimiz. Onlar bizim katillerimiz. Teker teker bizi öldürüyordular. Ve bunu farklı farklı yollarla yapıyordular. Şimdiki kurban ise saçma bir oyun yüzünden ölüme adım atmıştı. Kendi isteği ile değildi ancak kendi adımlarıyla gitmişti oraya...

Ancak ne bir silah sesi duyulmuştu, ne de bağırma sesi. Yavaşça o tarafa döndüğümde Bora dışarıda duruyordu. Ancak kimse onu vurmuyordu. Aramızdan bir çocuk kapıya yaklaştı. "Bakın sadece göz korkutmak için yapmışlar diğer günler. Biraz göz korkutup gitmişler. Hepsi bize oynanan saçma oyunlardan biri. Ben gidiyorum."

Onun ardından bir kaç kişi daha onun peşinden koşarak dışarı çıktığında silah sesleri duyulmaya başlamıştı. Hemen arkamı döndüğümde işte bu sefer bağırma sesleri vardı.

Herkes içeriye doğru koşmaya başladığında olduğum yerde donup kalmıştım. Çıkışa döndüğümde kanlı bedenleri görünce daha çok kitlenmiştim. Şuan ne hareket edebiliyordum ne de konuşabiliyordum. Adeta donmuş kalmıştım. Vücudum titremeye başlamıştı. Birileri bana sesleniyordu ancak hareket edemiyordum. Bilnur'un sesini duydum. "Hadi gelsenize. Bora!! Hadi!!" Bora yanıma gelip beni kendime getirmeye çalışmıştı ancak ne fayda. "Sahra kendine gel. Sahra. Panikatağın sırası mı şimdi."

"Ne duruyorsunuz orada gelsenize Bora"

Hareket etmeye çalışıyordum ancak sanki biri bunu engelliyordu. "Olmayacak böyle"

Bir anda ayağımın yerden kesildiğini hissetmiştim. Ancak görüntü o kadar bulanıktı ki. Algılarım kapanmış gibiydi.

Silahın mermileri de bizim arkamızdan geliyordu. İçeriye girdiğimiz anda okulun camdan olan kapısı patlamıştı. Bütün çığlıklar birbirine karışıyordu.

Ayaklarım tekrar zeminle temas ettiğinde hala kendime gelememiştim. Herkes bana sesleniyordu ve hepsinin sesi birbirine karışıyordu. Başım dönmeye başlıyordu. Kendimi zor tutuyordum. Kusmam lazımdı. Hayır hayır. Etrafımdakilere bakmaya çalıştığımda hepsinin yüzü birbirine karışmıştı. Gözlerim kararmaya başlamıştı. En son dayanamayıp kendimi bıraktım...

**********

Uyandığımda Ahu hemen çığlık atmıştı. "Uyandı. Uyandı" Yavaş yavaş oturma pozisyonuna geçerken gözlerimi ovuşturuyordum. Ne olduğunu hatırlamaya çalışırken başıma kocaman bir ağrı saplanmıştı. Herkes yine etrafıma doluşmuştu. Gittikçe kalabalıklaşıyordu. Gürültü artıyordu. "Hey hey geri çekilin. Nefes alacak yer bırakın kıza."

Bunu diyen kişi Bilnur'du. Herkes onu dinleyerek geri çıkmıştı. Bilnur elindeki suyu bana uzattığında hemen alıp içmiştim. Sanki yıllardır su içmemiş gibiydim. Kendime geldiğim sırada ayağa kalktım ancak hızlı kalkmış olmalıyım ki başım dönmüştü. Hemen yanımda ki Bilnur'u tuttum. "Dur dur yavaş ol. Daha yeni kendine geliyorsun zaten. Biraz ağırdan al"

"Ben bir yüzümü yıkayıp geleyim"

"Tamam bende geliyorum seninle hadi gidelim" Bilnur ile beraber lavaboya gittik. Önce yüzümü daha sonra ise boynumu ıslatmıştım. "Daha iyi misin?"

"Evet evet teşekkürler"

"Bu hep olur mu?"

"Ne hep olur mu?"

"Yani sürekli korktuğunda falan donup kalır mısın?" İşte bundan bahsediyordu. Ne yani şimdi hemen bütün psikolojimi onun gözleri önüne mi sermeliydim. "Ara sıra. Devamlı değil"

K.O. OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin