13-look how they shine for you

474 85 33
                                    

Terden sırılsıklam olmuş tişörtünün kenarlarına bakıp iç çekti. Şu an krem rengi soğuk zemine çöküp ağlamak istiyordu. Sifonu çektiğinde dün akşam kazandığı tüm moralin ve inancın, öğle yemeğinde yediği üç lokmayla beraber lavabodan akıp gittiğini hissetti. Kendinden elinde olmadan nefret ediyordu şimdi. İyi değildi, şu an iyi dışında her şey olabilirdi ama iyi değildi. Yüzüne yeniden su vurdu. Çok geçmeden kendi kendine mırıldanmaya başlamıştı.

Acınacak haldesin. Yardıma ihtiyacın olduğunu biliyorsun fakat kimse seni kurtaramayacak, bunu biliyorsun. Zorlamana gerek yok. Onlar senin bu halini bilmeden gayet mutlu. Böylesin artık, kabul et böylesi daha az acı verecek...

Midesinin içten içe burkulduğunu hissetti. Görünmez bir el dışarıdan karnına doğru bıçak saplıyor ve onu orada acımasızca çeviriyordu sanki. Parmaklarını lavabonun mermerine dayandırarak yavaşça yere yığıldı. Bir eliyle de karnına bastırıyordu. İki büklüm durup sessizce gözyaşı dökmeye başladı. Burada öleceğim ve kimsenin haberi olmayacak, diye düşündü.

Bana güveniyor musun? Bunu birlikte aşacağız.

O zaman şu anda neredesin? Sana güvendiğimi söylemiştim.

Jeongin. Ben buradayım, iyi olacaksın.

İyi olmayacağım, asla iyi olmayacağım.

Jeongin!

"Jeongin! Bana bak. Buradayım!"

"Gerçekten, burada mısın?"

"Evet, evet buradayım," diyerek yatıştırmaya çalıştı Jeongin'i. Vücudunun üst kısmı sırılsıklam olmuştu ve siyah saçlarının kakülleri alnına yapışmıştı. "Daha erken gelmediğim için özür dilerim."

Jeongin, midesine baskı yapan gizli ellerin yok olduğunu sanıyordu şimdi. Geriye titremesi ve gözyaşları kalmıştı. Az önce hissettiği acılar, hepsini kendi yaratmış bile olabilirdi. Koyu kahverengi gözleriyle karşısında duran sarışın çocuğa baktı. Gözlerindeki endişe, yüzündeki ifadeyle kuşkusuz örtüşüyordu. Ağlamasını durdurur gibi oldu.

Hyunjin, kalkmak için yeltendi lakin çocuk titreyen parmaklarını tek hareketle onun sağ bileğine dolamıştı. Amacı onu bu oturup kaldığı yerden kaldırıp bir an önce lavabodan çıkmalarıydı. Ortamın basıklığından mı, az önce şahit olduğu manzaradan mı bilmiyordu. Şimdi stresten o da terlemeye başlamıştı.

"Beni bırakma. Lütfen," dedi dudakları titrerken. Sanki azıcık daha yumuşak tutsa, Hyunjin kaçıp gidecekmiş gibi kalan son gücüyle onun bileğini sıktı. "Yardıma ihtiyacım var. Beni bırakma..."

 ***

🔥SKZ🔥

Changbin:
Biz stüdyoya geçtik dersi biten damlasınn

Jisung:
Gelirken içecek bir şeyler alın dilimiz damağımız kurudu burada

Felix:
Ben ciktim simdi seungmini de aldim
Tamam soda aliriz o zmn

Minho:
Beni bekleyeceksiniz maalesef
Çıkışta öğrenci işlerine uğramam gerek

Jisung:
Chan sorun olmaz dedi akşama kadar burdaymışız
@Jeongin @Hyunjin sizin alışveriş hala bitmedi mi
Dersi bugün de astınız galiba
Oh dünya size güzel ha😒

Felix:
Neyli iciyosunuz

Jisung:
Neyi neyli
Ha?

Felix:
Soda aliyoruz ya 🤔
Neyli alaliimm

memory of your scent - hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin