"Sen kimsin?"
Ellerini yavaş yavaş ağzımdan çektikten sonra korku içinde konuşmuştum."Asıl sen kimsin? Bu evde ne işin var? Yoksa... yoksa hırsız mı-"
"Saçmalama hırsıza benzer halim mi var?! O soruyu sana sormak gerek benim evimde ne işin var?"
Ev karanlık olduğundan kim olduğunu göremiyordum. Ama korkunç biri olduğu kesindi. "S-senin evin mi? Burası Taehyungun evi!" Dedim sinirle. Bu adam neyin nesiydi böyle.
Histerikçe kahkaha atarak duvarın yanındakı ışıkları açtı. Bu adamı ilk kez görüyordum. Siyah saçları, koyu gözleri, kiraz gibi dudakları, gözünün tam altındaki yara bu adam her şeyiyle mükemmeldi. Ahh bir dakika ben ne düşünüyorum böyle?
"Ben Taehyungun abisiyim."
Bir dakika o ne demişti Taehyungun abisi mi?
"Taehyungun abisi mi?"
"Evet. Yani üvey demeliydim. O benim üvey kardeşim."
"Namjoon hyung sen miydin?"
Elini saçlarına atarak arkaya taradıktan sonra bana yaklaşarak "Hayır Ben Jungkook. Jeon Jungkook. Galiba üvey kardeşim sana benden bahsetmedi." Demişti.
Bu yakınlık hiç iyi değildi onu geriye iteceğim zaman ayağıma batan cam parçalarıyla ağzımdan acı bir çığlık kopmuştu.
"Sikeyim! İyi misin?" Cevap vermemi beklemeden hızla beni kucağına almıştı.
"Hey ne yapıyorsun!"
"Senin sayende her taraf cam parçaları biraz daha orda kalsaydın ayağın kesik kesik olucak o yüzden salona götürüyorum seni."
Bir şey diyememiştim çünki ne diye bilirdimki haklıydı. Kemikli elleriyle çıplak bacağımı tutuyordu şuan. Ahh keşke eşofman giyseydimm.
Ayağımdan kanlar akıyordu. Beni koltuğa bırakarak "dur bekle ilk yardım çantası götürüp gelicem. Ayağını temizleyip saralım mikrop kapmasın." Diyerek gitmişti.
Arkasından baka kalmıştım. Adam gerçektende yakışıklıydı. Taehyungla alakası bile yoktu.
Üzerine giymiş olduğu siyah gömlek deri ceketle ve altına giymiş olduğu dar yırtık pantolonla taş gibi görünüyordu. Ayağındaki siyah botlar bile o kadar uyumluyduki kulağındaki halka küpeleri, boynundakı kolyeleri, kolundakı saat bile muhteşem ötesiydi.
Düşüncelere dalmışken ne zaman yanıma geldiğini bile görmemiştim.
"Sen niye evin içinde böyle geziyorsun? Taehyungun sevgilisi falan mısın?"
"Çüş yok artık Taehyungla ben" diyerek gülmeye başlamıştım. "Bi kere Taehyung benim tipim bile değil o benim en yakın arkadaşım. Hemde saatten haberin varmı uyuyorduk yanımda pijama olmadığı için Taehyung abisinin gömleğini ver-"
Aklıma gelen düşüncelerle cümlem yarıda kalmıştı. Oda sırıtarak bana bakıyordu. "Güzelmiş sevdim. İlk kez gömleğim birine bu kadar fazla yakışıyor."
Başımı yere eğdim çünki fazlasıyla utanmıştım. Şuan kıp kırmızı olduğuma yemin ede bilirdim. O an kendime lanet ettim keşke giymeseydim.
Eğilerek ayağımı ellerinin arasına alarak temizlemeye başladı. Bittiğinde ayağımı sararak ayağa kalktı. Gidecekken elinden tutarak dayandırdım. "Teşekkür ederim."
Gülümseyerek "Önemli değil." Dedi. Tam gidecekken bu kez kendisi arkaya dönerek yanıma geldi elini uzatarak "yeniden tanışalım." Demişti.
Uzattığı eli tutarak sıktım. "İsmim Park Jimin. Memnun oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon
Hayran KurguYer altı dünyasının en bilinen isimlerinden Jeon Jungkook ve kardeşinin sevimli arkadaşı Park Jimin.