"Oğlum niye ben de yapmak zorundayım?"
"Kanka ev sahibisin, yalnız bırakma çocuğu diye."
Hyunjin saçlarını toplamaya başlamıştı şimdi, Jeongin de diğerleri ile ne söylemesi gerektiğini tartışıyordu. Cesaret seçtiğine pişman olmuş muydu, evet. Rezil anılarını anlatsaydı birkaç dakika sonra yapacağı şeyden daha az rezil olurdu, en azından onu videoya almamış olacaklardı.
"Tamam hadi başlayın artık!"
İkisi daireden çıkıp sağ taraflarındaki kapıya yöneldiklerinde kameraman Jisung merdivenlerin kenarına çökmüş telefonundaki kırmızı daireye tıklamıştı. Yönetmen Seungmin ise kameramanın hemen yanında fakat olayı gerçekten izleyemeyerek telefonu takip ediyordu. İkisi de gülmemek için kendini zor tutuyordu. Siyah saçlı çocuğun, yanındakinin elini tutmasını izlerlerken Jisung kıkırdayarak kamerayı yakınlaştırıyordu. Sarışın olanı elini uzatıp zili çaldığında karşılarında beyaz atletli, şortlu iri yarı bir adam belirdi. Hyunjin, aniden Jeongin'in elinden kurtulmak için uğraşmaya çalıştı fakat çocuk bırakmıyordu.
"Bu saatte bu kadar ses yaptığımız için erkek arkadaşımla sizden özür dilemeye gelmiştik," dedi Jeongin. O iki kelime ağzından sesi çatlayarak çıkınca yavaşça Hyunjin'in elini sıkmıştı. "Kusura bakmayın demek istemiştik, bir daha olmayacak. Değil mi tatlım?"
Sarışın çocuk ona dik dik bakan komşusu karşısında dilini yutmuştu sanki, kapıyı onun açacağını bilseydi; baştan itiraz ederdi. Kaçmalılardı. Hemen.
"Tatlım?" diye kabaca tekrarladı atletli adam. Bu sefer karşısındakilerin ellerine kaymıştı gözleri. "İkiniz mi o kadar gürültü çıkarıyordunuz?"
"Film de izlemiştik onun da sesi vardı. Rahatsızlık için özür dileriz, değil mi canım?"
"Canım?"
"Efendim aslında biz-"
"Apartmanımda sizin gibileri istemiyorum!" diye kesmişti Hyunjin'in sözlerini. İkisi de refleksle ellerini ayırıp arkasına saklamıştı. Bağırıyor muydu? Yoksa kapının arkasından bir sopa mı çıkaracaktı şimdi? Kaçmaları gerekiyor muydu? "Bir daha sizi buralarda görmeyeceğim, yoksa pılını pırtını toplar gidersin!"
Merdivenlerde gizlenen film çalışanları gidişatın böyle olmasını beklemiyorlardı, "Galiba sıçtık," diye fısıldadı kameraman olanı. "Ne yapacağız lan şimdi?"
"Ben nereden bileyim, adam dövmez değil mi?"
"Boşa mı yönetmensin, çabuk bir şeyler düşün!"
"Biz sadece..." diye tuhaf bir ses çıktı Hyunjin'den. Tehdit ve azar yemek hoşuna gitmemişti, sırf birlikte oldukları için miydi bu sözler şimdi? Gürültüden dolayı bile bu kadar tepki toplamamışlardı, evden atılma sebebi sevgilisinin olması mıydı yani? Dişlerini birbirlerine bastırdı.
"Biliyor musunuz? Boşverin. Açıklamaya değmez değil mi, sevgilim?" dedi zoraki biçimde gülümseyerek. Hiç düşünmeden elini yanındakine uzattı fakat Jeongin, tehdit için endişeliydi. Hyunjin ev sahibine ters gittiğinin farkında değil miydi yoksa? Çocuğun uzattığı eline bakıp iç çekti, durumu düzeltmek için sinirli adamın karşısında eğilmek üzere hamle yaptı. Lakin diğeri hırsla kolundan tuttu ve gözlerinin içine baktı, Bunu yapmana hiç gerek yok diye belli belirsiz fısıldadı hızlıca.
"Terbiyesizler," dedi adam burnundan soluyarak. "Elimden bir kaza çıkmadan gidin buradan. Yarına hiçbirinizi burada görmeyeceğim!"
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
memory of your scent - hyunin ✓
Hayran Kurgu"aldığın yaralara rağmen nasıl hâlâ başkalarına merhem olmayı başarabiliyorsun?" tw!! yeme bozukluğu içerir [straykids] [29.07.22 - 30.08.22]