25-i la la love you babe

516 69 85
                                    

"Piyanon olduğunu bilmiyordum."

"Gelsene."

Hyunjin, çektiği koltuklu taburenin yanını patpatlamış, rahatça oturabilmesi için iyice kenara kaymıştı. Yanına oturduğunda onun kokusunun diğer odalara nazaran burada daha baskın olduğunu sezmişti. Tüm vaktini burada geçiriyor olmalıydı.

"Ne çalmak istersin," diyerek ona döndü. Eliyle ensesini kaşımıştı. "Ben Baby Shark ve Hey You dışında hiçbir şey çalamıyorum, haberin olsun."

Jeongin dudaklarını birbirine bastırarak gülmesini engellemeye çalışsa da başarısız olmuş, hızlıca kendini toparlayıp sarışın çocuğa dönmüştü.

"O zaman sana favorilerimden çalayım."

Uzun ince kemikli parmakları siyah beyaz tuşlara dokunduğunda çıkan şarkıyla Hyunjin kahkaha atmıştı. Ciddi olamazdı; bir de söylemeye başlamıştı.

"Baby shark do-do-do, mommy shark do-do-do..."

Uzun boylu oğlan da kendi tarafındaki notalarda gezinmeye başlamış, ikili bir süre yüksek sesle gülüşerek bu çocuk şarkısını söylemeye devam etmişti. Jeongin bunu sonsuza kadar yapmak istedi bir an.

"Tamam, cidden favorini bana çalar mısın?"

Bir süre düşündü. Parmakları klavyede gidip geldi ve sonunda çalmaya başladı.

Siyah saçlı çocuk, parçaya devam ettiği sırada diğeri aklına bir fikir gelmiş gibi yerinden fırlamış, çocuk şaşkınlığını gizleyemeyerek birkaç yanlış tuşa basmıştı.

Hyunjin, Clementi Sonatina dolan evindeki bu eşsiz manzarayı kaçırmak istemiyordu yalnızca. Önce rafında bekleyen makinesini alıp gizlice birkaç kare çekti, ardından odadan ayrılıp çabucak geri geldi.

"Ne yapıyorsun?"

"Hayır," diyerek eliyle hareketler yaptı hızlıca. "Sakın bana bakma, devam et."

Jeongin kıkırdadı. Defterine onu mu çiziyordu yoksa? Hayır, bunu şu anda düşünemezdi. Zira bu fikir giderek kızarmasına ve parmaklarının kitlenecek duruma gelmesine sebep oluyordu.

Aralıksız birkaç dakika daha çaldı. Fakat sonra bileğinin -özellikle sağ bileğinin- kramp girmiş gibi acımaya başladığını hissetti. Beyninden gelen komut olmasa, onun için burada gecelere kadar çalacağını biliyordu.

"Hey, neden durdun?"

"Bileğim..."

Sarışın çocuk elindeki defteri ve kalemi kenara atıp oturduğu yerden kalktı. Jeongin'in tabureden doğrulması için yardım etti.

"Gel şöyle," diye mırıldandı. Bu sırada bir eliyle bileğini ovuyor, diğer eliyle de belinden kavrıyordu. Onu kaldırmış, az önce kendi oturduğu koltuğun yanına oturtmuştu. "Buz getireyim mi ya da krem belki?"

"Otur sadece."

Bir anlık kararsız kalsa da Jeongin'in istediğini yapmış, yanına oturup parmaklarını yeniden onun bileğinde gezdirmeye başlamıştı.

"Evinde en çok burayı beğendim."

Senin kokunu, anılarını en çok hissettiğim yer burası.

"Bomboş olmasına rağmen mi?"

"Boş değil," dedi Jeongin. Gözleri vitrindeki tüm fotoğraflarda gezindi. Oradan da duvara asılmış hyunpic imzalı tuvallere baktı. En son asıldığı belli olan tilki eskizine hayranlıkla baktı. "Buraya sevdiğin şeyleri koymuşsun, benim gözümde gayet dolu görünüyor."

memory of your scent - hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin