6. Bölüm - "Ne saklıyorsun?"

91 7 5
                                    

Keyifli okumalar..

Yorumlarda buluşalım.

..☕..

Saklandığı ağacın arkasında bir süre beklemiş, kurşun yağmurunun dinmesi ile karanlık geceye karışmak adına yerde sürünmeye başlamıştı.
Şehir dışına çıktığında ilk iş ormanlık araziye dalmak olmuş, arabayı ağaca çarparak durdurmuştu. Başından hafif yaralansa da vakit kaybetmeden araçtan inerek kendisini ilk gördüğü ağacın arkasına atmıştı.

Arkasından gelen iki araçtan adamlar sürü ile inerken kurşun yağmuru başlamış, nefes bile almadan olduğu yerde beklemişti. Şimdi ise karanlık geceyi örtü yaparak kaybolmaya koyulmuştu. Geri çekilerek bir ağacın dibindeki yaprakların altına gömülmüştü. Duyduğu hışırtı seslerinden kendisine yaklaşan adamların kaç kişi olduğunu anlama çalışıyordu.

Başını çarpmış olması işini zorlaştırırken arada gözleri kararır gibi oluyor, başı dönüyordu.
Birkaç adım uzağına kadar yaklaşan adamlar ile nefesini tuttu ve gözlerini kapattı. Tüm algıları harekete geçmiş, en ufak kıpırtıyı hisseder olmuştu. İki kişinin dibine kadar yaklaştığını sezmesi ile aniden gözlerini açarak atik bir hamle ile harekete geçmiş ve ikisininde ensesine sert bir darbe indirerek bayıltıp kimsenin görmediğinden emin olmuştu.

Gece kendisini ölesine saklıyordu.
Gecenin gölgesiydi..
Gölgelerin efendisi.

Silahını kontrol ederek sırtını genişçe bir ağaca yaslamış, dilinde zikrini dolandırırken tek tek avlamaya geçmişti. Ormanda silah sesleri yankılanırken gözler her kurşunda çıkan cılız ışıklara çarpıyordu.

Her attığını vuruyor, etrafını sarmaya çalışan adamlara fırsat vermemek içinse ağaçları siper edinerek geri çekiliyordu. Ne kadar daha böyle devam edecekti bilinmez ama pes etmeye niyeti yoktu.
Karşısındakilerin kim olduğunu bilmese de kendisini öldürmek yada esir almak istediklerinden emindi.

Elini başına götürerek kanayan yarısını kontrol etmişti. Başındaki zonklama artarken kalp ritmide git gide bozuluyordu. Dilinde 'Ya Hayyu ya Kayyum! Bi rahmetike esteğîsu.' zikri dönmeye devam ederken biraz daha direnç kazanıyor, silahın kabzasını daha sıkı kavrıyordu.

Sırtını yasladığı ağacın yaprakları esen rüzgar ile salına salına yere düşerken duyduğu silah sesleri ile hafifçe omuzlarını dikleştirmişti. İki grup arasında çatışma çıkmış ve grubun birisi kendisine destek kalarak gelmişti.
Bunu, Altay'ın silah sesini duyduğunda anlamıştı. Kısa süren çatışma son bulurken karşı taraftan gelen kişiyi görmesi ile ağacın arkasından çıktı.

"Geç kaldın doktor."

"Yerini bulmak zor oldu."

"Silahının sesini duyana kadar şehit olmak için kendimi hazırlamaktaydım."

"Silahımın sesi mi?"

"Evet. Sonuçta kaç kişi 'Sarsılmaz sr38' kullanır ki?"

"Keskin zekana hayran kalmamak elde değil bebeğim."

Duyduğu sözlere gözlerini devirmekle yetinirken silahını beline takarak kendilerine yaklaşan ikizleri farketti.

"Yalnız gelmemişsin."

"Çok yardımları oldu."

Aldığı nefesi uzunca verip yanından uzaklaşmak için birkaç adım atmıştı ki gözleri aniden kapanarak yere yığıldı. Duyduğu son ses ise kendisine yaklaşmak için yaprakları ezerek hışırdatan adımlar olmuştu.

MEYYİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin