3. Bölüm - "Babası kim?"

148 10 76
                                    


Keyifli okumalar...

...☕...

"Daha önce niye söylemedin?"

"Öyle olması gerekiyordu Erva."

"Şimdi ne olacak peki?"

"Neden kızımı arıyorsunuz? Önce onu söyle.."

"Bilmiyorum. Arda'dan öğreneceğiz. En son ne zaman gördün kızını yada ne zaman konuştun?"

"Üç hafta kadar oldu. Kampa gideceklerdi okul ile beraber. Çok heyacanlıydı.."

"Yurtdışına kaçırılmış."

"Nasıl olur? Aklım almıyor!"

Ellerini saçına geçirmiş odada dönüp duruyordu. Öfke ve korku içinde ne yapacağını bilemiyor, kızının başına gelenlerden kendisini sorumlu tutuyordu.

"Altay otur şuraya, başım döndü."

"Hepsi benim yüzümden, sahip çıkamadım."

"Bırak kendini suçlamayı da otur artık."

Koltuğa kendini bırakmış, bu defa da sıkıntı ile bacağını sallamaya başlamıştı.

"Kaç yaşındaydı?"

"On dört yaşına yeni girdi."

"Babası olarak sen gözükmüyordun. Hakkında araştırma.."

"Göreve girdiğimde adım ve soyadım değiştirildi."

"Annesi nerede peki?"

Dolan gözlerini siyah gözlere çevirmiş, cevap vermek istesede bir yumru oturmuştu boğazına. Nefes almakta zorlanmaya başladığında başını eğerek ellerini yüzüne kapattı. Ayaklanıp yanına yaklaşan Erva ise elini omzuna atarak sırtını sıvazladı.

"Kurtaracağız kızını. Önce Arda ile konuşup durumu bildirelim."

"Adam gibi babalık yapsaydım şimdi kızım yanımda olacak.."

"Altay kendini suçlamakla bir yere varamazsın."

Ellerini yüzünden çekip derin bir nefes aldı. Gözlerindeki yaşları artık gizlemeye çalışmıyordu. Ayağa kalkıp Erva'ya sarılırken içindeki acıyı bastırmak ister gibiydi.

"Yardım et."

Yardım isteyen genç adamın sarılması ile bir an ne olduğunu anlamamış, içeri giren Arda ile aniden kendisine gelmişti. Boynuna sarılan genç adamın sırtını sıvazlayıp geri çekilerek "Elini yüzünü yıka gel, konuşalım." demişti.

Banyoya yönelen Altay ile kendiside kahve makinasından kahve alıp koltuğuna geçti. Arda hala kapının önünde durmuş, çatık kaşları ile olan biteni anlamaya çalışıyordu.

"Ne oluyor sarmaş dolaş?"

"Konuşmamız lazım."

"Hemen göreve çıkman lazım."

"Konuşmadan olmaz."

Birkaç adımla masaya yaklaşıp ellerini masaya dayayarak eğilmişti.

"Emirleri ben veriyorum."

"Göreve çıkacak kişi benim. Ya oturur beni dinlersin yada göreve çıkacak başka birini bulursun."

"Emrime karşı mı geliyorsun?"

Kahvesinden bir yudum alarak geri yaslanmış, koltuğunu hafifçe sağa sola hareket ettirmişti.

"Karşı demeyelim. Şart koşmak diyelim."

MEYYİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin