dört

853 82 36
                                    

"Heeseung. Hemen buraya gelmen lazım. Neler gördüğüme inanamayacaksın..." Heeseung Sunghoon'a göz devirdi. "Ne diyorsun Sunghoon? Sarhoş musun yoksa? Bak zaten yoruldum, hem geç oldu. Rahat bırak beni."

"İnan bana, sarhoş olsam şu an gördüklerim daha mantıklı bir hâl alırdı. Konum atıyorum, çabuk gel."

"Gelmi-" Heeseung cümlesini bitiremeden Sunghoon telefonu yüzüne kapatmıştı. Heeseung gitmek istemiyordu. Sunghoon mesaj olarak konumunu attığında boş boş mesaja baktı. Barın yerini biliyordu. Tenha bir yerdi. Arkadaşını orada sarhoş bir şekilde tek başına bırakmaya gönlü el vermedi. Evet, hâlâ sarhoş olduğunu düşünüyordu. Girmek üzere olduğu evden uzaklaşıp tekrar arabasına bindi. 

Sunghoon'un attığı konuma geldiğinde arabadan inip içeri girdi. Araba kullandığı için bütün gece içmemişti bu yüzden mekandaki ağır içki kokusu onu rahatsız etti. Fazla büyük bir yer değildi. Etrafa biraz göz gezdirdiğinde Sunghoon'un biraz ilerdeki bar sandalyesinde oturduğunu görmüştü. Şok içinde bir yere odaklanmış bakıyordu.

Heeseung, Sunghoon'un yanına gitti. "Park Sunghoon! Eğer beni buraya şoförün olmam için çağırdıysan seni çok fena pataklayacağım." Sunghoon yüzündeki ifadeyi bozmadan Heeseung'a döndü. "Seni kullandığım falan yok. Gördüğüm şeyi sana anlatsaydım bana asla inanmazdın. Kendi gözlerinle görmen gerekiyordu." Daha sonra az önce baktığı yeri gösterip tekrardan o yöne döndü. Heeseung da kafasını o yöne çevirdiğinde Sunghoon'un neden bahsettiğini anlayamamıştı. Bir grup insan dans ediyordu işte. Buna mı şaşırmıştı bu kadar? "Sunghoon, sarhoş olmadığına emin misin? İnsanların burada dans etmesi kadar normal bir şey yok çünkü." Sunghoon, Heeseung'a bakmadan konuştu. "Dikkatli bak." Uğraştırmak yerine direkt söylese olmaz mıydı? Heeseung göz devirip tekrar dans pistine baktı.

Kalabalık değillerdi. Beş kişilerdi. Yüzü kendisine dönük üç erkek ve arkası dönük iki kadın vardı. Gerçi birinin kadın olduğundan pek emin değildi. Bir kadına göre fazla yapılı bir vücudu vardı. Altındaki etek de kaslı bacaklarını ortaya çıkarıyordu. Kadın veya erkek olarak etiketlemekten vaz geçti. Ama Sunghoon'un hâlâ neden bahsettiğini çözememişti. Dans edenler yer değiştirdiğinde Arkası dönük iki kişi, sonunda yüzünü Heeseungların olduğu tarafa dönmüştü. Heeseung gördüğü tanıdık yüzle donakaldı. Burada görmeyi beklediği en son kişi bile değildi. Onun burada ne işi olabilirdi ki?

Sunghoon, Heeseung'ın şaşkın suratına döndü. "Sence ikimiz de sarhoş olmuş ve hayal görüyor olabilir miyiz?" Heeseung bugün hiç içmemiş olmasına rağmen o bile emin değildi. Şok içinde kafasını salladı. "Hiçbir fikrim yok." Sunghoon bardağındaki son yudumları da dikip ayağa kalktı. "Hadi yanına gidelim." Heeseung, Sunghoon'u kolundan tutup durdurdu. "Saçmalama. Neden öyle bir şey yapalım?" Sunghoon kolunu Heeseung'dan kurtardı. "Belki en büyük sırrını öğrenmişizdir ve şantaj için kullanırız." Heeseung derin bir nefes bırakıp göz devirdi. Birinin başına bela olmak falan istemiyordu. "Hayır Sunghoon. Yürü gidelim, seni de eve bırakayım." Sunghoon kaşlarını çattı. "Hayır ya, gitmek istemiyorum ben! Onunla biraz uğraşmak istiyorum. Hadi Seung, lütfen~!" Heeseung bıkkınlıkla nefes verdi. Sunghoon onu çok yoruyordu. "Tamam. Ama yanına gitmeyeceğiz. Gidip karşısına oturalım. Bakalım bizi görünce ne yapacak." Sunghoon başını sallayıp hemen dans pistinin yakınındaki masaya koştu. Heeseung da arkasından ona yetişti.

Locanın koltuğuna oturup tanıdıkları çocuğu izlemeye başladılar. Beş dakika geçmeden izledikleri çocuk onları fark etti. Göz göze geldiklerinde Sunghoon sırıtıp el salladı. Nereden bakarsanız bakın sinir bozucu görünüyordu. Çocuk onları umursamadan biraz uzaklaştı. Ama paniklemiş görünüyordu. Çok geçmeden de dayanamayıp yanlarına gelmişti.

bet you wanna || heejakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin