üç

879 87 48
                                    

Cuma günü okul çıkışı eve gitmeden önce markete uğradı Sunghoon. Canı atıştırmalık bir şeyler çekmişti. Hazır haftasonuna girmişken bütün gün film izleyip abur cubur yemek istiyordu.

Market raflarında dolaşıp sepetini abur cuburla doldurdu. Fiyatına bakmadan alıp sepete atıyordu sadece. Babasının kredi kartı yanındaydı çünkü. Her ne kadar babasının haberi olmasa da.

Alacaklarını alıp kasaya geldi fakat kasada bir çalışan yoktu. Marketin içine bağırdı. "Kasaya bakabilir misiniz!" Hemen ardından bir çalışanın sesi duyuldu. "Hemen geliyorum!" Ardından rafların arasından koşarak gelen çalışanı gördü. Önlüğünü bağladığı için önüne bakmıyordu. Tam yan taraftaki standa çarpmak üzereyken Sunghoon yanına gidip onu tuttu. "Dikkat et." Çalışan irkilerek kafasını kaldırdığındaysa Sunghoon onu tanımıştı. Bu okula yeni gelen çocuktu. Sunghoon adını hatırlamadığı için yaka kartındaki isme baktı. Jaeyun.

Kısa bir bakışmanın ardından Sunghoon umursamadan kasaya dönüp sepetini boşaltmaya başladı. Jake de kasanın arkasına geçip birer birer ürünlerin barkodlarını taratıyordu. "Aynı okuldayız. Değil mi?" Sunghoon onu hemen tanısa da Jake tereddüt etmişti sanırım. "Evet." Sunghoon uzun uzun konuşmak istemiyordu. Bir an önce aldıklarını ödeyip eve gitmek istiyordu. "Hatta aynı sınıftayız. Heeseung'ın arkadaşısın. En arkalarda oturuyorsun." Sunghoon tek kaşını kaldırarak Jake'in yüzüne baktı. "Birazdan kimlik bilgilerimi söyleyecek gibisin." Jake mahçupca güldü. "Üzgünüm, istemeden insanları fazla gözlemliyorum." Sunghoon sorun olmadığını belirtmek için başını iki yana salladı.

Jake'in ürünleri geçirmesi uzun sürünce konuşmaya devam etti. "Yarın akşamki partiye gidiyor musun?" Sunghoon başını iki yana salladı. "Hayır, gitmeyeceğim." "Neden? Neredeyse bütün son sınıfların gideceğini duydum. Eğlenceli ortam olacağını söylüyorlar." Sunghoon bir yandan aldıklarını poşetliyordu. "Hoşlandığım bir ortam değil diyelim." Jake başını salladı. "Akşam dışarı çıkıp tek başıma eğlenmeyi yeğlerim." Son ürünü de poşete atıp parayı Jake'e verdi. "Tek başına sıkılırsan, her zaman arayabilirsin." Jake, Sunghoon'a samimi bir şekilde gülümsedi. Sunghoon da gülümsemesine karşılık verdi. "Pek sanmıyorum ama teklifin için teşekkür ederim." Jake gülümsemesini hiç bozmadan para üstünü Sunghoon'a uzattı. "Pazartesi görüşürüz o zaman." Sunghoon nezaketen gülümseyip başını salladı ve marketten çıktı. Mümkünse pazartesi de görüşmek istemiyordu.

---

"Bizimle gelmek istemediğine emin misin?" Heeseung arabasına doğru giderken Sunghoon ile konuşuyordu. "Eminim. Daha kaç kere soracaksın?" Heeseung arabanın kapısını açıp koltuğa oturdu. "Tamam, kararını değiştirirsen haber ver. Şimdi gidip Jia'yı alacağım. Sonra görüşürüz." Sunghoon'dan birkaç mırıltı duyunca telefonu kapatıp kenara koydu. Ardından arabayı çalıştırıp yola çıktı.

Jia'nın evi fazla uzak değildi. Arabayla yaklaşık beş dakika kadar sürüyordu. Bu yüzden kısa sürede varmıştı. Jia'ya mesaj atıp geldiğini söyledikten sonra arabadan inip evin kapısına yaklaştı. Arabanın içinde beklemesinin saygısızlık olabileceğini düşünmüştü.

Bir süre sonra kapı açıldığında karşısında gülümseyen Jia'yı gördü. Heeseung sevgilisini baştan aşağı süzdü. Üstünde siyah askılı bir bluz ve onun üzerinde de salaş gri bir hırka, altında ise beyaz kot şort vardı. Kasmayıp basit giyinmişti. Jia'nın tarzı buydu.

"Ben çıkıyorum!" Evdekilere bağırdıktan sonra kapıyı çekip çıktı. Heeseung'a yaklaşıp kollarını ensesinde birleştirdi. "Bu akşam da çok güzel olmuşsun." Jia gülümseyip sevgilisine küçük bir öpücük verdi. "Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı olmuşsun." Heeseung gülümsemekle yetindi. Daha sonra beraber arabaya binip partiye doğru yola çıktılar.

Parti evine gelince arabadan inip beraber eve doğru yürüdüler. Evden gelen müzik sesi bütün sokakta yankılanıyordu. Bir komşunun şikayet etmesi an meselesiydi. Eve girdiklerinde Heeseung etrafta arkadaşını aradı. Omzuna bir el dokunduğunda irkilerek arkasını döndü. Bu, arkadaşı Beomgyu'du.

"Gelebildin sonunda!" Heeseung goz devirdi. "Geç kalmışım gibi konuşmasana." Beomgyu dönüp Jia'ya da selam verdi. Jia da ona aynı şekilde karşılık verdi. Heeseung'ın çoğu arkadaşıyla yakın değildi.

"Benimkiler ileride hemen bir selam verip geleyim." Heeseung başını sallayınca Jia uzaklaştı. "Sunghoon her zamanki gibi yok sanırım?" Heeseung başını sallayarak Beomgyu'nun tahminini onayladı. "Sadece bir sefer olsun yargılamadan bize yaklaşsa sever aslında. Değil mi?" Beomgyu kolunu Heeseung'ın omzuna attı. "Bir insanın seni sevmesi için bir sefer yeterli değil Beom." Beomgyu yüzünü buruşturup Heeseung'ı itti. Bu sefer Heeseung gülerek kolunu Beomgyu'nun omzuna attı. "Şaka yapıyorum, şaka. Gel hadi, içecek bir şeyler alalım." Biraz ilerdeki masaya gidip kendilerine içecek aldılar.

---

"Sunghoon gelmemekle iyi yapmış. Bu parti çok sıkıcı!" Jungwon sevgilisine baktı. "Sen bile kendi partin hakkında böyle söylüyorsan davetliler ne düşünüyordur, kim bilir?" Jay, Riki'ye döndü. "Riki şebeklik falan yap. Eğlendir bizi." Riki Jay'i umursamadan karşısına oturup içkisinden bir yudum aldı.

Arkasından gelip ona sarılan kolların sahibine baktı Heeseung. Tabiki de sevgilisi Jia'ydı. "Nasılsınız bakalım?" Jia, Heeseung'ın saçlarının arasına bir öpücük kondurdu. "Bu iğrenç partide sıkılmakla meşgulüz." Jia gülerken Jay surat astı. "Hey, partime sadece ben hakaret edebilirim." Heeseung gülerek başını salladı. Jia, Heeseung'ın arkasından çekilip yanına, koltuğun kenarına, oturduğunda bir eli sevgilisinin omzunda dolaşıyordu. "Partinin havası kaçtıysa biz de mi kaçsak artık? Sadece ikimiz dah çok eğlenebiliriz." "Vay..." Sunoo aşağılayıcı bir şekilde fısıldadı. "Jia... İkimizin de ailesi evde." Jia sevgilisine iyice yaklaştı. "Sorun değil. Başka bir yere gideriz." Heeseung onu kibarca kendinden uzaklaştırdı. "Sarhoş olmuşsun. Seni doğruca evine bırakacağım." Jia somurtarak ayağa kalktı. "Hiç eğlenceli değilsin." Heeseung da önündeki orta sehpadan eşyalarını alıp ayağa kalktı. "Madem öyle, biz gidelim artık." Jay başıyla onayladıktan sonra elini salladı. Onları kapıya kadar geçirmeyecekti.

Heeseung, sevgilisini belinden tutup kendiyle birlikte kapıya doğru yürümesini sağladı. Jia'yı ön koltuğa oturttuktan sonra kendisi de şoför koltuğuna oturdu. Jia, evine doğru giderken bile sızlanmaya devam ediyordu. Geceyi böyle sonlandırmak istemiyordu sadece.

Sonunda Jia'nın evine vardığında arabadan inip Jia'nın da inmesine yardım etti. Evin kapısına kadar eşlik etti. "Anahtarın var, değil mi?" Jia başını salladı. "Evet. Çantamda." Jia eğilip çantasındaki anahtarı aramaya başladı. Beklediğinden uzun sürdüğünde Heeseung çantayı Jia'nın elinden aldı ve anahtarı kendi aradı. Çok kısa bir sürede bulduğunda kapıyı açtı. "Şimdi doğruca yatağına gidip uyuyorsun. Zaten geç oldu. Daha da geçe kalırsan sabah baş ağrın olur. İyi geceler güzelim." Heeseung gülümsediğinde Jia dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. "İyi geceler sevgilim." Ardından içeri geçip kapıyı kapattı.

Heeseung arabasına bindi. Tekrar partiye gidecek hâli yoktu bu yüzden eve sürdü. Jay'e daha sonra neden erkenden eve gittiğiyle ilgili açıklama yapabilirdi.

Arabadan inip eve girmek üzereyken telefonu çaldı. Gecenin bu saatinde birinin araması onu biraz endişelendirmiş olmalı ki panikle telefonunu cebinden çıkardı. Arayan Sunghoon'du. Bu saatte uyumadığına göre muhtemelen tek başına bara gitmişti. Aramayı cevaplandırıp telefonu kulağına götürdü. Arkadan gelen yüksek sesli müzik Heeseung'a tahmininde yanılmadığını göstermişti.

"Efendim Sunghoon?"

"Heeseung. Hemen buraya gelmen lazım. Neler gördüğüme inanamayacaksın..."

---

GECIS BOLUMLERI BITTI SONRAKI BOLUMDE BASLIYORUZ AAAAAAAAAAAAA

bu arada bundan sonra bir aksilik olmadigi surece her hafta cuma gunu Bet You Wanna'ya yeni bolum gelecek efendim bilginize

haftaya gorusuruz COK HEYECANLIYIM SOK OLUCAKSINIZ

bet you wanna || heejakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin