Herkese merhaba ve keyifli okumalar dilerim^^Lütfen yıldızımı parlatırken elinizi korkak alıştırmayın, korkmayın yıldız tozu bulaşmaz parmaklarınıza ama bulaşsa da hiç fena olmaz;;;;;;;;
NP; Adele, Easy On Me
**
Herkes birinin bir şey söylemesini bekliyordu açıkça. Ama ben başka bir şey daha duymaya hazır olduğumu düşünmüyordum. Sessizlik kafamızın içinde birçok ve çoğu kötücül düşünceler halinde büyüyordu.
"Biri üzerimdeki aptal elbiseyi çıkarsın," dedim şoka girmiş şekilde. Bütün mesele elbisedeymiş gibi davranırsam bu saçmalık sona erer miydi?
"Seni de onlarla birlikte yakabilirim." Evelyn dedikleri kadın konuştuğunda kendime gelir gibi silkelendim.
"Yeter," dedi Vaha ona. "Rica ediyorum Evelyn." Pekala, rica mı ediyorsun... Gerçekten mi?
"Pekala," dedi kadın onun ricası önemliydi anlaşılan. "Senin ve benim konuşmamız gerekiyor. Ben mi kalayım sen mi gelirsin?" Hoyrat bakışları sadece Vaha'nın üzerindeydi ve ne tuhaftır ki gözlerinde şefkatten başka bir şeye göremedim. Vampir yanıltmacası olduğunu umuyordum.
"Kalıyorsun," dedi Reyna. "Ne konuşacaksanız burada konuşacağız." Bunca şey duyduktan sonra hala fazlasını kaldırabileceğine inanıyorsa pekala, ben yapamazdım ama onunla gurur duyduğuma emindim.
"Ben gidiyorum," dedim. "Herkese iyi geceler." Sanırım? Başka ne söyleyebilirdim. Yürümeye başladım ama duraksadım. Dönüp Reyna'ya baktım. O da en az benim kadar ne yapacağını bilmiyor gibiydi.
"Seni ararım yarın," dedi. "Tanrı aşkına Lu, şu aptal kıyafetlerden kurtul." Siniri bozuluyormuş gibiydi ki hak vermememe imkan yoktu. Hızlı hızlı başımı sallayıp oradan çıkmak için hareketlendim. Sidra'dan ses çıkmıyordu ve dönüp ona bakmak için bir kez daha durmak istemedim.
Restoranın kapısını arkamdan kapattığımda neredeyse "oh" diye bağıracaktım. Kafamdaki başlığı çıkarıp en son Reyna ile dedektifçilik oynamaya kalkıştığımızda arabamı buraya bırakmıştım, otoparkta beni bekliyordu. Birkaç kadehten fazlasını içtiğim geceler araba kullanmazdım ama şu an istediğiniz çubuğu üfleyebilirdim ve daha ayık olamazdım.
Aptal önlüğü çıkarıp başlıkla birlikte arabanın arkasına attım. İçime iç çamaşırlarından fazlasını giyinseydim elbiseden de kurtulurdum. Sürücü koltuğuna yerleşip dikiz aynasını kontrol ederken kendimle yüz yüze geldim.
Ve bir an kendimi suçüstü yakaladım.
Elimin tersiyle her şeyi silmeye başladım. Çoktan çıksa da dudağımdaki ruju, gözlerimi, yanaklarımı. Vites kolunun üzerine taktığım tokalardan birini alıp saçlarımı tepede dağınık bir topuz şeklinde hızlıca topladım. Ondan bana kalan hiçbir şey istemiyordum.
Ve neden yarın bir plastik cerrahi uzmanıyla görüşmüyordum ki? Tıp çok gelişmişti artık kendinize yeni bir yüz satın alabilirdiniz ve bu şu an bana çok mantıklı geliyordu.
Arabayı çalıştırdığımda farlar yandı ve önümü aydınlattı. Hemen çıkışın kenarında gördüğüm gölgeyle eğildim ve daha iyi görebilmek için gözlerimi kıstım. Başı bana doğru dönünce irkildim. Takım elbiseli epey uzun boylu bir vampir başını bana doğru çevirdi. Normal görünmüyordu ama nihayetinde bugün cadılar bayramıydı, gördüğüm kişi vampir bile olmayabilirdi. Başka bir zaman buna gülebilirdim de.
Bir vampire karşı işe yaramayacağını biliyorum ama yine de kapılarımı kilitlemek bana kendimi daha güvende hissettirdi. Yavaşça gaza basıp yolda ilerlemeye başladım. Onu geride bıraktığımda dikiz aynasından kontrol ettim, başını yine bana çevirmiş arabayı seyrediyordu. Tamam, bu gece için bu kadarı yeterliydi. Müzik çaları açıp dikkatimi dağıtması için en sevdiğim şarkıyı açtım ve sesli söylemeye başladım.