on beş

500 53 20
                                    

"Sunghoon uyan artık! Geç kalıyoruz!"

"Beş dakika ya. Sadece beş dakika daha."

"Olmaz kalk!"

"Hayır."

"Hayır mı?" Jake yatağında yatan Sunghoon'a yaklaştı. "Hayır mı dedin sen?" Sunghoon gözleri hâlâ kapalı başını salladı. "Bana bak Uyuyan Güzel. Eğer seni öperek uyandırmamı falan bekliyorsan, böyle bir şey olmayacak." Sunghoon güldü. "Geçen gece öyle demiyordun ama?" Jake göz devirip yataktan uzaklaştı. "Tek seferlik bir şeydi o. Hem sen onu hâlâ unutmadın mı?"

Uykusu açılan Sunghoon gözlerini açıp yattığı yerde dikleşti. "Pek unutulası bir öpücük değildi." dedi pişkin pişkin. Jake odadaki koltuğun üstünden aldığı yastığı Sunghoon'a fırlattı. "Çok konuşma da hazırlan. Annen kahvaltı hazırlamış. Bekletme bizi." dedi ve odadan çıktı.

Jake bir haftadır Sunghoon'un evinde kalıyordu. Jake ilk başlarda ailesinden çekiniyor olsa da yavaş yavaş alışmış eğlenceli vakit geçirmeye başlamıştı.

Sunghoon ise garip bir şekilde bu durumdan çok memnundu. Jake ile kalmak eğlenceliydi. Her sabah onunla uğraşmak güzeldi. Okula beraber gitmek güzeldi. Sabah uyandığında gördüğü ilk yüz olması güzeldi. Jake'in buradaki varlığı hoşuna gidiyordu işte.

Sunghoon okul formasını giyip çantasını aldıktan sonra odasından çıktı ve mutfağa girdi. Annesi ve Jake çoktan masadaki yerlerini almıştı. "Sonunda kalkabilmişsin." diye şakalaştı Bayan Park. Sunghoon göz devirerek yerine oturdu. "Tamam, anladık. En geç ben kalkıyorum." Annesi ve Jake güldüler.

"Heeseung mesaj attı. Bizi almaya gelecekmiş." Sunghoon bugün Jake ile yürümeyecekleri için canı sıkılsa da belli etmedi. "Gelsin tabii. Arabası var ama bizi yürütüp duruyor. Cimri baya." Daha sert konusacaktı aslında. Tabii annesi karşısında oturuyor olmasaydı. "Öyle deme çocuğa. Benzin kaç para, haberin var mı senin? İki adım yer, yürüyüver." diye korudu Bayan Park Heeseung'ı. "Oğlun ben miyim, Heeseung mı belli değil..." Jake güldü.

Jake ve Sunghoon kahvaltılarına devam ederken Bayan Park cüzdanını alıp geldi. Sunghoon'a harçlık verdikten sonra Jake'e de aynı miktarda para uzattı. "Hiç gerek yok, teşekkür ederim."

"Jake al şunu artık. Dışarı çıkıyorsun, para lazım olur."

"Ben alamam. Gerçekten gerek yok."

"Ya bu parayı alırsın ya da akşam kalacak başka yer bulursun."

"Anne!" Annesi omuz silkip Sunghoon'u duymazdan geldi. Sadece Jake ile muhatap oluyordu.

Jake mecbur kalıp istemeye istemeye parayı aldı. "Daha sonra ödeyeceğim." Bayan Park onaylayarak geçiştirdi. Tabii ki geri ödemesine de izin vermeyecekti.

"Gidelim artık." dedi Sunghoon masadan kalkarken. Jake'i elinden tutup evin çıkışına sürükledi. "Görüşürüz anne!" "Görüşürüz Bayan Park!" Ardından evden çıktılar.

"Annene çok mahçup oluyorum."

"Saçmalama, harçlık aldın alt tarafı. Hem annem seni çok sevdi. İçinden geldiği için böyle yapıyor yani, zorunda hissettiği için değil."

"Biliyorum ama yine de..."

"Jake böyle düşünme. Bizim misafirimizsin ve ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Mahçup olacağın hiçbir durum yok."

"Haklısın sanırım. Üzgünüm."

"Hayır, özür dileme. Of kendimi keseceğim şimdi. Niye özür diliyorsun ya."

"Öyle gerek gibi hissettim."

Sunghoon Jake'in bir elini zaten bırakmamışken diğerini de tuttu. "Jaeyun. Sen annem, babam ve kardeşim için aileden gibisin artık. Onlardan çekineceğin bir durum yok. Utanacağın bir durum yok. Bir ihtiyacın olduğunda da yardım etmekten sakınacakları bir durum yok. Lütfen onları yanlış anlama tamam mı? Sana acıdıkları falan yok, sadece yardımcı olmaya çalışıyorlar." Jake dudaklarını ısırıp başını salladı. Ağlamasına ramak kalmıştı. Son zamanlarda fazla duygusaldı.

bet you wanna || heejakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin