2.BÖLÜM: İŞ

104 31 5
                                    

  Bu fotoğrafı bana kim attı bilmiyorum ama şuan sinir kriz geçiriyorum. Bana böyle bir şeyi nasıl yapabilirler! Ama şuan sakin bir şekilde bana bu fotoğrafı atana kim olduğu ve benim sevgilimin Emir olduğunu nereden bildiğini sormalıydım. TABİİ Kİ DE ARTIK BİR SEVGİLİM YOK!

  Ben: Siz kimsiniz? Emir'in benim sevgilim olduğunu nereden biliyorsunuz? Beni nereden tanıyorsunuz?!

Bilinmeyen Numara: Eski sevgilim demek istedin herhalde?

  ÇILDIRACAĞIM! BEN ONU SORU SORUYORUM, O BANA KARIŞAMAYACAĞI SORULAR SORUYOR!

Ben: Sorularıma cevap ver! Kimsin sen? Beni nereden tanıyorsun?!

Bilinmeyen Numara: Kim olduğumu söyleyemem ve seni mesleğim sayesinde tanıyorum. Başka soru? :)

  Bu adam insanları sinir etmek için mi yaratılmış?! Hem mesleği neymiş? Aman bana ne! Sinir bozucu adam! Tam ona yazacakken o bana konum attı.

Ben: ?

Bilinmeyen Numara: Emir (yani eski sevgilin) ve Afra buradalar. İntikam almak istersin diye düşündüm. Eğer gelirsen beni de orada görebilirsin.

  Tabii ki de intikam almayacaktım. Afra gelince sakin bir şekilde onunla konuşacaktım. YA DA ALACAKTIM!

  Ufuk Ağabey'in bana hediye ettiği araba yerine bir taksiye bindim ve konuma bakma gereği duymadan götüreceği yeri söyledim. Çünkü konum, bana çıkma teklifi ettiği yeri gösteriyordu!

  Bu kadarını kaldıramazdım. Ben kardeşlik duygusunu bile bilmezken Afra'yı kardeşim gibi görüyordum. Bana hiç mi değer vermediler?

  Taksiden indim ve onları bulmaya çalıştım. Onların yüzüne bile bakmak istemiyordum ama aklımda bir soru vardı ve bu soruyu sormadan buradan gitmeyecektim. Sonunda onları gördüm. Çimlerin üstünde bir şeyler yiyorlardı. Beni ilk gören Afra oldu, sonra Emir'de bana baktı.

  Yanlarına doğru yürüdüm, o sırada ikisi de ayağa kalktı. Emir ve Afra bana bir şeyler söylüyordu ama hiçbirini anlayamıyordum. Amacım zaten aklımdaki soruları sorduktan sonra buradan defolup gitmekti.

  "Bana hiç mi değer vermediniz?" İkisi de susup beni izlemeye devam etti. "Afra bana son zamanlarda bu yüzden mi kötü davranıyordun? Sen Emir, sen bu yüzden mi benimle konuşmak istemiyordun?"

  "Deniz ben-" Sözünün devamını dinlemeden Afra'nın suratına tokadı geçirdim. Bunu nasıl yaptığımı ben bile bilmiyordum. Şoktan ve sinirden gelen güçle vurduğum için Afra yere düştü.

  İkisi de şaşkın bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. "Sen," dedi Afra, uzun tırnağımdan dolayı çizilen yanağını tutarak. "Ben, bu lanet olası yerden defolup gideceğim. Siz de ne bok yerseniz yiyin umurumda değilsiniz." Arkamı döndüğümde herkes bana ve arkamdaki iki köpeğe bakıyordu. Köpekler bile bunlardan daha insan. Telefonum titreyince tenha bir yer buldum ve kaldırıma oturarak telefona gelen bildirime baktım.

Bilinmeyen Numara: Geleceğini biliyordum.

  Bu adam beni nereden görüyordu?

Ben: Beni nereden görüyorsun? Karşıma çıkacak cesaretin mi yokta buradan mı yazıyorsun?

Bilinmeyen Numara: Karşındayım zaten?

  Ne? Karşımda mıydı?

Bilinmeyen Numara: Kafanı kaldırırsan beni görebilirsin.

  Kafamı kaldırdım ve onu gördüm. Sadece bitkin bir şekilde ona bakıyordum. Hiçbir şey hissetmiyordum, sadece boş boş bakıyordum.

"Gerçekten onun için bir de ağlıyor musun?" Başka birine diyor sandım ama bizden başka hiç kimse yoktu. Elime düşen yaştan dolayı bana dediğini anladım.

  "Ben," dedim ama başka bir şey söyleyecek gücüm kalmamıştı.

  "Sen, şuan kendini üzmemelisin" dedi bana doğru yaklaşırken.

  Tamam diyemedim, kendimi üzmeyeceğim diyemedim.

  "İyi misin? Seninle bir şey konuşacağım." İyi olmadığımı ikimiz de biliyorduk. "Söyle" dedim sadece. "İş arıyormuşsun. Sen de istersen sana bir iş verebilirim." Gözlerim açıldı. Tam sevinecekken bunu nereden bildiği aklıma geldi.

  "İş aradığımı nereden biliyorsun?" dedim. "Mesleğim sayesinde. Eğer sende teklifimi kabul edersen sen de her şeyi bileceksin." "Mesleğin ne ki?" diye sordum. 

  "Ajanlık."

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin