3. BÖLÜM: KANITLA YA DA KAÇ

100K 9.5K 25.3K
                                    




Herkese selam, burayı bir okursak sevinirim:

Öncelikle çok güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim ama bir şeyi açığa kavuşturmak istiyorum. Bu kurgunun evreni tamamıyla benim hayal gücüm değil, vampir kültlerine dayanıyor. Bazılarınız tüm bu insan vampir birlikteliği benim fikrimmiş gibi düşünmüşsünüz ama birkaç kişiyi de olsa aydınlatmak istedim. İnsanların vampirlerle yaşaması, vampir kanı tüketmesi, binlerce yaşındaki vampirler, sentetik kan vs daha önce birçok kitap, dizi ve filmde kullanıldı. Ben bunlarla büyüdüğüm için herkes biliyordur diye düşünmüştüm (ki yaşıtlarımın çoğu biliyordur zaten) ama jenerasyon farkını hesap edemedim.

Yani siz Alacakaranlık, Vampir Günlükleri vs biliyorsunuz ama benim çocukluğumda Buffy ve Vampir Avcıları, Karanlıklar Ülkesi, Drakula, Gerçek Kan, Bıçak, Bitten, Karanlık Gölgeler, Melek, Vampir Akademisi, Gece Evi falan vardı. Bu saydıklarımın çoğunu tamamen izlemedim mesela, hiç sevmediklerim de var özellikle şu an yapılan görsel efektleri vs göz önüne alınca her şey çok farklı ama vampirlik edebiyatın içinde sandığımızdan çok daha uzun süredir var ve birçok şekilde işlense de belli başlı kült öğeler yer alıyor. Ve açıkçası ben Drakula'dan gelen vampirliği seviyorum, Edward'ı değil... (Edward'a laf atmıyorum, siz onu sevebilirsiniz bu tamamen kişisel zevk. Tatlı romantizm yerine biraz karanlık biraz gotik yanlarını seviyorum demeye çalışıyorum.)

Vampir Günlüklerini ve Orjinalleri izledim, Stefan ve Klaus sonsuza kadar en sevdiğim karakterler olacak ama o diziyle de bildiğiniz bir şey olduğu için bağ kuruyorsunuz bence... Klaus'u inanılmaz severim ama o kadar psikopat ve kötücül birini yazıp bunu romantize etmem. İzlerim ama yazmam. İzlerken sadece kendimden sorumluyum ama yazarken öyle değil.

Bu bir vampir kurgusu elbette benzeteceğiniz çok yapım olacak ama lütfen bunların birer klişe olduğunu unutmayın. Ben bu kurguya eğlenelim diye başladım, sonra muhakkak ngkabal dokunuşları olur ve baştaki klişelik özgün bir yere gider. Beni okuyanlar bunun böyle olacağını biliyordur. Ama asıl açıklamak istediğim kitabın ne tamamen benim hayal gücüm olduğu (bunun sebebi vampir kültürünü zaten çok sevdiğim için değiştirmek istememem, yani tabii ki kendim de sıfırdan olabildiğince özgün bir şey yapabilirdim ama zaten klişeyi en basit şekliyle yazmak istiyorum bunu anlatmak istedim. (Ne de) Doğrudan herhangi bir yapım ya da eserden esinlenme değil bir kültürden esinlenme. Kültürü değiştirmek istemiyorum, bu kültürü kendi tarzımda ele alacağım. Gümüşler, tabutlar ve sarımsaklara kadar...)

Yorumlara asla kızmıyorum kırılmıyorum bu arada benzetme yapabilirsiniz sadece açıklama yapmak istedim. Sizlerin kötü niyeti olmadığını biliyorum^^

Bu kadardı, umarım kendimi açıklayabilmişimdir. Sizi bölümle baş başa bırakayım...

Keyifli okumalar... 

NP: Ariana Grande, Bloodline

**

Sergi Amazon'un derinliklerinde yaşamları git gide tehlikeye giren Awa kabilesiyle ilgiliydi. Kabile Brezilya'nın uçsuz bucaksız ormanlarında göçebe bir hayat sürdürüyor. Bazı Avrupa kolonileri yüzünden varlıkları tehlike altındaydı. Köleliğe zorlanan kabile çocuklarını, hayvanlarını ve eşyalarını taşıyarak yer değiştiriyorlar.

Ormanın parçası olduklarına inanan kabile halkı doğumlarından itibaren hayvanlarla iç içe yaşıyor hatta onları evlat ediniyor ve kadınlar sincap ve maymun gibi hayvanları emzirebiliyor. Kabileden birinin emzirdiği hayvan hiçbir koşulda avlanmıyor, yemek için dahil öldürülmüyor. Çocuklar ve hayvanlar bir arada birbirlerinden ayrım yapılmaksızın büyüyorlar. Hayvanlar hanima; aileden biri olarak kabul ediliyor.

CANAVARIN DA KALBİ VARMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin