Herkese merhaba!
İyi bayramlar ve keyifli okumalar dilerim...
Yıldızımızı parlatmayı unutmayın lütfen;;
NP: Olivia Rodrigo, Vampire (Resmen cdkv için yazılmış şarkı sözleri...)
**
Geçen günleri düşündüğümde son bir haftam umduğumdan da sakin geçmişti. Ertesi sabah Dracula ile aynı yatakta uyanmak biraz tuhaflaşmıştı ama sanırım yüz ifadem beni ele vermişti, yataktan kalkıp gitmek için bahane bulan o oldu. Malikanede sık sık karşılaşsak da uzun konuşmaların içine girmiyorduk. Ondan beklenmeyecek kadar nazik davranması kafamı karıştırsa da şimdilik aramızdaki mesafe nihayet bana biraz nefes alanı bırakmıştı. Ve artık ben sormadıkça işimde ne yapacağıma karışmıyordu.
İyi ve kötü gelişmeler vardı. İyi gelişmelerin ilk sırasında kasabada hayatın neredeyse normale dönmesi gerekiyordu. Güvenlik ekipleri sürekli etrafta dolanıyor ve geceleri daha kalabalık oluyordu. Konuştuğum insanlar bu konuda epey rahatladıklarını itiraf ediyordu. Kötü gelişmelerden en çok canımı sıkansa birlikte çalıştığım ekibin tamamen dağılmış olmasıydı. Kasabada yaşananlardan ve bu kasabanın vampir popülasyonundan dolayı çoğu kasaba dışında buldukları işler için müzeden ayrılmıştı. Güvenlik görevlisi Earl emekli olmak istediğini söyleyince üzülsem de bunu da kabul etmek zorunda kalmıştım. Sonuç olarak asistanım Mera ve benim dışımda kimse kalmamıştı.
"Bu sefer yakışıklı birilerini seçtiğine emin ol," diye seslendi Mera ofisten çıkarken bana sırıtarak. Onun hala yanımda olması benim için büyük şanstı. Söylediğine gülerek başımı salladım ve bilgisayarımı açıp tekrar çalışmaya koyuldum. Yeni ekip oluşturmak sandığımdan zor oluyordu. Gündüzleri müzeyle geceleri Reyna'nın restoranıyla ilgilendiğim için başka bir şey düşünmeye zamanım kalmıyordu ki bu benim için iyiydi. Uzun zaman sonra ilk kez normal ve kendim gibi hissediyordum.
Hava ofisin ışıklarını açmamı gerektirecek kadar karardığında esneyerek ayağa kalktım. Jaluzileri indirip ofisi bana yetecek kadar lambasını açtım. Orta kısımdaki alandan fincanıma yeniden kahve doldururken telefonumun sesine doğru ilerledim. Güneş battığı zaman dakik bir şekilde telefonum çalıyorsa bunun tek bir anlamı olurdu.
"Selam gece kuşu," diyerek telefonu kulağıma yasladım ve fincanı doldurmak için yeniden koridora döndüm.
"Selam sana da amazon hayaleti, neler yapıyorsun?" Bu Reyna'nın vampir hayatına alışırken edindiği yeni espri anlayışı beni o kadar da güldürmüyordu ama bir ucundan komik olduğunu da kabul etmek zorundaydım.
"Başvuruları kontrol ediyorum, yarın birisi başlayacak onun için birkaç düzenleme yapıp hangi masayı versem diye düşünüyordum." Fincanı elime alıp topuklu ayakkabılarımın üzerinde bomboş malikanede bacaklarımı açmak için dolaşmaya başladım. Dev avizelerin gölgeleri duvarlarda dolaşıyordu ve başkası için korkutucu olsa da buranın havasını seviyordum.